36. Bölüm

13.8K 702 3
                                    


Alacaklarını alan Sae eve dönüş yolunda arkasından gelen birkaç kişinin seslenmesi ile duraksamıştı. Kalbi maratona çıkmış gibi atmaya başlamıştı. Ses o kadar tanıdık geliyordu ki arkasına dönmek için hiç acele etmemişti. Kendisi ile konuşan kişi tekrar konuşunca genç kadın duraksadı. 

"Merhaba Sae, uzun zaman oldu görüşmyeli, nasılsın?"

"Lee Woo?" Sae arkasını döndüğünde karşısında Lee Woo'yu görünce kısa çaplı bir şok yaşamıştı. Neden heyecanlandığını bilmiyordu ama hemen etrafına bakınmaya başlamıştı. Sonra Woo'ya dönerek, "Sen neden buradasın?" diye sordu.

"Ben bu civarda bir evi arıyordum. Sahibi ile sabah kahvaltısı için sözleşmiştik." Sae duraksamıştı. İlk aşkını etrafında görmek onu huzursuz etmiş ve aklına ilk gelen şey ise Min olmuştu. Onun Lee Woo'nun döndüğünden haberi olmasını istemediğini fark edince hızla konuşmasına son vererek oradan uzaklaşmak istemişti.


"İyi o zaman sana afiyet olsun."

"Bu kadar çabuk mu gidiyorsun, biraz konuşamaz mıyız?"

"Seninle konuşmamız gerekiyor mu? Hayır seninle her şeyi açıkladığımızı düşünüyordum. Seninle konuşacak bir şeyim yok."

"Ama benim var," diyen adamla Sae tekrar arkasını dönüp giderken Woo kolundan tutarak onu durdurmuştu.

"Kolumu hemen bırak biri görecek."

"Görsün ne var bunda?"

"Ben artık evli bir kadınım ve kocamın seni görmesini istemiyorum." dediğinde adamın şaşkınlığı karşısında genç kadın neredeyse gülecekti.

"Evli mi? Hadi canım senin evli olduğuna inanamam."

"Neden?"

"Sen bir kez aşık olan kadınlardansın ve o hakkını da bana harcadın," dediğinde adam kendinden oldukça emindi. Sae onun sözlerine gülmeye başlamıştı. O kadar sesli gülüyordu ki Lee Woo şaşkınlıktan ne yapacağını bilememişti. Tamda bu sırada gülmesini keserek yüzüne ciddi bir ifade takınan Sae belki de Min ile karşılaşmasaydı cesaret edemeyeceği bir şey yapmıştı. Lee Woo'nun yüzüne sert bir tokat savurmuş ve sözlerine devam etmişti.


"Haklısın bir kez sevenlerdenim ve inan o hakkımı senden yana kullanmadığımı şimdi kocama bakarken çok iyi anlıyorum. "

"Ne?"

"Biliyor musun Woo iyi ki beni bıraktın yoksa Min ile tanışamazdım."

"Min mi? Yoksa Jung Min mi?" Sae şaşırmıştı. Kocasının adını Woo'nun ağzından duymak hoşuna gitmemişti. Ama beyninde yanan ışıklar ile gözleri iyice büyümüştü.

"Sen kocamı nerden tanıyorsun?" kadının sorusuyla adam yutkunmuştu. 

"Biz yeni iş yapacağız. Bu sabah da ortaklık hakkında konuşacağız."

"Ne? Buna asla izin vermem."

"Senin iş ile özel hayatı ayırt ettiğini düşünüyordum." 

"Evet ama seni kocamın yanında görmek istemiyorum." adam kadının sözleriyle yine gülümsemişti.

"Neden yoksa korkuyor musun?"

"Korkmak mı, neden?" Sae korkuyordu ama bunu Woo ya belli etmemeliydi. Onun korkusu kocasının üzülebileceği düşüncesindendi.

"Kocan senin ilk aşkın olduğumu öğrenirse ne olur?"

"Hiç bir şey olmaz tabii ki de..."  Sae sert bir ses tonu kullanıyordu ve Woo'nun konuşmasını beklemeden evin yolunu tutmuştu. Lee Woo da onu takip ediyordu. Sae eve girerken arkasından gelen Woo'yu bilmesine rağmen yüzüne kapıyı kapatmıştı. Min onun bu halini görünce biraz şaşırsa da Mina kapıyı tekrar açarak Woo yu içeriye davet etmişti. Min elinde süt ile mutfağa giren Sae nin kendisini fark etmemesine şaşırırken, Woo nun da salonda olduğunu öğrenince hemen yanına giderek elini uzatarak, "Hoş geldin." dediğinde adam duraksamıştı. 

