25. Bölüm

16.5K 928 13
                                    

İçinde hissettiği şeyin ne olduğunu bilmese de şuanda düşünmesi gereken başka şeyler olduğunun farkındaydı... 

"Hey beni bir yere götürür müsün?" Mina'nın sözleri ile şaşıran Siwon sadece başını sallamakla yetinmişti. "Hadi gidelim hemen, geç kalacağım." Evden ayrılan ikili Siwonun arabasına binerek yola koyulmuştu. Nereye gittiklerini bilmeden arabayı süren Siwon sormak istese de bir türlü soramıyordu. Arada Mina'ya bakıyor ama hemen önüne dönüyordu. Dayanamayarak sormuştu. 

"Biz nereye gidiyoruz?" 

"Gidince görürsün, şimdi yola odaklan." Siwon meraklandığı için geri adım atmıyordu. 

"Hadi ama meraklı biriyimdir. Söyle bana, nereye gidiyoruz?"

"Ailem ile görüşmem var, gecikmemem gerekiyor." 

"Ailen mi?"

"Ha birde yeni damat adayı ile," dediğinde Siwon ani fren yaparak arabayı durdurmuştu.  Arabanın ani durmasıyla Mina'nın sert bir şekilde torpido gözüne çarpması bir olmuştu. "Yahh sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Sen az önce damat adayı mı dedin?" 

"Evet ne oldu? Bunun için nasıl bu kadar sert fren yaparsın?"  

"Özür dilerim, bir şey oldu mu?" Siwon neden bu şekilde tepki verdiğini bilmese de Mina'nın başının hafif kanadığını görünce içi acımıştı.

****

Sae, işlerini hallederken akşama iki saat kala şirketten çıkarak kuaföre gidecek ve oradan da Min ile buluşacaktı. Çıkma zamanı gelmişti. Kocasının gün boyu kendisini izlediğinden haberi dahi yoktu. Min bütün işini bırakmış sürekli Sae'nin çalışmasını izliyordu. 

İçinden 'Eminim planından vazgeçtin. Yoksa bu kadar çok çalışmazdın' diyor ve eli ile ekranda beliren Sae'nin yüzüne dokunuyordu. Sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu. "Özür dilerim.... Özür dilerim Sae," tekrar tekrar aynı kelimeler. Sae, Min ile konuşmak istediği her an ondan kaçmak isteyen Min artık onunla konuşması gerektiğini biliyordu. 


Karısının şirketten çıkması ile kendisi de çıkmış eve uğrayarak hazırlanmıştı. Arabasına binerek  Sae'nin gittiği kuaförün yolunu tutmuştu. Kuaförün kapısında beklemeye başlayan genç adam düşünceliydi. Sae ise her zamanki can darlığı ile beklediğini bildiği Min'i daha fazla bekletmemek için kendi işini, kendisi halletmişti. Oldukça şık olan Sae kapıdan çıkarken Min'in bakışları genç kadına kenetlenmişti. Adam hayranlıkla Sae'ye bakıyordu. Gülümseyen Sae, Min'in yanına gelerek, "Çok bekledin mi? Özür dilerim ama çok ağır iş yapıyorlar." dediğind eMin başını iki yana salladı. Min hala dikkatle karısına bakarken Sae'nin sözlerini duymuyordu. Donmuş bir şekilde dikilen genç adam gözlerinin önüne ellerini sağlayan Sae'yle kendine gelmişti. 

"Bir şey mi oldu?"

"Hayır daldın. Çok bekledin mi?"

"Hayır yeni geldim." Arabanın kapısını açan Min, Sae'nin arabaya binmesi ile kapıyı kapatmıştı. Kalbinin deli gibi atıyordu. Heyecanla arabanın direksiyonuna geçmiş ve anahtarı kontağa sokarak kısa bir süre beklemişti. Sae ise Min in halini görünce belli etmeden gülümsemişti. 

"Geç kalacağız..."

"Gitmesek mi acaba?" Sae, Min'in son söylediğine şaşırmıştı.

"Neden gitmeyeceksin? Bu gecenin önemli olduğunu söylemiştin."

"Evet ama seni bu şekilde o davete götürmek istemiyorum." Min ağzından çıkanları düşünmeden konuşuyordu. Sae ise nedenini sormak istemişti...

"O kadar kötü mü görünüyorum?" Min, Sae'nin sözleri ile hemen cevap verdi.

"Hayır, tam aksine oldukça güzel hatta göz alıcısın. Kimsenin seni bu şekilde görmesini istemiyorum." Birden ne söylediğini fark eden Min hemen lafı değiştirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Heyecan ile konuşmaya başlayan Min, hemen anahtarı çevirerek arabayı çalıştırmıştı. 


Arabayı son sürat  giderken bir yandan da az önce yaptığı gafı düşünüyordu. Sae ise Min'in kendisini kıskandığını anlayınca oldukça mutlu olmuştu ama bu mutluluğunu her zaman ki gibi içinden yaşamıştı. Min oldukça huzursuz hissediyordu. Çünkü bu gece Sae ile konuşmayı düşünüyordu. 


Davettin yapıldığı mekandan içeriye girerken bütün gözler onların üzerindeydi. Gözde çift olan Min ve Sae oldukça çarpıcı görünüyordu. Kameralardan patlayan flaşlar genç kadının gözüne alıyordu. Salona giren Min ile Sae herkesin kendisine dönmesini sağlamıştı. Min Sae'nin elini tutunca kısa süre şaşıran genç kadın hemen kendini toparlamış ve Min'in elini daha da sıkmıştı.  Min elini sıkan Sae'ye bakarak gülümsemişti.

"Hadi gidelim. Bu gece zor geçecek gibi."

"Neden böyle düşünüyorsun?"

"Umarım sıkılmazsın. Gerçekten seni böyle bir yere getirmek istemezdim." Sae, Min'in sözlerine gülümsüyordu. Min belki bilmiyordu ama Sae bu gibi toplantılara daha önce bir çok kez katılmıştı. Sae'nin küçük görünen şirketi aslında uluslar arası bir ticaret şirketiydi. Min tam anlamı ile bunu araştırmamıştı. Sae'yi tanıyan birkaç kişi yanına gelerek genç kadının elini almış ve öpmüştü.

"Sizinle tekrar karşılaşmak ne şeref." 

"Teşekkür ederim sizi görmekte güzel." genç kadın daha önce davetlerde karşılaştığı adama onun gibi kibar karşılık vermişti. 

"Bayan Sae oldukça etkileyici görünüyorsunuz. Gerçi siz her zaman güzeldiniz."

"Ahh merhaba sizinde burada olduğunuzu görmemiştim." Min, Sae ile konuşan adamlara bakıyor içten içe Sae'nin elini öpen adama kin besliyordu. Bir yandan da Sae'nin bu adamları nereden tanıdığını merak ediyordu. Adamlar genç kadından gözlerini alarak Min''e bakmış ve ikisini el ele görünce şaşırmıştı. Ne de olsa Min de oldukça tanınmış bir iş adamıydı. Min'e elini uzatan adam gülerek, "Ahh Bay Jung Min, sizi burada göreceğimi biliyordum ama Bayan Sae ile olacağınızı tahmin etmemiştim." dediğinde Min adamın sözlerine zoraki sırıtma ile karşılık verdi.

"Gayet doğal değil mi? Bayan Sae benim eşim. olur." Adam Min'in sözleriyle ağzı deyim yerinde ise bir karış açık kalmış bir şekilde ikiliye bakmıştı. 

"İşte bu sürpriz oldu. Sizin evli olduğunuzu asla anlayamazdım." 

"Neden buna inanamadınız?"

"Bayan Sae'yi uzun zamandır tanıyorum bu yüzden evlenmeyeceğini düşünüyordum. "

"Yanlış düşünmüşsünüz, biz altı aydır evliyiz. Nasıl olurda duymadınız. Düğünümüze sizi çağıramadığımız için üzgünüz." Min, Sae'nin sözlerine şaşırmıştı. Bu adamlar ile neden bu kadar samimi ve rahat konuşabiliyordu. Dahası Sae'nin evlenmeyeceğini bu adam nereden biliyordu. Adamın Sae'ye bakışından da hiç hoşlanmamıştı.


Salondaki erkeklerin Sae'ye bakmasına katlanamıyordu. Kıyafetinin içinde ışıl ışıl parlayan karısına bakışlarından hoşlanmamıştı. Kolunu Sae'nin beline dolayarak kendisine ait bir kadın olduğunu sanki herkese ilan ediyordu. Sae ise Min'in bu davranışına sadece gülümsemişti. Min'in kendisini sahiplenmeye çalıştığı açıkça belli oluyordu. Müziğin değişmesi ile Sae, Min'e dönmüş ve, "Dans edelim mi?" demişti. Min etrafa bakınarak cevap verdi.

"Dans etmek istemiyorum." Aldığı cevap ile şaşırmıştı genç kadın. Min dans etmek istemiyordu ve bu dans tutkunu olan kocası için bir ilkti. Şaşkın gözlerle genç adama bakarken onun bakışını anlayan Min elinden tutarak Sae'yi salondan çıkarmış, kimsenin olmadığı ama müzik sesinin geldiği bir balkona yönlendirmişti. 


Sae ise hiçbir şey söylemeden kocasını takip ediyordu. Elini tutan adam şuana kadar kalbini tam anlamı ile çarptırabilen tek kişiydi. Elini Sae'ye uzatan Min gözlerini gözlerinden ayırmayarak gülümsemişti. Onun eline karşılık veren Sae ise bir anda kendini Min'in kollarında bulmuştu. Müziğin hafifliği ile dans etmeye başlayan çift oldukça heyecanlıydı. Sae dayanamayarak sormuştu. 

"Neden içeride dans etmek istemedin?"

"Bunu gerçekten öğrenmek istiyor musun?" Sae başını Min'in omzuna dayamıştı. Onun bu hareketi Min'in kalp atışlarını daha da hızlandırmıştı. Sae ise Min'in göğsünde atan kalbin hızını duyabiliyordu. Belki Min de başını Sae'nin göğsüne dayasaydı aynı kalp müziğini duyabilirdi. Min'in sorusuna karşılık başını sallayarak cevap verdi.

"Evet, istiyorum."

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin