22. Bölüm

15.6K 865 12
                                    

Bilmediği bir şey vardı o gerçek ile odasında karşılaşacağıydı. Sae otele geldiğinde Min'in başında bulunması gereken görevli kızı görünce endişe ile yanına gitmişti. Hızla yanına giderek, "Sizin burada ne işiniz var? Kocamın yanında olmanız gerekiyordu." dediğinde kadın tedirgin olarak bir adım geri atmıştı. 

"Hanım efendi, arkadaşı olduğunu söyleyen bir bayan kendisinin ilgileneceğini söyledi."

"Arkadaşı mı? Onun arkadaşı yok ki..." Sae devam edeceği sırada aklına Hye gelmişti. Hızla asansöre giden Sae içindeki öfkeyi bastırmaya çalışıyor ancak bunu yapamıyordu. 


Odasının kapısına geldiğinde ise içerde görebileceği muhtemel görüntülere kendisini hazırlamak için birkaç dakika kapının önünde durarak nefesini düzenledikten sonra kapıyı açan Sae, kapıdan girer girmez donup kalmıştı. Hye, büyük bir mutluluk ile Min'e yemek yediriyor Min de ona karşılıklı gülümsüyordu. İçinin acıdığını hisseden Sae, artık Min'in kendisini sevmediğine emin olmak üzereydi. Belkide Siwondan kıskanmasının nedeni elindeki küçük şekerini kaybetmemek istemesiydi. Ya da iş dünyasında daha iyi görünebilmek için yanında durmasını istiyordu. Ağlamak üzereydi ama gururu buna izin vermiyordu. Sae'nin içeriye girdiğini bile fark etmemişti Min. Bu kadarı da fazla diye düşünen Sae, eskisi kadar saf davranmayacaktı. Eskisi gibi gururunu ayaklar altına ezdirmeyecekti. Madem onu seçti o zaman onunla olsun diye düşünerek ciddiyetini bozmadan odanın içine doğru yürümeye başlamıştı. 

Min ise Sae yi görünce hiçbir şey olmamış gibi sadece Sae'ye "Hoş geldin. Nereye gittin?" dedi.

"İşim vardı, sen iyi misin?" Hye lafa atlayarak konuşmaya başlamıştı. 

"Merak etme ona iyi baktım."

"Öyle mi? Bundan sonrada ilgilenirsin artık, benim işlerim var bu yüzden birkaç eşyamı alıp gideceğim." genç kızın sözleriyle Min'in gözleri büyümüştü, Sae ise yüzüne bakmadan konuştuğu Min'in bakışlarından ve yüzündeki ifadeden habersiz bir şekilde küçük bir çantaya koyduğu eşyaları alarak tekrar Min'e dönmüştü. 

Hye  bu durumdan oldukça mutlu olsa da Min iyice sinirlenmişti. İçinden 'Nasıl bir kadın kocasını eski sevgilisi ile bir arada bırakır?' diye düşünse de bu durumu Sae'ye belli etmemeye çalışıyordu. Yüzüne takındığı sahte gülümsemeyle karısına bakıyordu. Sae, ilk kez Min'in gülümsemesine sinir olmuştu. Hye'ye inat mı yoksa onun gözünde evliliğini savunmak için miydi tam olarak bilemediği bir duygu ile Min'e yaklaşarak elini alnına koymuş ve, "Gayet iyi görünüyorsun, bu kadar hassas bünyeli olmamalısın." dedş. Sae elini çekerken Min hızlı davranarak elini tutmuştu.


"Nereye gidiyorsun, bu saatte ne işi bu?" Gülümseyen Sae eğilerek Min'in kulağına söylediği söz ile genç adam donup kalmıştı. Min'in durgunluğunu fırsat bilen Sae hızla odadan ayrılmıştı.


"Sonunda ilk aşkına kavuştuğun için mutluyum Min, umarım mutlu olursun..." Sae'nin bu sözleri Min'in kulaklarında yankılanıyordu. Sae ise odadan çıktığında elini kalbine götürerek sessizce ağlamaya başlamıştı. Bir yandan kendine lanet yağdırırken diğer yandan da böylesinin daha iyi olacağını düşünüyordu.


Çünkü ihanetini öğrendiğinde Min ondan nefret edecekti ve onun acı çekmemesi için Min'in kendisine bağlanmaması gerektiğini düşünüyordu. Ama kalbinin şuanda paramparça olduğunu hissediyordu. Otelin lobisine geldiğinde ise ne yapacağını nereye gideceğini bilmiyordu Min'e yalan söylemişti ve işi olduğu bahanesi ile odadan ayrılmıştı.


Ama şuanda nereye giderse gitsin içi hiçbir zaman rahat olmayacaktı. Aklına Min'in babası gelmişti. O adama sormak istediği çok şey vardı ama bunun zamanı değildi. Ama en azından Min hakkında konuşabilirdi. Sae hastaneye giderken Min ise hasta bir şekilde yatağından kalkmış, Hye onun yatması için uğraşsa da şuanda sinirlerini yatıştıracak hiçbir şey yoktu. Birden Hye'nin üzerine bağıran Min kendi yaptığı hatayı Hye'ye ödetiyor gibiydi. 

"Lütfen sakin ol Min, neden bu kadar sinirlendin?"

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin