27. Bölüm

15.9K 876 10
                                    

DÜZENLEME YAPACAK VAKTİM YOKTU HATALAR İÇİN ÜZGÜNÜM UMARIM BEĞENİRSİNİZ..!!!

~~Birkaç gün önce...~~


Sae ofisinden çıkmış Min ile nasıl konuşabilirim diye düşünürken karşısına çıkan Hye'yi umursamadan yürüyüp gidecekken kadının sözleri ile duraksamıştı.

"Ne o, Min'in seni sevdiğini hala anlamamış gibisin?" diye konuşurken Sae ona aldırış etmemişti. 

"Benimle uğraşma Hye," diyerek yanından geçecekken kadın tarafından durdurulmuştu. 

"Neden? Gerçekleri duymak çok mu zor?" Sae umursamaz bir şekilde yoluna devam edecekken Hye'nin sözlerine dayanamayarak kolunu ters çevirerek onu duvara yapıştırmıştı.

"Bana bak pis sürtük. Sana inanacağımı da nereden çıkardın? Min'in beni aldatmadığını biliyorum." 

"Bu kadar ona güveniyor musun? Üstelik bizi o şekilde görmüşken." Sae, Hye'nin sözlerine imalı bir şekilde gülmüştü. Ama tekrar ciddiyetini takınarak kadının kolunu daha da sıktı. 

"Senin daha akıllı olacağını düşünüyordum. Kocamı bırakmamı istemiştin değil mi? Bu asla olmayacak. Ne zaman girdin odaya bilmiyorum ama bu kadar kısa sürede Min'in beni aldatmasına olanak yok. Hem biliyor musun sabah kilitli olan kapıyı ben açıp dışarıya çıkmıştım." Hye son duyduğu sözlerle Min'in geceyi karısıyla geçirdiğini anlamıştı. Yüzü renkten renge girerken Sae dayanamayarak Hye'yi sert bir şekilde savurarak yere düşmesini sağladı. 


"Vay bizim kibar ve masum kızımız o kadar da masum değilmiş." Yerde acıyla otururken Sae'ya hala laf atıyordu. 

"Seni son kez uyarıyorum Hye, kocamdan uzak dur. Onu sana asla bırakmam. Üstelik beni sevdiğini söyledikten sonra asla onu sana bırakmayacağım. Kendini düşünüyorsan bize bulaşma. Yoksa hiçbir garanti veremiyorum. Sana yapacaklarımı tahmin bile edemezsin." Sae hızlı adımlar ile oradan uzaklaşmışken Min kameradan sadece Hye'nin yerde olduğunu görmüştü. Hye elini yere vurarak sinirle bir şeyler söylerken Min de kendi kendine gülümsüyordu. 


~~Şimdiki Zaman...~~


Sae hala uyuyordu. Genç kadının hastanede olduğunu duyan Tae Wong, avukat ile birlikte hastaneye gelmişti. Sae yavaşça gözlerini açarken sanki hamile olduğunu biliyormuş gibi karnını tutmuştu. Belkide annelik içgüdüsü fark etmeden gelişmişti. Siwon onun bu hareketi üzerine Sae'nin elini tutmuş gözlerine bakarak konuşmuştu.


"Biliyor muydun Sae?" genç adamın üzgün ifadesi karşısında Sae merakla Siwon'a bakıyordu.

"Neyi biliyor muydum?"

"Hamile olduğunu..." dediğinde Sae'nin gözleri büyümüştü. Siwonu doğru duyup duymadığından emin değildi. Doğrulamak istermiş gibi soruyordu.

"Sen az önce ne dedin? Hamile mi? Kim?"

"Bilmiyor muydun? Doktor birkaç haftalık hamile olduğunu söyledi. Bu yüzden mi Min ile konuşmuyordun? Sana ne yaptı Sae? Yoksa..." Sae duyduklarına inanamamıştı. Genç kadının gözleri büyümüştü. Hızla oturma pozisyonuna geçerek Siwonun ağzını kapatmıştı.

"Sus Siwon, Min bana bir şey yapmadı. O bana zor kullanmadı..."

"O zaman ne oldu? Onun seni senin de onu sevdiğini biliyorum ama neden bir birinizden ayrıldığınızı anlayamadım." Sae susmuştu. Haklıydı Min'i çok seviyordu ve o geceyi isteyerek yaşamıştı. Sonucu kötü bitse de kocasının bir suçu yoktu. Siwona işin gerçeğini anlatmaya başlamıştı. Min ile birlikte olduğunu ama sabah birkaç dakikalığına odadan ayrıldığı için Hye'nin genç adamın yanına yattığını söylemişti. Siwon ise duyduklarına şaşırsa da Sae'ye kızmıştı.


"Neden ona anlatmadın?"

"Anlatmak istedim ama benden hep kaçtı. Suçlu gibi baktı yüzüme..."

"Ee Tabi, sevdiği kadına yatağında başka kadına yakalandı. Ben kendimi o halde düşünüyorum da nasıl bakardım yüzüne. Seninki iyi dayandı ama seni bırakmasına anlam veremiyorum. Üstelik bana telefonda söyledikleri..." Siwon susmuştu. Sae ise onun bir şeyler karıştırdığını anlamıştı.

"Sen neden bahsediyorsun? Min seni mi aradı?"

"Evet ama...." Sae endişeyle iyice yerinde doğrulmuştu.

"Aması ne?" Bu sırada kapıdan içeriye avukat ile giren Tae Wong Sae'nin dikkatini dağıtmıştı.

"Bayan Sae iyi misiniz?"

"Ben iyiyim sizin burada ne işiniz var?" Sae meraklı gözler ile onları izliyordu. Tae'nin yanında ki adamın bakışlarından hoşlanmamıştı. Onu bir yerden tanıdığına emindi ama çıkaramamıştı. 

"Ben Bay Min'in isteği üzere sizin yanınıza geldim. Kendimi tanıştırmama izin verin. Ben Bay Min'in avukatı...." derken genç kız sözünü kesmişti. 

"Avukat mı? Neden avukat benimle görüşmek istesin ki?" Siwon araya girmişti. Avukatın konuşmasına izin vermeden genç kıza cevap verdi.

"Kocanın beni arama nedeni de buydu. Kendisinin gideceğini ve avukat ile konuşurken benim de yanında olmamı istedi." Sae sinirlenmişti. Sesini yükselterek içindeki korkuya sesini yükseltmişti.

"Neden bahsediyorsunuz siz? Avukatını neden göndersin ki Min?" 

"Sae sakin ol. Avukat bey açıklayacak. "

"Yoksa benden boşanmak mı istiyor. Söyleyin ona onu asla boşamayacağım. Üstelik bu saatten sonra yanımda kalmak zorunda..." diye bağırınca Tae Wong Sae'ye bakıyordu. Şaşkındı neden bu kadar sinirlendiğine anlam veremiyordu. Sonuçta genç kadının istediğini aldığını düşünürken bir anda Min'den ayrılmak istememesine şaşırıyordu. Duraksayarak, "Bay Min siz istemediğiniz sürece sizden boşanmayacağını bildirmişti zaten." dedi. 

"O zaman avukatın ne işi var burada?"

"Susarsan sana söyleyecekler Sae." Siwon, Sae'yi susturmak istiyordu. Susan Sae avukatı dinlemeye başlamıştı.

"Bayan Sae benim buraya gelme nedenim şirket devir işlemini bildirmek."

"Şirket devri mi? Ne demek bu?"
"Bay Min, şirketteki bütün hisselerini sizin üzerinize yaptı."  dediğinde Sae'nin gözleri şaşkınlıktan olabildiğince açılmıştı. Nefesinin kesildiğini hissedebiliyordu. Ne demek oluyor bu diye düşünmeye başlasa da bunun Min'in geri gelmeyeceği anlamına gelebileceğinden korkuyordu.  Sinirli bir şekilde ayağa kalkan Sae, Siwonun tüm zorlamalarına rağmen yine de kimse onu durduramamıştı.


1Siz ne saçmalıyorsunuz? Min neden benim üzerime yapsın hisselerini. Ayrıca bu gibi meselelerde benim imzam gerekli..." derken son söylediğiyle sesini kısmıştı. Aklına birkaç gün önce Min'in kendisine imzalattığı belgeler gelmişti.


"Zaten sizin imzanız var efendim."

"Aşağılık herif. Bunu çok önceden planlamıştı. Bunu yapmayı çok önceden düşünmüştü. Ama neden? Neden bunu yaptı?"  Yere çömelen Sae kimseyi duymuyordu. İki eliyle karnını saran Sae ne yapacağını bilmiyordu. Tae ise Sae'nin her hareketine şaşırıyordu. Bir yandan da patronunun söyledikleri aklına gelmişti. "Bırakalım batırsın. İçindeki acı dinecekse bırakalım şirketi batırsın," Tae hatırladıklarıyla gülümsemişti.  Patronunun düşüncelerine her zaman hayran kalmıştı ama bu kadar ileri görüşlü olacağını düşünmemişti. Sae'nin yanına çömelen Tae.


"Hanım efendi, Bay Min bunu size bıraktı. Eğer hisselere karşı çıkarsanız bunu okumanızı istedi." Sae kendisine uzatılan zarfı titreyerek açmıştı. Elleri titrerken avukat ve Siwon dışarıya çıkmıştı. Tae ise okuduğunda ki tavrını merak etmişti. Sae zarfı açtığında ilk gördüğü kendi adı olmuştu...


***Sae ...***

Biliyorum avukat ile konuştuğunda bana çok sinirleneceksin ama sana karşı yapmış olduğum hatanın başka türlü telafisi olabileceğini düşünemedim. Keşke o gece kendimi tutabilseydim. 
Beni bağışla diyemem çünkü yaptığımın bağışlanır bir tarafı yok. Hye'nin hayatımıza girmesi tamamen benim yüzümdendi. Sana acı çektirmek bütün bedenimi yakıp geçerken seni yanımda tutmak belki de en büyük haksızlık olurdu. 
Sae, istediğini sana veriyorum. Şirketi istersen parçala yok et, istersen başına geçip daha da başarılı bir hale getir. Bu tamamen senin elinde...
Umarım içini biraz olsun rahatlatır... 

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin