23. Bölüm

15.8K 860 10
                                    


Dehşete düşen Min artık hiçbir şeyi geriye döndüremezdi! Gözlerine bakan kişinin farkında olmadan akıttığı yaşlarını görmüştü.

****

Odaya giren Sae gördüğü manzara karşısında dona kalırken Min ne yapacağını şaşırmış bir şekilde hemen yataktan kalkmıştı. Sae derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalışıyor, akan lyaşlarını geriye göndermeye çalışıyordu.  Başını eğerek odadan çıkmaya yeltendiği sırada Min, hemen önüne geçerek, "Düşündüğün gibi değil, Sae beni dinlemelisin," dediğinde genç kız ne söyleyeceğini bilememişti. 

"Min lütfen çekil önümden..."

"Sae beni dinlemek zorundasın." Sae daha fazla dayanamayarak Min'i kenara itmiş ve odadan koşar adım çıkmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Ne düşünmeliydi? Oysa ne kadar da mutluydu birkaç saat önce, Min'e her şeyi açıklayacaktı. Ona onu sevdiğini söyleyecekti ama bu durum karşısında ne yapabilirdi ki? Min, Sae'nin o şekilde gitmesi ile olduğu yerde çömelerek ağlamaya başlamıştı. Kalbinin paramparça olduğunu hissediyordu. Şimdi ne yapacaktı? Sae'yi tamamen kaybettiğine emindi. Bu durumun hiçbir açıklaması yoktu ve Sae'nin yüzüne bakamayacağını düşünüyordu. 


Sae merdiven boşluğuna oturarak ağlamaya başlamıştı. Kendi kaderine lanet ediyordu. Min'i neden yalnız bıraktım diyerek kendi kendini suçlasa da az önce gördüğüne bir anlam veremiyordu. O kadın neden Min'in yanında yatıyordu. Onun yanında yanında olması gereken kişi kendisiydi. O yatak kendisinindi ve o kadın onun yerini almaya cüret etmişti. Derin bir nefes alan Sae oturduğu yerden kalkarak dışarıya çıkmış ve düşüncelerini toparlamaya çalışmıştı. 

Min sinirli bir şekilde çömeldiği yerden kalkarak yatağa doğru gitmiş ve gözleri kapalı olan Hye'yi kolundan tutarak yataktan kaldırmıştı. Neye uğradığını şaşıran Hye birden bağırmaya başladı.

"Sen ne yapıyorsun Min?"

"Çık bu odadan, sana bir daha bana yaklaşmamanı söylemiştim." dediğinde Hye korkuyla yutkunsa da geri adım atmamıştı.


"Dün gece öyle söylemiyordun ama..."

"Sana çık buradan dedim yoksa seni öldürebilirim." 


"Neden? Karın bizi gördü diye mi?" Min duyduklarıyla iyice çileden çıkmıştı. 

"Sen uyumuyordun değil mi? Bunu bilerek yaptın?"

"Sana senden vazgeçmeyeceğimi söyledim, bana geri döneceksin. Sen inkar etsen de hala beni seviyorsun."

"Seni aşağılık kadın..." diyerek elini kaldırdığında kendisi bile yaptığına sonrada inanamayacaktı. Min sinirine hakim olamayarak ilk kez bir kadına tokat atmıştı. Hye'yi o şekilde üzerinde çarşafa sarılı olarak kapı dışarı atmış ve arkasından sert kapattığı kapının dibine çömelerek ağlamasına devam etmişti. Sae'yi artık kazanamayacağını düşünüyordu. Onun kalbine bir yara da kendisi açmıştı.Eski sevgilisinden daha beterini yapmıştı ve onu bu acının içine sürüklemişti. Odadaki eşyalarını toplayan Min Koreye dönmeden önce babasına ziyaret için hastaneye gitmişti. Odanın kapısına gelen Min derin bir nefes alarak kapıyı açtığında babasının gülen yüzü ile karşılaşmıştı.

"Babacım?" diyen genç adam yaşlı adamın kendisine gülümseyerek bakmasını sağlamıştı. 

"Sae nerede?"

"Sae mi?" Min karısının adını duyunca şaşırmıştı. 

"Evet bu gün gelmedi mi? Geleceğini umuyordum."

"Sae ile tanıştın mı?" 

"Dün ve ondan önceki gün benim yanımdaydı. Senin rahatsız olduğunu söyleyince bende sana bakması için onu göndermiştim." dediğinde Min bakışlarını kaçırarak yatağın yanında ki sandalyeye oturdu. 

"Sae dün senin yanındaydı demek?" Min inanamadığını belli eden bir davranış ile sorusunu yeniliyordu. Babası bir şeyler olduğunu anlamıştı.

"Sorun ne Min?"

"Neden bunu soruyorsun baba?"

"Hiç iyi görünmüyorsun? Sae ile barışmadınız mı yoksa?" dediğinde genç adam daha da şaşırmıştı.

"Sen kavga ettiğimizi nereden biliyorsun?"

"Dün gece Sae de senin gibiydi. Hatta ağladığını bile duydum ama bana belli etmemek için yüzüne gülümseme takınmıştı. 

"Sae dün senin yanında ağladı mı?" Min, bir kez daha kendine lanet ediyordu. Babası ise olanlara anlam veremiyordu.


"Sorun ne Min? Sae bulabileceğin en iyi kadın bunu biliyorsun değil mi?"


"Artık yapabileceğim bir şey yok baba. Onu çok kötü yaraladım. Bir daha beni affetmez." adam oğlunun sözleir ile yerinde doğrulmaya çalışmıştı.  

"Sen neden bahsediyorsun?"
"Ben..." Min susmuştu. Derin nefes alarak konuşmasıan devam etti. "Baba ben büyük bir hata yaptım. Ben Sae'yi aldattım baba. Ben aşağılık biriyim, karımı aldattım baba," derken genç adam kafasına vuruyordu. 

"Ne yaptın?" adam inanamzca oğluna baktı.

"Bir anlık zayıflığım ile Sae'yi aldattım baba. Nasıl olduğunu bilmiyorum, dün gece kollarımda ki kişinin Sae olduğuna eminim ama bu sabah..." 

"Sae bunu biliyor mu?"

"Bu sabah bizi görünce bakışlarında ki tiksinti gözümün önünden gitmiyor. Bakışlarında ki o ifade ölümden beterdi..." dediğinde adam oğluna üzülmüştü.

"Bu kadar saçmalayabildiğine inanamıyorum. Bunu nasıl yaparsın? Sakın bana Sae'yi o kadın ile aldattığını söyleme?"

"Baba... Ben Sae olmadan yapamam. Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Beni bırakırsa ne yapacağımı bilmiyorum."

"Ona aşık oldun değil mi? Bunun olacağını biliyordum." Min, ilk kez babasının yanında gözündeki yaşı saklamamıştı. Babasının yatağına başını yaslayarak ağlayan Min ne yapacağını bilemiyordu. Sae'nin yüzüne bakacak cesareti bulabileceğini düşünmüyordu. Babası ise biraz olsun Min'in rahatlaması için ona Sae hakkında ki gerçeği söylemek istiyor ancak Sae ile yaptığı anlaşma aklına geldikçe susuyordu. Dayanamayan baba...Jun'un sözleri ile konuşmak istemişti.

"Baba, kalbim ağrıyor, parçalara ayrılıyor ve bunu ben yaptım?"

"Sana söylemem gereken bir şey var Min..."

"Ne söyleyebilirsin ki?"

"Sae hakkında bilmen gereken bir şey..." dediğinde Min başını kaldırmış babasına bakıyordu. Adam ise nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. 

"Ne söylemek istiyorsan söyle baba,  bu saatten sonra benim çıkış yolum yok."

"Sae'nin seninle neden evlendiğini biliyor musun?" genç adam adamın sorusu ile duraksamıştı. 

"Bunu neden soruyorsun baba?"

"Üzülmeni istemiyorum ama bundan daha fazla üzüleceğini de düşünmüyorum açıkcası..."

"Ne söylemek istiyorsan söyle baba..."

"Öncelikle Sae'nin seni sevdiğine emin olduğumu söylemek istiyorum. Ama Sae'nin seninle evlenme nedeni, babasının intikamını almak..." adamın sözünü kesen Min hızla araya girmişti.

"Bunu nereden biliyorsun?" Adam şaşırmıştı. Min'in bu kadar sakin cevap vereceğini düşünmeyen adam dikkat ile Min'in yüzüne bakıyordu.

"Sen bunu biliyor muydun?"

"Baba hala beni tanıyamadın değil mi? Evlendiğim kadın hakkında hiç bilgim olmayacağını mı düşünüyordun? Bunu zaten biliyordum ama..."

"Bunu bilmene rağmen Sae yi yanında tuttun," dedi. 

"Artık yoruldum baba, başkalarını düşünmekten ve bu servetin ağırlığından..."

"Sen neden bahsediyorsun? Sae seni batırmak için geldi."

"Bunu biliyorum ve umurumda bile değil. Eğer beni affedebilecek ise şirketi yerle bir etmesine razıyım."

"Sen gerçekten bu kızı bu kadar çok mu seviyorsun?"

"Nefesim kesiliyor baba, Sae etrafta yokken nefes alamıyormuş gibi hissediyorum."

"Bunu ona da söylemelisin, bunu bilmek ona iyi gelecektir."

"Artık bana inanmaz, buna imkan yok." Min tekrar başını babasının yatağına dayamıştı. Akşam olunca Sae otele dönmüştü. Min de içinde ki korku ile otele döndüğünde Sae'yi kendisini beklerken bulmuştu. Yüzüne, gözlerine bakamıyordu. Ne söyleyebilirdi ki? Sae ise Min ile konuşmak için davrandığında Min geri çekilerek banyoya girmişti. 



Sae kapıyı tıklatmış ancak Min cevap vermemişti. Banyoda suyu açan Min, Sae'nin ayrılmak istemesinden korktuğu için karısından kaçmaya başlamıştı. Banyodan uzun bir süre çıkmayan Min, dışarıya çıktığında Sae'nin çoktan uyuduğunu görmüştü. Sae'nin yanına yaklaşarak bir süre uyurken onu izlemiş ve yine gözünden akan yaşı engelleyememişti. Sessiz bir şekilde Sae'den özür dileyen Min, odadaki koltuğa geçerek uykuya dalmıştı. Sabah uyandığında başucunda kendisine bakan Sae'yi gören Min birden tedirgin olarak ayağa kalkmıştı. Sae'nin konuşmasına fırsat vermeden hızla banyoya doğru ilerlemişti. Giderken de Sae'ye bakmadan konupşmuştu.

"Bugün dönüyoruz bu yüzden işlerini halledersen iyi olur." Sae, Min'in neden kendisine soğuk davrandığına anlam veremiyordu. Konuşmasına bile izin vermeyen Min, kendisine yabancı gibi davranmaya başlamıştı. Oturduğu yerde durgunlaşan genç kadın düşünmekten kendini alamıyordu. Suçu neydi? Min'in kendisine bu şekilde davranması için nasıl bir suç işlemişti? Min banyodan çıktığında Sae son olarak konuşmuştu.

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin