"Bu odaya e olmuş böyle?" Genç kız adamın tepkisi ile şaşırmıştı.
"Beğendin mi? Benim eserim," derke kendinden oldukça emindi.
"Ama sen... "
"Evet ben yaptım, beğenmedin mi?" dedi yeniden adamın yüzüne bakarken. Min genç kıza dönerek merakla sordu.
"Odanın eşyaları nerede? "
"İşte burada," dediğinde Min yeniden bakışlarını odaya çevirmişti. Sae bütün odayı boşaltmıştı. Odada sadece büyükçe olan yatak, çalışma masası ve bir kitaplık vardı. Tabloların hepsini indirmiş, abartılı olan örtüyü kaldırmış, karşılıklı olan aynalardan sadece bir tanesini bırakmıştı. Camın önüne kocaman bir saksı koyarak bütünlüğü sağlamıştı. Belki oda boşalmıştı ama bir o kadar da şık bir görünüm almıştı. Min ise beklenmedik bu davranış karşısında ne diyeceğini bilememişti. Sae'nin alış veriş yaparak odasını değişeceğini düşünürken tam tersi odayı boşaltması onun için beklenmedik bir davranıştı.Genç kız durgunlaşan Min' e yaklaşarak, "Sence de daha iyi olmadı mı?" diye sorduğunda genç adam ısrarla aynı şeyi yinelemişti.
"Ama bu oda boş bu şekilde rahat edeceğine inanıyor musun?"
"Evet odada çok gereksiz eşya vardı. Bu yüzden hepsinden kurtuldum. Etrafta kalabalığı sevmiyorum. Göz yoran şeylerden uzak durmakta fayda vardır, bu şekilde beynin yorulmaz." Sae'nin sözleri ile onun evini hatırlamıştı. Kendi odasında eşya olmayışını alamamış olmasına yoran Min, şimdi anlıyordu ki bilerek, kasten o kadar az eşya ile dekor edilmişti. Sıkıntılı bir nefes verirken başını iki yana salladı.
"Yorgun olmalısınız?"
"Evet ama önce yemek yemem gerek. Eğer sizde isterseniz size de hazırlatabilirim?" dediğinde adam onun elinde ki sanviçe bakmıştı.
"Hayır teşekkürler. Size iyi geceler."
"Teşekkürler size de iyi geceler," dedikten sonra yeni bir sandviç yapmak için hızla mutfağa gitmişti. Mina'nın hazırladığı atıştırmalıkları yemeye başladığında bir yandan da Min hakkında öğrenebildiği kadar şey öğrenmeye çalışıyordu.
"Efendim biraz yavaş yiyin, yoksa tıkanacaksınız." Mina söylediği sözün yanlış olduğunu anlayarak ağzını kapatmıştı. Sae ise gülmeye başlayarak ona cevap vermişti.
"Merak etme bir şey olmaz. Sen kaç yıldır burada çalışıyorsun?"
"Dört yıl oldu efendim," dediğinde Sae kısa bir süre düşündü.
"Demek o kadar oldu. O zaman Min'in kız arkadaşlarını da tanırsın?" dediğinde Mina ona gülümseyerek baktı.
"Aslında Bay Min'in o kadar da kız arkadaşı olmadı. Oldukça seçici biri ve ne yazık ki oldukça da şanssızdır."
"Neden öyle söyledin?"
"Bay Min, üç kez aşık oldu ve üçünde de ihaneti gördü. Bu yüzden kimseye kolay güvenemiyor," dediğinde Sae'nin düşüncelerinde sadece 'ihanet' kelimesi dolanıyordu.
"İhanet?"
"Aslında ilk sevgilisi ona ihanet etmemişti ama neden ayrıldıklarını bilmiyorum. En azından ona yalan söylememişti. Bay Min Bayan Hye'den ayrılınca çok kötü olmuştu. Diğer sevgililerine de Bayan Hye'nin özelliklerini aradığını bile duymuştum. Ama..."
"Ama diğerleri onunla parası için ilgilenince hayal kırıklığı yaşadı."
"Evet efendim. Peki Hye ile ayrılmalarının nedenini bilen biri var mı?" Sae o kadını oldukça merak etmişti.
"Bilen biri varsa o da büyük ihtimalle Tae dir. Ama oda bir şey anlatmaz."
"Demek Tae, tamam o zaman benim çok uykum var beni sabah erkenden uyandırabilir misin Mina?"
"Tabi efendim. Özel bir işiniz mi vardı?"
"Hayır aslında ama erken kalkmam gerek," dediğinde kız onu onaylamıştı.
"Peki efendim." Sae odasına çekilerek yeni düzenlediği odasının içinde bir süre dönerken kendini yüzünde kocaman bir gülümseme ile yatağının üzerine bırakmış ve derin bir nefes almıştı. Yatağına bağlı olan çekmeceye koyduğu resmi eline alarak "Az kaldı, evet hem de çok az kaldı" diyerek resmi göğsünün üzerine bastırarak uykuya dalmıştı.Min ise odanın son halini hala düşünüyor ve fark etmediği bir şekilde gülümsüyordu. Uzandığı yatağından doğrularak bacaklarını yataktan sarkıtmış ve kendi odasının uzun zamandır aynı olduğunu fark etmişti. Ne kadar da dolu bir odası vardı. Belki de Sae haklıydı odanın yorucu bir havası olduğu konusunda. Tıpkı Sae'nin odasının camı gibi odasının büyük penceresi olan Min, yataktan ağır adımlar ile cama yaklaşmış ve büyükçe olan evin bahçesinin ortasında ki havuza gözü takılmıştı. Saat iyice geç olmuştu. Zaten yol yorgunu olan Min, yatağına uzanarak ellerini başının altına koyup uykunun kollarına kendini bırakmıştı. Sabah erkenden kalkması gerekiyordu. Uzun süre şirket ile ilgilenemediği için birçok işi birikmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!
RomanceTANITIM! Artık aşka inanmayan ve sadece iş dünyasında göstermelik olması için evlenen bir adam! Kibarlığı ile kızların dikkatini çekse de artık düzenli bir hayat için kendisine eş seçmesi gerekmektedir. Parasının peşinde olan bir çok kadın ve av olm...