Minanın kulağına eğilerek birkaç şey söyleyen Sae, Minanın gülümseme ile dinlediği bir eğlenceye dönmüştü. Tamda bu sırada içeriden gelen ses ile ikisi de irkilmişti.
"Ne yapıyorsunuz siz?" Min şaşkınlıkla ikiliye bakıyordu.
"Önemli bir şey değil, eve gideceğim ama dışarıda gazeteciler var, bu yüzden plan yapıyorduk," dediğinde Min daha da şaşırmıştı.
"Plan mı? Nasıl bir plan?"
"Bunu size söylemesem daha iyi efendim. Lütfen siz işinizin başına dönün," dediğinde Min plan dışı kalmaktan hoşlanmamıştı.
"Ama..."
"Lütfen bu mesele ile ben ilgilenirim. Düğünde görüşürüz." Sae, hizmetçiyi kolundan çekiştirerek evin diğer tarafına giderken Min ne yapacaklarını merak etmeye başlamıştı. Peşlerinden gidemiyordu ama pencereden dışarıyı izlemeye karar vermişti. İki kapının da gazeteciler ile dolu olduğunu düşünürsek Sae'nin arka kapıyı tercih edeceği çok açıktı. Sae ise Mina ile onun odasına girmişti. Üzerine Mina'nın hizmetçi kıyafetini üzerine geçirmiş, uzun olan saçlarını okul çocuğu gibi yandan bağlamış ve yüzüne abartılı bir makyaj yaparak iyice kendini deli kılığına sokmuştu.
Mina istemese Sae'nin haline gülüyordu bir yandan da özür diliyordu. Sae ise onun gülmesine hiçbir şey demeyerek istediği kadar gülebileceğini ve komik göründüğünü biliyorum dedi. Sae dışarı çıkarken Mina, "Efendim, emin misiniz sizi tanımayacaklarına?" dedi.
"Merak etme kimse tanımaz beni, sence nasıl oldum yakışmış mı?" dediğinde Mina gülmeye başlamıştı. Sae oldukça komik görünüyordu. Onun gülmesi ile Sae "Anladım iyi oldu şimdi çıkmam gerek." diyerek arka kapıdan dışarı çıkıyordu ki birden durmuş, yönünü mutfağa çevirerek etrafa bakınmaya başladı. Mina ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyordu.
"Efendim ne arıyorsunuz?"
"Bu evin çöpü nerede?"
"Çöp mü?"
"Evet hadi, çıkarken onu da atayım," dediğinde genç kız neredeyse bayılacaktı.
"Ne?"
"Hadi ama işim var hem de çok iki gün sonra evleniyorum ve hiçbir hazırlığım tamam değil," dedi.
"Ama efendim..." Sae, Mina'ya bakarken çöpün yerini görmüş ve poşeti eline alarak hızlı adımlarla kapıya yönelmişti. Açık kapıdan dışarıya adımını attığında elindeki poşetleri derin nefes alarak sıkıca kavrayan Sae, başını tekrar yukarıya kaldırdığında pencereden kendisine bakan bir çift göz ile buluşturmuştu karşılaşmıştı.
Min, Sae'nin arka kapıdan çıkacağını tahmin ettiği için pencerede bekliyordu. Kapının açılması ile bakışlarını dikkatle o yöne doğrultan Min, çıkan hizmetçinin Mina olduğunu düşünmüştü ama Sae'nin başını kaldırıp yukarıya bakması ile gözlerini şaşkınlık ile açmıştı. Sae ise kısa bir baş eğme ile selam verip gülümsemiş ve kendinden emin adımlarla bahçe kapısına doğru ilerlemişti. Min'in tek bir korkusu vardı. Sae'nin tanınması ve onu hizmetçi kılığında görenlerin manşetleri. Buna nasıl cesaret edebilmişti hala inanamıyordu. İçinden "Bundan sonra sakin hayat geçiremeyeceğini" düşünse de bu durumun Sae için daha zor olduğunun farkındaydı.
Kapıdan çıkan Sae etrafa bakınmadan hızlı adımlar ile ilerdeki çöp konteynırın içine atarak hızlı adımlar ile kalabalıktan uzaklaşmıştı. Kimsenin dikkatini çekmemesi Sae'ye derin bir nefes aldırmıştı. Eve gelen Sae, amcasının şaşkın bakışlarına maruz kalmıştı.
"Neden bu haldesin sen? Neredeydin dün gece?"
"Nerede olabilirim? Müstakbel eşimin evinde."
"Yoksa..." adam kızmıştı. Kızı gibi gördüğü Sae'nin zor durumda bırakılmış olması durumunu düşünmek bile istemiyordu.
"Hayır tabiî ki de dün uyuya kalmışım ve sen de evde olmayınca mecbur onda kaldım.""Anladım. Yine klasik müzik mi dinledin?" adamın kaç çatarak sorduğu soruya genç kız kafasını sallamıştı.
"Evet nereden bildin?"
"Sen ne zaman kış uykusuna yatsan kesin klasik müziği dinlemişsindir." Sae yüzünü asarak adama bakmıştı.
"Şimdi de ayı olduk. Teşekkür ederim amcacım ama biliyorsun klasik müzik bende hipnoz etkisi yapıyor." dediğinde adam ona hak vermişti.
"Peki nasıldı ilk gecen? Evlenmene değecek mi?"
"Yine bu konuyu açmayalım amca, lütfen kendimi alıştırmaya çalışıyorum."
"Ben hala neden evlendiğini anlayamıyorum. Sen başarılı bir kadınsın ve işini sevdiğini düşünüyordum."
"Evet, çok seviyorum ama Bay Min ile evlenmek istiyorum. "
"Sen bilirsin. Umarım mutlu olursun kızım." diyerek adamın yanından geçmişti.
"Emin ol çok mutlu olacağım amca, sen düğünde ne giyeceğine karar verdin mi?"
"Evet benim kıyafeti damat bey gönderdi." Sae durarak yeniden adama bakmıştı. Asamın sözleri onu şaşırtmıştı.
"Damat bey mi? Min sana kıyafet mi gönderdi?"
"Evet."
"Anlaşılan her şey ile bizzat ilgileniyor. Benim gelinliğin modelini de kendisi seçmiş." Sae dalgın bir şekilde başını sallarken adamın sorusu ile yeniden adama baktı.
"Güzel mi bari?"
"Bilmem düğünde göreceğim artık." Sae izin isteyerek odasına çıkıp düşünmeye başlamıştı. Beynine meşgul eden birçok düşünce vardı ve hepsi aynı şeyi söylüyordu. "Sen hazır mısın?" ve cevap hep aynıydı. "Evet" derin bir iç çektikten sonra son işlerini ayarlamak için evden çıkmıştı. Bir gün daha bu şekilde bitmişti.
****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!
Lãng mạnTANITIM! Artık aşka inanmayan ve sadece iş dünyasında göstermelik olması için evlenen bir adam! Kibarlığı ile kızların dikkatini çekse de artık düzenli bir hayat için kendisine eş seçmesi gerekmektedir. Parasının peşinde olan bir çok kadın ve av olm...