Bu gece onun için uzun olacak gibiydi... Eve gelen Min hızla odasına çıkarak üzerini değiştirmiş ve çalışma odasına giderek birikmiş olan işlerine odaklanmıştı. Birkaç gündür doğru düzgün işler ile ilgilenememişti. Min bu duruma şaşırıyordu. Oysaki onun isteği düğünden sonra hemen işleri ile meşgul olmak ve daha da çok çalışmaktı. Bu şekilde Sae ile fazla zaman geçiremeyecekti. Hiçbir şey planladığı gibi gitmiyordu. Evlendiği günden beri her anını Sae ile geçirmişti. Eline dosyaları alarak karıştırmaya başlamış ancak hiçbir şeye odaklanamamıştı. İçinden sürekli "Acaba iyi midir?" diye geçirmeden edemiyor sonra yine kendi kendine "Saçmalama Min, abartılacak bir durumu yok işte," diyordu. Yine de kendini işe veremiyordu.
Yerinden kalkarak mutfağa geçen Min, Mina'nın şaşkın bakışları arasından kendine kahve yaparak odasına çıkmış büyük pencerenin kenarına dayanarak bahçe kapısını gözetliyordu. Sae ise uzun zamandır görmediği Siwon ile hasret gideriyordu. Bu sırada eski evine gitmek isteyen Sae, Siwon'dan kendisini amcası Bongju'ya bırakmasını istemişti. Evine vardıklarında amcası onları birlikte kapıda görünce şaşırmıştı. İkisi de neşeli bir şekilde eve girerken Sae'nin aklından Min'i arayarak izin mi istesem diye geçiriyordu. Ama bunun doğru olmadığını düşünerek birkaç saat sonra Siwon'un kendini evine bırakmasını istemişti. Siwon hava alanından kiraladığı arabasına atlayarak Sae ile yol boyu şakalaşarak malikanenin büyük kapısından içeriye giriş yapmıştı. Sae ise gülerek arabadan inince Siwona içeri geçmesi için ısrar ediyordu. Olanları pencereden izleyen Min, içinde anlayamadığı bir öfke kaplamıştı.
Kapıda bir süre daha konuşan ikili Siwonun gülerek arabaya binmesi ile Sae de eve girmişti. Mina Sae'nin kolunu görünce telaşlansa da iyi olduğunu söyleyerek odasına çıkmıştı. Üzerini değiştiren genç kız giydiği rahat pijama takımı ile mutfağa inmiş ve kendine kahve yapmak istemişti. Kahvesini yaparken odada içi içini yiyen Min, aşağıya inerek Sae'nin mutfakta olduğundan habersiz loş ortamda mutfağa girmişti. Dikkatli bir şekilde tek eli ile kahve yapmaya çalışan Sae'yi görünce gülümsemişti. Bir süre Min'den habersiz söylenerek kahvesini yapan Sae arkasını döndüğünde kendisine bakan adamı görünce korkmuştu. Derin bir nefes alan genç kız elini prize uzatarak diğer ışıkları da yakmıştı. Min ise az önceki gülümsemeyi yüzünden silerek gayet ciddi bir hava ile konuştu.
"Korkuttum mu? Burada olduğunuzu bilmiyordum." dedi.
"Sorun değil, kendime kahve yapıyordum, sende ister misin?" dediğinde genç adam kızın koluna bakarak yüzünü asmıştı.
"Mina dan isteyebilirdin kendini yormamalısın."
"Evet ama o dinleniyor. Sırf kahve yüzünden onu kaldıramazdım. Ayrıca kendim yapabilirim."
"Ben yaparım sen otur..." Min, Sae'yi tezgâhtaki bar tipi oturacağa oturtarak Sae'nin şaşkın bakışları arasında kahve yapmaya başlamıştı. Sae ise işini özenle yapan adamı dikkatle izliyordu. Son birkaç gündür hiçbir şeye odaklanamayan Min, ilk kez kahve yaparken her şeyi unutmuştu.
Son aşamayı da geçen kahve çekirdekleri içilmeye hazır olduğunda fincana döktüğü kahvelerle başını gülümseyerek Sae'ye kaldırınca genç kızın dalgın bir şekilde kendisini izlediğini görmüştü. Sae onun dönmesi ile kendine gelirken ortamın havasını değştirmek için hemen konuşmuştu.
"Woww gerçekten her işte çok dikkatli davranıyorsun. Birkaç dakikada yapılabilecek bir kahveyi 20 dakikada yapan ilk kişisin." dediğinde Min, Sae'nin sözlerine gülerek karşılık vermişti.
"O birkaç dakikalık kahve ile bu kahvenin tadı aynı değil. Buyur dene bakalım beğenecek misin?" Sae, Min'in önüne koyduğu kahveye dikkatle bakarak eline almış ve bir yudum içmişti. Genç adam duraksayan Sae'ye dikkat ile ne düşündüğünü anlamak için bakarken, bir gurmeden puan alacak yarışmacı gibi merak ile bekliyordu. Sae ise ikinci yudumunda gözlerini kapatarak kahvenin dumanını içine çekerken Min de geçtiğini anlayarak gülümsemişti.
"Bunun tadı çok güzel, bence bir kahve dükkanı açmalısın." Min kızın sözlerine gülerek başını iki yana salladı.
"Teşekkür ederim, beğenmene sevindim."
"Beğenmek mi, bu kahve harika. Şimdi neden o kadar uzun zaman aldığını anlayabiliyorum."
"Kahveni içtikten sonra dinlemelisin, bu gün yorulmuş olmalısın?"
"Evet çok yorucuydu. Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Kahve için. Bir gün bana da yapmasını öğretirsen sevinirim," dediğinde Min bir an duraksamıştı. Uzun zamandır hatırlamak istemediği kişiyi hatırlatmıştı bu söz ona. Hye de Min'den kendisine kahve yapmasını öğretmesini istemişti. Min'in durgunluğunu anlayan Sae, "Yanlış bir şey mi söyledim?" dedi.
"Ahh hayır. Bir ara zamanım olursa gösterebilirim. Ben yatıyorum bir şeye ihtiyacın olursa çekinmeden isteyebilirsin."
"Teşekkürler, isterim." Min hızla mutfaktan çıkarak odasına gitmiş ve kendini yatağının üzerine bırakarak yan dönmüştü. Aklında hala Sae'nin kahve için söylediği vardı. Hye'nin gitmesinin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen hala onu düşünmekten kendini alamıyordu. Belkide tam anlamı ile bir bitirme yaşamadıkları içindi. Yarım kalan aşkların verdiği en büyük acı idi belki de geride gideni beklemek.
Min hala bekliyor muydu? Bunu kendisi bile bilmiyordu. Sadece Hye'nin bir gün çıkıp gelmesi ile ne yapacağını düşünmeden kendini alamıyordu. Nede olsa Hye Min'in ilk aşkı idi. Saatler geçmesine rağmen hala uyuyamayan genç adam Sae'yi merak ederek yerinden kalkmış ve genç kızın odasının kapısını çalmıştı. Sae'nin kolu aşırı derece de ağrıyordu ama kapının çalması ile ağrısını gizlemeye çalışan Sae, içeriye giren Min'e bakarken Min bakışlarında ki acıyı görebiliyordu.
"Sadece merak ettim. Doktor ağrın olabileceğini söylemişti."
"Ben iyiyim, teşekkürler. İşe gideceksin gidip dinlensen iyi olur." derke kendini zor tutuyordu.
"Gerçekten iyi misin? Bana öyle gelmedi de.."
"Ben iyiyim beni düşünme Min." Sae, bakışlarını Min'den kaçırarak dayanılması zor olan acıya katlanmaya çalışıyordu. Min ise farkına vardığı bu durumu Sae'nin ağzından duymak istiyordu. En azından acısını saklamamasını istemişti. Sae'ye yaklaşarak, "İyi olduğuna gerçekten emin misin?" dediğinde Min'in şefkatli bakışlarını gören Sae birden ağlamaya başlayarak, Min'in şok olması ile gülümsemesine neden olmuştu. Sae hem ağlıyor hem de düşerek kendini yaralamış çocuklar gibi söyleniyordu.
"Çok acıyor, annecim gerçekten acıyor bu acı beni öldürecek. Neden bana öyle bakıyorsun sen?" burnunu yukarı çekerek, sağlam eli ile yanağında ki yaşı silerek devam etmişti. "Neden bana öyle bakıyorsun, daha önce ağlayan birini görmedin mi?" Min ise şaşkınlık ile Sae'nin değişken hallerini izliyordu. Karşısında çocuk gibi ağlamayı sürdüren Sae'ye yaklaşarak yatağının kenarına oturmuştu. Eli ile yanağında ki yaşları silerek, kendini gülmemek için zor tutmasına rağmen küçük çocuk sever edası ile, "Çok mu acıyor? Söyle benden ne yapmamı istersin?" Sae kendisine gülümseyerek bakan Min'e karşılık, ağlamasını daha da arttırmıştı. Elinden şekeri alınmış çocuk gibi ağlıyordu.
"Çok acıyor ben nasıl uyuyacağım şimdi?"
"Tamam ilacın nerede?"
"İlaç mı? Ahhh Siwon seni öldüreceğim, ilaç arabasında kaldı. Çok acıyor..."
"Tamam ben sana ağrı kesici bulacağım şimdi sakin ol tamam mı?" Min hızla mutfağa inerek dolapları karıştırmaya başlamıştı. Şans eseri bulduğu ağrı kesici ile yukarı çıkan Min, Sae'ye içirdiği ilacın etki etmemesi üzere Sae'ye yardım etmenin yollarını arıyordu. Çalışanları uyandırmayan Min, kendisi ilgilenmeyi tercih etmişti. Sae ise Min'in ilgisine şaşırmıştı. İçinden "Neden bu adamı aldatır ki bir kadın?" diye düşününce içinde bir şeylerin koptuğunu hissetmişti. Ağlamaktan gözüne yaş kalmayan Sae'nin susması için bir şeyler düşünen Min bir yol bulmalıyım diye düşünüyordu.
"Neden uyuyamıyorum? Uyumak istiyorum," dediğinde genç adamın gözleri parlamıştı.
"Uyumak mı? Evet uyursan acın biraz hafifleyebilir."
"Ama bu acı ile nasıl uyumamı bekliyorsun?" Min birden gülümseyerek Sae'ye bakınca Sae şaşırmıştı. Min ise belkide dünyada en kolay uyuyan kadınıla evlenmenin mutluluğunu ilk kez yaşıyordu. Hızla Sae'nin şaşkın bakışları arasında odadan çıkan Min aynı hız ile elinde küçük bir mp4 çalar ile gelmişti.
"Hadi bakalım uyuyalım biraz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!
RomansaTANITIM! Artık aşka inanmayan ve sadece iş dünyasında göstermelik olması için evlenen bir adam! Kibarlığı ile kızların dikkatini çekse de artık düzenli bir hayat için kendisine eş seçmesi gerekmektedir. Parasının peşinde olan bir çok kadın ve av olm...