Min gece yarısı uçağı ile Kore'ye dönmüş ve eve gitmeden Sae'nin evine gitmek için yola koyulmuştu ki saatin geç olduğunu fark etmişti. Sae ise tüm düşüncelerinden sıyrılabilmek için kendisini uykuya teslim etmişti. Rüyasında babasını ve annesini gören Sae annesinin sözleri ile ağlamaya başlamıştı. "Bunu kendine yapmayı istiyor musun kızım? Yapma, bu seni çok üzecek," diye kendisine seslenen annesini daha fazla görebilmek için gözlerini açmaya korkuyordu. Kabus gibi bir rüyadan uyandığında ise bedeninde hissettiği ağırlık ile çığlık atmak üzere iken ağzının kapanması ile susmuştu.
~~Geriye dönüş...~~
Saatler o kadar çabuk geçiyordu ki Siwon ve amcası artık Sae hakkında endişelerini dile getirmeye başlamıştı. Bu geceki durgunluğundan sonra Sae için artık hayatının eskisi kadar rahat geçmediğini düşünmeye başlamışlardı. Min ile olan evliliğine anlam veremedikleri için yorum yapmaktan çekinmiyorlardı. Genç adamın yurt dışında olması ikisinin de düşüncelerine takılmıştı. Özellikle Siwon karısına haber vermeden çekip gitmesine anlam verememişti.
Min havaalanından çıktıktan sonra evin yolunu tutmuştu. Gece iki sularında malikanenin önüne geldiğinde ise eve gireceği sırada ayakları geriye doğru gitmişti. En son bu eve Sae ile girdiğini hatırlayınca kendini suçlu hissederek tekrar Sae ile bu eve girme kararı almış arabasına binerek Sae'nin evine gitmişti. Kapının önüne geldiğinde ise hala ışıkların yanık olmasının rahatlığıyla kapı zilini çaldı. Kapıyı açan Siwonu görünce sinirlense de bunu belli etmemek için sadece başını eğerek...
"Özür dilerim, bu saatte rahatsız ettim."
"Önemli değil Bay Min, içeri girmez misiniz?" Min içinden sanki kendi evine davet ediyor diye geçirdiği sırada aslında evin diğer sahibinin Siwon olduğunu bilmiyordu. Min içeri girmeyerek etrafına bakınmaya başladı. Amacı genç kızı alıp hemen geri dönmekti.
"Ben Sae'nin burada olduğunu öğrendim. Karımı almaya geldim!"
"Sae'yi alamazsınız." dediğinde Siwon oldukça ciddi görünüyordu. Min, duyduğu sözle şaşkınlıktan gözlerini açmıştı saniyeler içinden aklından bir çok kötü düşünce geçirirken onun bu şaşkın yüzünü gören Siwon ise kapıdaki Min'e gülmeye başlamıştı. "Sae'yi alamazsın, çünkü şuanda uyuyor. " dediğinde genç adam derin bir nefes alıp zoraki de olsa gülümsemişti.
"O zaman size iyi geceler, ben gideyim. Yarın tekrar gelip onu alırım," dediğinde Siwon araya girmişti.
"Hey nereye? Daha yeni gelmedin mi Japonyadan?"
"Evet, uzun bir yolculuktu bu yüzden çok yorgunum."
"Neden burada kalmıyorsun? O kadar yol geldin karını görmeden mi gideceksin?" Min gelen soruya ne cevap vereceğini bilememişti. Dalgın bir şekilde genç adamın yüzüne bakarak, "Karımı mı?" dediğinde Siwon, şaşkın bakan Min'e gülmeye başlamış ve kolundan tutarak içeriye çekmişti. Adamın şaşkın bakışları arasında kapıyı kapatmıştı. Sae'nin amcası kapıdaki Min'i görünce yerinden kalkarak adamı karşılamıştı.
"Hoş geldiniz, nasılsınız?"
"Yorgun amca, bu yüzden Sae'nin odasına onu çıkarıp yanına geliyorum." Siwon genç adamı cevap vermesini beklemeden kolundan tutup üst kata doğru ilerlemişti.
"Ama ben..." Min'in itirazlarını duymayıp, konuşmasına fırsat dahi vermeden merdivenlerden yukarıya sırtından iteleyerek çıkarıp Sae'nin odasının kapısına getirerek duraksamıştı.
"Hadi size iyi geceler, biz biraz daha sohbet edeceğiz." Siwon genç adamı kapıda bırakarak aşağıya inmişti. Min ise çekingen bir halde odanın kapısını tıklatmış sonra içinden "Uyuyan biri nasıl kapıyı duysun?" diyerek kapıyı sessizce açarak içeriye girmişti. Oda tamamen karanlıktı. Kalın iki perdenin arasından içeriye sızan ay ışığının ip gibi gölgesinden başka içeride ışık bulunmayan odanın ışığını yakmak için davranan Min, hiçbir şey görmüyordu. Daha önce gördüğü odanın dizaynına göre yatak odanın ortasında ve yatağın başucunca bir abajur olduğunu hatırlamıştı. Sae'nin karanlıkta uyumayı sevdiğini düşünen Min öncelikle bu alışkanlığını değiştirmeliyim diye düşünerek karanlıkta gülümsemişti. Odanın boş denecek kadar sade donatılmış olması hiçbir şeye çarpmadan Min'in yatağa kadar ulaşmasını sağlamıştı.
Gece lambasını yakan Min, Sae'yi görünce gülümsemişti. Küçük bir bebek gibi başparmağı ağzında, üzerindeki örtü beline kadar açılmış tek ayağını örtünün altından çıkararak sağa dönmüştü. Onun bu halini gören Min kendini gülümsemekten alamamıştı. O kadar masum görünüyordu ki aslında o masum yüzün altında yatan büyük acıdan habersizdi. Işıktan rahatsız olmuş olacak ki Sae yüzünü diğer tarafa çevirmişti. Yatağın bir ucunda yatan Sae sanki Min'e yer açmış gibi daha da kenara çekilmişti. Tek kişilik sayılabilecek bir yatakta Sae'nin zayıf bedeninden Min'e büyükçe bir yer açılmış gibiydi.
Örtüyü üzerine örten Min yatağın kenarına oturmuş ayaklarını yatağa uzatarak Sae'yi izliyordu. Yol yorgunu olan genç adam daha fazla dayanamayarak Sae'nin yanında uyuya kalmıştı. Sabaha kadar odanın soğuması ile iyice yatağa sokulan Min, karısına sarılarak uyumuştu. Sae ise yanında yatan Min'den habersiz bedenine dolanan kolu fark edince birden çığlık atmak için ağzını açmıştı ki onun kıpırdaması ile uyanan Min bunu fark ederek hızla kızın ağzını kapatmıştı. Sae arkasından ağzını kapatan kişinin kim olduğunu bilmediği için korkudan titremeye başlamıştı ki Min'in sakin ses tonu ile gözlerini şaşkınlıktan büyütmüştü.
"Sakin ol Sae, benim. Sakın bağırma." Başını evet der gibi salladıktan sonra ağzını açan Min'e yavaşça dönerek batı. Onun gerçek olduğundan emin olmak istier gibiydi bakışları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!
RomanceTANITIM! Artık aşka inanmayan ve sadece iş dünyasında göstermelik olması için evlenen bir adam! Kibarlığı ile kızların dikkatini çekse de artık düzenli bir hayat için kendisine eş seçmesi gerekmektedir. Parasının peşinde olan bir çok kadın ve av olm...