Sae'nin durması ile onun baktığı yöne bakışlarını çeviren Min gözlerini iyice büyütmüştü. Ama Sae'nin bakışları bir anda ışıkların hafif loş olması ile Min'e çevrilmişti. Başta ne olduğunu anlayamayan Sae, önüne geçip elini ona uzatarak başını hafif eğmiş olan Min'i görünce şaşırmıştı. Başta böyle bir şey yapacağından haberi olmayan genç kız, müziğin başlaması ile elini Min'e uzatarak, belkide kendilerinden çok onları izleyecek olan konukların başlarını döndürmek üzere olduklarının farkında değillerdi. Min ve Sae ilk kez dans etmelerine rağmen sanki yıllardır birbirlerinin vücuduna hakim olan çiftler gibi büyüleyici dans ediyorlardı.
Misafirlerin bakışları loş ışıkta birleşen çiftin dans boyunca üzerinden eksik olmamıştı. Çiftin birbirlerinin gözlerinde kaybolmaları ortama ayrı bir hava katmıştı. Yaptıkları dansın farkına bile varamadan birbirlerinin gözlerinin içinde ikisi kalp hapsolmuştu. Evliliğe nasıl karar verdiklerini bilmeyen biri onları yıllardır birbirine aşık sanırdı. Müziğin bitmesi ile biten dans herkesi büyülemişti. Salondan yükselen büyük bir alkış ile dikkatleri tekrar düğüne yönelen çift aynı anda aynı şeyi düşünüyordu. "Bu da neydi böyle?" ikisi de anlam verememişti bu kadar yakın olmalarına.
Düğünü dans ile başlatan çift dinlenmek için geline ayarlanana odaya gidince Min, Sae'yi odada bırakarak lavaboya kadar gitmişti. İşte ne oldu ise tamda bu sırada olmuştu. İçeriye giren kadın sinirli bir şekilde Sae'nin üzerine yürümüştü. Sae ne olduğunu anlayamadan kadın gelinliğine saldırmıştı.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Sae kadına engel olmaya çalışsa da elinden birşey geşmemişti.
"Sana söyledim değil mi? Min'i sana vermeyeceğim. Bu gelinliği ben giymeliydim sen değil."
"Min mi?" Sae kadına dikkatli bakınca, Min'in evine ilk gittiğinde gördüğü kadın olduğunu fark etmişti. Ama önemli olan bu değildi önemli olan şuanda güzelim gelinliğinin parçalanmış olması idi.
Kadın iyice çıldırmıştı. Şaşkın olan Sae ise kendini korumak için geç kalmıştı. Gelinlik mahvolmuştu. Tekrar Sae'ye saldıracağı sırada yere çömelen genç kız yaşadığı şokun etkisinden kurtulmak istiyordu. Kadının gelinliğine dokunduğu her andan midesi bulanan Sae dayanamayarak gülmeye başlamıştı. Onun bu gülmesine anlam veremeyen kadın şok olmuştu. Tamda bu sırada içeriye Min'in girmesi ile kadın ne yapacağını şaşırmıştı. Min, Sae'nin üzerinde ki gelinliğin halini görünce gözleri iyice büyümüştü. Ama onu daha çok şaşırtan Sae'nin deli gibi gülüyor olmasıydı. Kadın dayanamayarak sesini yükseltmişti.
"Sen neden gülüyorsun?"
"Neden gülmeyeyim? Şu anda o kadar komik görünüyorsunuz ki kendime hakim olamadım özür dilerim." Min genç kızın sözlerine yutkunurken ne söyleyeceğini bilemmişti. Sae'nin sözleri kadını oldukça şaşırmıştı. Sae ise sanki gelinliği normalmiş gibi gayet sakin bir şekilde konuşmasına devam ediyordu. "Demek bu gelinliği bu kadar çok istiyordunuz? Peki neden o zaman sevginize sahip çıkmadınız." dediğinde Min gözlerini kapatmıştı.
"Sonradan pişmanlık hiçbir şeyi değiştirmez. Belki farkında değilsiniz ama şu anda bu gelinliği ben giyiyorum. Ahhh Kahretsin neden bu kadar ağır olmak zorundaydı ki?" Sae gelinliğini çıkarmaya başlamıştı. Gerçi üzerinde ki gelinlik gelinlikten çıkmış durumdaydı. Berbat görünüyordu. Min ise şaşkınlıkla ona bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu. Sadece Sae nin yaşadığı olay karşısında nasıl olurda bu kadar sakin kalmayı başardığını düşünüyordu. Sae kadının şaşkın bakışları arasında çıkarmış olduğu gelinliğin ardından içinde beyaz bir astar ile kalmıştı. bedeninden aşağıya düşen gelinlik yere yığıntı bir şekilde kaldığında onu eline alarak kadının yüzüne doğru göstermiş ve "Demek bu gelinliği çok istiyorsun al o zaman senin olsun ben zaten sevmemiştim. Gelinliği alabilirsin ama kocamı almana izin veremem. Eğer tatmin olduysan şimdi çık dışarı." diye sesini yükselterek elindeki gelinliği kadına fırlatmıştı. Sae, sessiz kalan Min'in koluna girerek gayet sakin ama bir o kadar kararlı bir ses tonu ile kadını odadan kovmuştu.
Kadının dışarı çıkması ile Min'in kolundan çıkarak odanın içindeki tekli koltuğa oturmuştu. Yüzünü iki eli arasına alarak kendisine hala şaşkın bir şekilde ve bir o kadar çaresiz bakan Min'e başını kaldırarak konuştu. "Öyle bakmayın da bana amcamın arabanıza koyduğu paketi getirin." dediğinde genç adam odaya girdiğinden beri ilk kez konuşmuştu.
"Paket mi?"
"Evet paket, hani bizim evden çıkarken arabanın bagajına koyduğumuz paket."
"Ne var o pakette?"
"O da sürpriz olsun. Biraz daha beklersen düğün mahvolacak... " dediğinde Min telaşlı bir şekilde odadan çıkarken Sae ise gülmeye başlamıştı. Aynanın karşısına geçerek az önce fark etmediği bir şeyi fark etmişti. Üzerinde ki kıyafet içini belli ediyordu. Yüzü utançla kızarırken başını iki yana salladı. Min'in onu fark etmediğine emin olduğu için içi rahatı. Birkaç dakika sonra elindeki paketle kapıyı çalan Min, Sae tarafından içeriye alınmamışı. Elindeki paketi alarak hızlı bir şekilde üzerini değiştiren Sae, topuz olan saçlarını çözüp yüzüne hafif bir renk katarak eskisinden daha güzelim diyerek gülümsemişti. Ama bu kadarı ile kurtulamazdılar. Min'i içeriye çağıran Sae, genç adamın şaşkın bakışlarına maruz kalmıştı.
"Neden bana öyle bakıyorsun?"
"Sen gelirken yedek gelinlik mi getirdin?"
"Sadece gelinlik değil, damatlıkta. Yani senin hemen değişmen gerekiyor," dedi.
"Ben mi? Neden?" genç adam üzerine bakarak bir sorun aramaya başlamıştı.
"Benim yanımda bu pahalı kıyafet ile dolaşman biraz göze batmaz mı?"
"Haklısın ama bu şekilde de..."
"Eğer o yırtık gelinliği giymemi istemiyorsan hemen üzerini değiştir." Sae dışarıya çıkarak Min'in üzerini değişmesini beklemişti. Min aynada kendine bakınca şaşırmıştı. İlk kez bu şekilde kıyafet giymiyordu ama ilk kez basit bir damatlık giyiyordu. Odadan çıkan adam, gülümseyerek Sae'ye bakmıştı. Sae ise elinde ki çiçekle Min'e yaklaşarak Min'in şaşkın bakışları arasında beyaz çiçeği yakasına takmıştı.
"İşte şimdi tamamlandı. Hadi gidelim artık, misafler merak etmiştir." genç adamın koluna girerek büyük salona doğru yürümeye başlamışlardı. Min ise içinde biriken sorulardan bazılarını Sae'ye yöneltiyordu.
"Sen yanında hep çift kıyafet ile mi dolaşırsın?"
"Hayır ama ben hep düğünümde bu gelinliği giymek istemiştim. "
"Neden?"
"Annemin gelinliği..." dediğinde Min duraksayarak kendine bakmıştı.
"O zaman bu..."
"Evet o da babama aitti. Bilmeden bana iyilik yapan o kadına teşekkür etmem gerekiyor galiba?" Gülümseyerek salona giren çift bütün gözleri üzerine toplamıştı. Nikah kıyılmış ve iyi dilekler alınmaya başlamışlardı. Ama aralarında bu evliliği onaylamayan sosyete güzelleri kendi aralarında Sae'nin servet avcısı olduğunu konuşuyorlardı. Sae duydukları ile yüzü asılsa da bunu belli etmemek için uğraşıyordu. Birden Min, Sae'nin elinden tutarak piste çıkması ile neye uğradığını şaşırmıştı. Eline mikrofonu alan Min konuşmasını yapmaya başladı.
"Lütfen herkes beni dinlesin. Öncelikle düğünümüze gelen herkese teşekkür ederim. Eminim neden üzerimizi değiştiğimizi merak ediyorsunuzdur. Üzerimizdekiler belki basit görünebilir ama oldukça manevi değeri vardır. Şimdi hepinizin karşısında sevgili eşime tekrar teşekkür etmek istiyorum. Benim gibi bir iş kolikle evlenmeyi kabul ettiği için. Ve izniniz ile güzel eşim ile dans etmek ve hepinizin bize katılması için sizi sahneye davet ediyorum." Min, elini Sae'nin beline dolayarak müziğin çalmasını beklemişti. Ama bilmediği şey ise çalan şarkının klasik müzik olmasıydı.
Sae hayır der gibi Min'e başını sallayınca Min ne söylemek istediğini anlayamamıştı. Dayanamayan Sae, kollarını Min'in boynuna dolayınca Min şok olmuştu. Ama asıl şoku Sae'nin kulağına söylediği söz ile yaşamıştı.
"Min eğer bu müzik devam ederse kendi düğününde uyuya kalan ilk gelin olacağım, bu da her şeyi bitirir." dedi.
"Uyumak mı?"
"Evet, Klasik müzik bende hipnoz etkisi yapıyor ve birkaç dakika içinde uykuya dalıyorum." Min ne yapacağını bilemiyordu ama Saeénin kolay uyuduğunu da biliyordu. Artık anlamıştı neden Sae'nin ölü gibi uykuya daldığını.
"Ne kadar dayanabiliyorsun?" Sae'nin sesi şimdiden uykuluçıkmaya başlamıştı.
"Az kaldı gözlerim kapanıyor."
"Ne yapmalıyım? Nasıl seni ayık tutmalıyım?"
"Bilmiyorum ama müziğe dikkatimi veremem, müziği duymamam gerek. Gerekirse canımı acıt ama uyumama izin verme," diye adama adeta yalvarmıştı.
"Ama ben..."
"Min!" Sae'nin sesi artık uykusu gelmeye başlamıştı. Etrafta dans edenler ise Sae'nin başını Min'in omzuna koymasını romantik bulurken yeni çiftimiz çare düşünmeye başlamıştı. Min aklından ilk geçen şeyi yaparak Sae'yi şaşırtmıştı. Min ne yapacağını bilemiyordu ama Sae'nin kolay uyuduğunu da biliyordu. Artık anlamıştı neden Sae nin ölü gibi uykuya daldığını. Beline doladığı elini çekerek Sae'nin kulaklarını kapatan Min, genç kızın gözlerinin içine kendini hapsetmişti. Sae ise bir yolu yok diyerek az da olsa duyduğu klasik müziğe kendini kaptırmak üzere idi. Gözleri iyice kapanmaya başlayan Sae'yi gören Min paniklemişti. Aklına gelen ilk şeyi yapmadan önce Sae'ye "Özür dilerim" diyerek düğün öpücüğünü vermişti. Min'in kendisini öpmeye başlaması ile şok olan Sae, gözlerini fal taşı gibi açmıştı. Ama Min'in gözlerinin kapalı olduğunu görünce o da kendini genç adama teslim etmişti. Bir yandan Sae'nin kulaklarını tıkayan Min diğer yandan da Sae'yi öpüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!
RomanceTANITIM! Artık aşka inanmayan ve sadece iş dünyasında göstermelik olması için evlenen bir adam! Kibarlığı ile kızların dikkatini çekse de artık düzenli bir hayat için kendisine eş seçmesi gerekmektedir. Parasının peşinde olan bir çok kadın ve av olm...