"Hoş bulduk. Sizi sabah sabah rahatsız ettim kusura bakmayın."

"Bunu ben istedim hem size eşimi de tanıştırmak istemiştim. "

"Öyle mi bu benim için büyük mutluluk olurdu."

"Evet karımı tanıyınca çok seveceksiniz." Woo Lee karşısında duran adamın saflığını düşünüyordu ama aslında saf olan kendisiydi. Sae üzerini değiştirerek kucağına aldığı küçük kız ile salona girince karşısında kendisini süzen Woo Lee ve Min ile karşılaşmıştı.

Ters bakışlarını Woo Lee'ye atarken, Min'in kendisine yaklaşmasına gülücük ile karşılamıştı. Min onun yanağına küçük bir öpücük kondururken Woo Lee imalı bir şekilde Sae'ye bakıyordu. Kahvaltıya oturduklarında Sae huzursuzdu ama bu huzursuzluğa daha fazla dayanacak gibi değildi.

Min ise kendinden beklenmeyecek bir şekilde neşeliydi. Sadece Sae'ye bakarak bile gülümsüyordu. Gözlerinde ki aşkı yabancı biri bile görse hemen anlardı. Onların mutluluğu ise Woo nun içine ister istemez kıskançlık ile doldursa da tek kelime edip Min'e gerçekleri Sae'yi daha önce tanıdığını söylememişti. Bu da Sae'nin kuşkularını arttırıyordu.

Min'in babası birkaç gün önce evden ayrılmış Japonyaya gideceğini söylemesine rağmen Kore de kalmıştı. Gelinini gizliden izleten adam son zamanlarını yaşıyordu. Garip olan ise Sae'nin sürekli adam ile ilgili olarak huzursuz olmasıydı.  Böbrek yetmezliği olan adamın son sağlam böbreği de tükenmek üzere olunca ağır bir tedaviye başlamıştı. Min'in bundan haberi olmaması ise onun içini rahatlatan tek gerçekti. Tae Wong onu hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı. 

Kahvaltısını hızla yapan Sae hemen salondan ayrılmak istemişti. Min ise onun huzursuzluğunu fark edince içinde garip bir his uyanmıştı. Sae den sonra Min konuşmaya başladı...


"Eşimin bu aralar biraz sorunları var üzgünüm Bay Woo..."

"Sorun değil ama küçük kız sizin değil galiba?"

"Evet bunu nereden anladınız? Min adamı sıkıştırmış gibiydi ama Woo hemen kıvırarak cevap vermişti.

"Sizin yeni evlendiğinizi duymuştum ama küçük kız 2 yaşında olmalıdır. "

"Evet öyle çok dikkatlisiniz." Woo yüzünde imalı bir gülümseme taksa da bunu Min'e belli etmemeye çalışıyordu. Önceden Sae'nin sevgilisi olduğunu söylememişti ama Min'i al aşağı etmeyi başardığını düşünüyordu ki Min in sözü ile duraksamış bütün düşünceleri yok olmuştu.

"Haklısınız küçük kız bizim değil ama yakında Sae ile bir bebeğimiz olacak. Henüz kız mı bilmiyorum ama karım gibi güzel bir kızım olmasını isterdim." Bu kez Min imalı bir gülümseme takınarak karşısında ki kişinin yüz hatlarını okumaya çalışıyordu. Sözlerine devam eden Min onu sinirlendirme istemiş gibiydi. " Sizce de karım çok güzel değil mi?" 

"Eve öyle..."

"Evet çok güzel, Sae'nin karım olması benim için büyük bir şans onun gibi birini asla arasam bulamazdım."

"Ama Sae'yi bulmuşsunuz."

"Aslında o beni buldu ve bundan hiç şikayetçi değilim." Min haklıydı aslında Sae onu bulmuştu o ise Sae'yi seçmişti. Belki yüreği ile değil ama onu kendisi seçmişti. Kalbinin bu denli atmasına neden olan kadına gün geçtikçe daha da aşık oluyordu ve onu üzenleri asla affetmeye niyeti yoktu.

"Anlamadım, nasıl Sae sizi buldu?"

"Uzun hikaye ama önce... " Min duraksayarak bahçeye çıkmak üzere olan Sae ve küçük kıza bakmıştı. "Çok güzel bir anne olacak." dediğinde Woo Min'e sinir olmaya başlamıştı. Anında söylediği şey ile Min'i kendisine çevirmişti.

"Eminim sizden önce birçok sevgilisi olmuştur."

"Hayır olmadığına eminim. Olsa bile sonunda benim Sae ve onu bırakmak gibi bir niyetim yok."

"Başka birine aşık olması seni rahatsız etmez mi?"

"Eskiden olsa ederdi ama şuanda karımın bana olan aşkını görebiliyorum ve bu bana yeter."

"Ya ilk aşklar... O sizin ilk aşkınız mı?"

"Aslında düşünürsek evet, karım benim ilk aşkım." dediğinde Woo iyice sinirlenmişti.

"Bu onun içinde geçerli mi?" Min susmuştu bunu bilmiyordu ama Sae'nin kalbinin kendisine ait olduğuna emindi. İşte o anda duyduğu şey ile gözleri parlamıştı. Sae küçük çocuğa oyuncak getirmek için içeriye girdiğinde Min ile Woo'nun konuşmalarını duymuştu. Kocasının sözleri ile kalbinin hızlandığını hisseden Sae Woo'nun Min'e sorularına sinir olmuştu. Son sorusuna dayanamayarak Min in sessizliğini görünce içinin acısını hissederek salona girmişti.

"Buna emin olabilirsiniz Bay Woo. Belki eskiden aşık olmuşumdur ama o hisleri şuanda kocama duyduğum aşktan öte olmadığını bilmenizi isterim. Daha önce yaşadığım aşk ise şuanda hissettiğim başka bir şey olmalı. Eski sevgilimin beni terk etmesinin acısı Min'in saçının koptuğunu görmemin acısından daha fazla değil. Min benim ilk ve sonsuz aşkım olarak kalacak ve bu konunun daha fazla konuşulmasını istemiyorum. Sizin iş konuşacağınızı düşünüyordum neden bu konuları konuştuğunuzu hala anlayamadım." dedi.


"Ben üzgün..." Woo duyduklarından hoşlanmamıştı ama Min'in mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Sae nin sözlerini bitirmesini kalbinin kuş gibi çırpınması ile bekleyen Min ani hareket ile onu öpmeye başlamıştı. Woo'nun karşısında ceyran eden bu olay onun sinirlerini bozsa da Min in sözleri ile ikisi de şaşkındı.


"Artık anlaşmayı imzalayabiliriz." Sae şaşkındı kocasının Woo ile iş yapmasından hoşlanmıyordu. Onunla hemen konuşmalı ve Woo'nun aslında kim olduğunu bilmeliydi. Sae öne atılarak, "Bunu istemiyorum Min. Lee Woo ile iş yapmanı istemiyorum." dedi.

"Neden?"

"Çünkü..." Sae susmuştu. Min ise onun endişeli yüzüne bakarak ne demek istediğini anlamış gibi gülümsüyordu. Sae'nin yalan söyleyemeyeceğini biliyordu. Yalan söylemekten ise sessiz kalmayı tercih ederdi. Ama bu kez susacak gibi değildi. Karşısında çırpınan Sae'yi görebiliyordu. Onun bu durumuna daha fazla göz yumamazdı onunla birlikte kendisi de bu acıyı içinde hissediyordu. Belki de aşk buydu...

"Ben çok özür dilerim Min ama sana söylemem gereken..."

"Kişisel duyguları işe karıştırma Sae, bunu sen söylemiştin değil mi?"

"Ne?"

"Bu bir iş Sae, kişisel bir şey değil. Bay Woo iyi bir iş adamı ve ben onunla iş yapmak için sabırsızlanıyorum." Şaşkın bir şekilde Min'e bakan Sae sorar gözler ile ona bakıyordu.


"Sen biliyordun değil mi? Onun..." Min Sae'yi susturmuştu. Parmağı ile dudaklarını kapatan Min küçük bir öpücük kondurarak ona gülümseyince Woo da şaşırmıştı. Kendisini tuzağa düşmüş gibi hissediyordu.


"Evet biliyordum ve ben karımın beni sevdiğini de biliyorum. Bundan sonrası o kadar da önemli değil. Ama hala istemiyorsan iş yapmayabiliriz." Sae gülümseyerek derin bir nefes almıştı. Min'e aşk ile bakarken...


"Kişisel duyguları işe yansıtmamak gerek." Sıkıca sardığı Min'in boynunu daha da kendisine hapsederken Min de gülümsüyordu. 

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin