4. Bölüm

26.5K 1.2K 20
                                    

 Tamda bu sırada midesinde hissettiği ağrı ile yere kıvranan Sae, herkesin korku dolu bakışlarına maruz kalmıştı. Min hızlı adımlar ile Sae'nin yanına gelerek genç kadını kollarının arasına çekmişti. 

"Siz iyi misiniz?" Sae genç adamı görünce acısını bastıraya çalışsa da başarılı olamamıştı. 

"Şey ben... Ahh..." Min genç kızı hızla kucağuna almak istediğinde genç kıza buna izin vermemişti.

"Tamam, sizi hastaneye götürüyoruz."

"Buna gerek yok." 


"Olmaz bu şekilde, hadi Tae, arabayı hazırla biz geliyoruz hemen," dedi. Genç adam emri alır almaz hızla dışarıya yönelmişti. 

Sae'nin koluna giren Min onu tutmaya çalışıyordu. Yürümekte zorlandığını gören Min "İzninizle," diyerek Sae'nin şaşkın bakışları arasında genç kızı kucağına alarak hızlı adımlar ile arabaya yürümüştü. Tae kapıyı açarken Min Sae'yi arka koltuğa yatırarak anahtarı adamdan almış ve ona işlerle ilgilenmesini söyleyerek hızla hastaneye doğru yola çıkmıştı. Arka koltukta kıvranan Sae'ye bakınca acaba bir hastalığı mı var diye içinden geçirmeden edememişti. Hastaneye geldiklerinde hızlı bir şekilde arka kapıyı açan Min, tekrar Sae'yi kucağına alarak acil servise girmişti. Acil servis doktorları Min'i tanıdıkları için koşarak yanına geldi. 

"Bayan birden rahatsızlandı, lütfen onunla ilgilenin." Min'in ricasına karşılık genç kız itiraz etmişti.

"Beni yiyim, geçer birazdan."

"Nasıl geçer?" Doktor Sae'yi muayene ederken bir yandan da genç kızın sözlerini dinliyordu. Sae ise sözlerine devam etmişti.

"Bu sabah erkenden kahvaltı yaptım. Alışık olmadığım için mideme dokunmuş olmalı. Sadece bu, başka bir şeyim yok," dedi.

"Ne yani, kahvaltı yaptığın için mi miden ağrıyor?"

"Evet, genelde bu olur. Üzgünüm sizi de telaşlandırdım," dediğinde Min sessizce nefesini dışarıya bırakmıştı. Kızın bir hastalığı olmasını istemezdi. 

"Sorun değil, siz iyi olun da..." derken genç kız hemen ona cevap vermişti.

"Ben iyiyim, birazdan geçer... Ahh..." Sae'nin ağrısı şiddetli olmaya başlamıştı. Onun bu hali Min'i korkutmaya başladığı için genel kontrolden geçmesini istedi. Ama tamda Sae'nin dediği gibi sadece çok yemekten midesi ağrımıştı. Hastaneden çıktıktan sonra arabayı yavaş süren Min, yan tarafta oturan Sae'ye arada başını çevirerek bakıyordu. Sae ise hiç oralı olmayarak önlerinde giden arabaların plakalarına okuyordu. Bir süre sonra önlerine beliren kağıt  helvacıyı görünce gözü geride kalan adama bakmak için arkaya takılmıştı. Min'in gözünden kaçmayan bu bakış arabanın durmasına neden olmuştu.

"Sever misin?"

"Anlamadım?"

"Kağıt helva..." dediğinde genç kız başını sallamıştı. 

"Evet, çok severim," dedi. Min gülümseyerek arabadan inmiş  ve geride kalan helvacı adamın yanına giderek birkaç tane alıp tekrar arabaya dönmüştü. Elindeki helvaları Sae'ye uzatarak, "Buyurun küçük hanım," dediğinde Sae utanmıştı. 

"Gerek yoktu, zahmet ettiniz."

"Önemli değil ama dikkat edin tekrara mideniz ağrımasın."

"Teşekkürler." Arabayı tekrar çalıştıran Min, Sae'yi evinin önüne bırakarak kendisi de şirkete dönmüştü. 

Genç adam önünde ki dosyayı öne doğru iterek başını geriye yaslamıştı. Derin bir nefes alarak gözlerini dinledirmek için kısa bir süre kapattı. Yoğunluktan başını kaşımaya fırsatı olmayan Min, arada Tae'yi arayarak eğitimin nasıl gittiğini soruyordu. Sae'yi evine bıraktıktan sonra iki hafta geçmesine rağmen Sae'yi görmemişti. Sadece Tae'den oldukça çabuk öğrendiğini ve bu gidişle bir aya gerek kalmadan düğünün olabileceğini söylemişti. Ama Min bir ayın dolması konusunda ısrar etmişti. Sae'nin gelinliğini Min özel olarak kendi seçmiş ve ölçülerine göre yaptırmıştı. Her ayrıntı ile ilgilenen Min, hiçbir şeyin eksik olmamasını istiyordu. Çünkü bu onun düğünüydü ve bütün gözler üzerinde olacağından her şey kusursuz olmalıydı.


Tae ise hiç eğlenmediği kadar eğleniyor her günün sonunda eve geldiğinde evdeki çalışanlara Sae'nin nasıl biri olduğunu anlatıyordu. Kısa sürede sevecenliği ve kibarlığı ile Tae'yi kendisine hayran olmasını sağlamıştı. Yine bir gün evde konuşurken Min içeriye girdiğinde herkes susmuştu. 

"Siz ne konuşuyordunuz?"

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin