13. Bölüm

18.7K 1K 21
                                    

İşte oradaydı, bana bakan bir çift göz ile bütün bedenimin kasılmasına neden olan tek kadın. Ama nedense onu görmek eskisi gibi kalbimin sıkışmasına neden olmamıştı. Bakışlarını bana doğru dikmiş hızlı adımlarla yürüyordu. Yaklaştıkça elim ayağımın titrediğini hissettim. Acaba her şey eskisi gibi olabilir mi diye düşünmeden edemiyordum. Bu güne kadar belki de aşık olduğum tek kadın yıllar sonra yine karşıma çıkmıştı. Hayatın dönüm noktası dedikleri an bu an olsa gerekti. Min, kendisine doğru hızlı adımlar ile yaklaşan Hye'yi görünce ne yapacağını şaşırmıştı. Hye iyice yaklaşınca genç adama  gülümsemesi ile Hye'nin yüzü birden Sae'nin hayaline dönünce gözleri büyümüştü. 


Hye'nin yanına yaklaşmasını beklemeden hızlı adımlarla yan taraftaki asansöre girmiş yukarı tuşuna basmıştı. Asansörün içine tek başına olan Min kafayı yediğini düşünüyordu. Nasıl olurdu da Hye'nin yüzünde Sae'yi görürüm diye. Hye ise Min'in davranışı ile üzülse de ona hak verebiliyordu. Ne de olsa Min'i kendi çıkarları yüzünden terk etmişti. Genç adam ne söylese ne yapsa  haklıydı. 


Başlarda Min'e aşık olmadığını düşündüğü için babasının teklifini kabul eden genç kadın, onu terk edip adamın verdiği para ile eğitimine devam etmişti. Sonradan pişman olsa da dönmek için artık çok geçti. Min'in magazin haberlerinde sevgilisi ile sık sık fotoğrafı basılması onu dönmekten alıkoymuştu. Belki de doğru olanda buydu. 


Gözlerinde ki şaşkınlıkla otelden çıkan Hye nasılsa aynı oteldeyiz karşılaşırız diye düşünürken, Min de odasının kapısını açarak kendini banyoya atmıştı. Yüzüne soğuk su çarparak rahatlamaya çalışıyor ama başarılı olamıyordu. Sae'yi aramak için telefonu eline alsa da son anda bu düşüncesinden vazgeçmişti. Neden onu arayıp nasıl olduğunu söyleme gereği duyduğuna anlam veremeyerek telefonunu kapatmıştı.


Sae  elinde telefon Min'in aramasını bekliyordu. Arama gelmeyince uykuya dalmıştı. Salonda uykuya dalan Sae, Siwon'dan  kendisi ile kalmasını istemişti. Çünkü dışarıda müthiş yağmurlu bir hava vardı. Bu gibi havalarda Sae asla yalnız kalamazdı. Bir süre sonra Min dayanamayarak evi aramış Mina'dan Sae'nin ne yaptığını öğrenmek istemişti. 

"Bay Min nasılsınız? Bayan Sae'yi çağırmamı ister misiniz?"

"Hayır Mina, ben sadece ne yaptığınızı merak etmiştim." Tamda bu sırada telefonda gökgürültüsünü duyunca Sae'yi düşünmüş ve telaş ile genç kıza "Sae nasıl, o iyi mi?" diye sormuştu.


"Efendim bayan Sae uyuyor,  siz gittikten sonra çok üzüldü ama şimdi iyi," dedi. 

"Uyuyor mu? Senden bu gece onu yalnız bırakmamanı istiyorum Mina."

"Zaten yalnız değil efendim, bay Siwon burada ..." dediğinde Min kaşlarını çatmıştı. 

"Siwon mu? Onun ne işi var orada?" Min biran duraksayarak sanki söylememesi gereken bir şey söylemiş gibi ağzını kapatmıştı. Sonra susarak Mina'yı dinlemeye karar verdi. 

"Bayan Sae peşinizden havaalanına geldi ama sizi bulamayınca biraz üzgündü. Yağmur başlayınca Siwon'a kalmasını söyledi efendim." dediğinde Min bir elini yüzüne kapatmıştı. 

"Sae havaalanına mı geldi? O zaman neden beni aramadı?"

" Bilmiyorum efendim. Bana yağmur başladığı için erken uyumak istediğini söylemişti. Salonda uyuya kaldı. Bay Siwonda hala ayakta televizyon izliyor." Min içinden şuanda Sae'nin yanında olduğu için ona teşekkür etmeliyim galiba diye geçirse de bir yanı Siwon ile Sae'nin bu kadar yakın olmasına öfke besliyordu.


Onu tedirgin eden Siwonun her kadının kalbini çalabilecek derece de yakışıklı ve iyi huylu olmasıydı. Telefonu kapatan Min yorgunluktan yatağına uzanmış ve az önce aşağıda gördüğü yüzü gözünün önüne getirerek "Çok geç kaldın Hye" diye söylenmişti. Diğer yandan da "Acaba bizim için geç mi?" diye düşünmeden de edemiyordu.


Yatakta dönüp duruyordu ama bu huzursuzluğunun nedeni anlayamıyordu. Hye ile karşılaşması mı yoksa kendinden kilometrelerce uzakta olan Sae'nin evde tek başına Siwon ile yalnız olması mıydı bu huzursuzluk kestiremiyordu. Tam olarak bilmese de şuanda bildiği tek şey Sae'nin korkuyor olabileceğiydi. 

****

Genç kız kendini o kadar yorgun hissediyordu ki dışarıdaki fırtınayı duymamıştı bile. Sadece içinde büyük bir boşluğun yanı sıra hayatını değiştirecek bir huzursuzluk vardı. Sabah olduğunda Sae koltukta uyanmış ve ilk düşündüğü Min olmuştu. Telefonuna bakarak aramadığını görünce düşüncelere dalmıştı. Demek ki Min gerçekten kağıt üzerinde evli kalmakta kararlıydı. 'Peki bu neden beni rahatsız etmeye başlamıştı?' diye düşünse de birden bu düşüncelerine kızarak "Kendine gel Sae neden evlendiğini unutuyorsun. Aklını mı kaçırıyorsun? Sadece yapacağına odaklan ve Min ile mesafeni korumayı unutma." diye söylenince içeriye Siwon girmişti. Sae'nin dalgın olduğunu görünce burnunun dibine kadar girerek dalmış olan gözlerinin içine üflemiş ve Sae'nin kendine gelmesini sağlamıştı.


Genç adam gece düşünmekten uyuyamadığı için geç kalkarak hastaneye gitmişti. Babasının kendine geldiğini öğrenen Min biraz olsun rahatlamıştı. Odaya girdiğinde babasının yarı açıkgözler ile kendisine bakmaya çalıştığını görünce yanına yaklaşmıştı. Babası Min'e baktığında gözlerinin yaşarmasına engel olamamıştı. Yıllar sonra karşısında gördüğü oğluna o kadar hasretti ki karşısında duran kişinin Min olduğuna inanamıyordu. Sadece ağzından "Oğlum" kelimesi çıkmıştı. Min ise babasının "Oğlum" demesi ile kendini tutamayarak hemen yanına çökmüş ellerini avuçlarının arasına alarak özür diliyordu. 


Yıllarca onu görmeye gelmediği için özür diliyordu. Min'in babası şirketini iflasın eşiğine getirdiğinde geçirdiği kalp krizi sonrasında birçok hastalık ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Birkaç aydır hastanede yatan adam artık iyice kendini bırakmıştı. Oğlunun kendisini tekrar görmek için gelmesi ona can katmıştı. Uzun süren hasret giderdikten sonra Min tekrar otele dönmüştü. 


İki gün olmuştu Japonyaya geleli ama ne Sae ile görüşmüş ne de Hye'yi tekrar görmüştü. Sürekli babası ile vakit geçiren Min, eli telefona gitse de Sae'yi arama cesaretini kendine bulamıyordu. Bankadan gelen telefon ile şaşıran Min, kartından yüklü miktarda para çekildiğini öğrenmişti. Daha önce böyle bir şey olmadığı için bankacının dikkatini çekmişti. Aklına Sae'ye bıraktığı kart gelmişti. Miktarı öğrenince daha da şaşıran Min, bu kadar para ile ne yapacağını merak etmeden kendini alamıyordu. Arayıp sormak istese de bunu yapamamıştı. Ne de olsa ona para konusunda istediği kadar harcayabileceğini kendisi söylemişti. Dalgınlaşan Min, babasının sözleri ile kendine gelmişti. 

"Evlendiğin doğru mu?" adamın zayıf çıkan sesini duyabilmek için ona daha da yaklaştı. 

"Evet baba, üzgünüm sana sormam gerekliydi." dediğinde adam buruk bir şekilde gülümsemişti. 

"Bunu sormamam gerekiyordu ama karın nasıl biri?"

"Bunu bende bilmek istiyorum baba, inan hem de çok istiyorum." dediğinde genç adamın gözünün önüne Sae'nin gözleri gelmişti. 

"Ne demek bu? Karının nasıl biri olduğunu bilmiyor musun?"

"Aslında bazen çocuk gibi davransa da hiç beklenmedik bir şekilde olgunlaşıyor. Çok çabuk ortama uyum sağlamasının yanı sıra oldukça nazik biri." 


"Eğer onu sen seçtiysen eminim iyi bir kızdır."

"Buna inanıyor musun?"

"Evet oğlum, senin doğru birini seçeceğine her zaman inandım." dediğinde Min kendine engel olamayarak sormuştu. 

"O zaman neden Hye için de aynı duyguyu beslemedin?" Min gözlerini kaçırmıştı. Biliyordu ki babası karşı çıkmasaydı şuanda Hye ile evlenmiş hatta çocukları bile olmuştu. Babasından cevap alamayan Min belki de bu sorunun cevabını asla babasından alamayacaktı. Ama bunun şuanda bir önemi yoktu. Sae ile evlenmişti ve o istemediği sürece ondan ayrılmayı düşünmüyordu. Otele gelen Min kendisini odasından bekleyen sürprizden habersiz asansöre bindiğinde Sae aramıştı. Telefona baktığında ise önce açıp açmamakta kararsız kalsa da farkına varmadan telefonu kulağına götürmüştü bile.

"Merhaba Min, açmayacaksın sandım nerede ise telefonu kapatıyordum."

"Bir sorun mu var Sae?" Adamın donuk konuşması genç kızın dikkatini çekse de konuşmasına devam etmişti. 

"Aslında sana söylemem gereken bir şey var. Daha önce de aradım ama telefonunu açmamıştın."

"Bana ne söylemek istiyorsun?"

"Kartını kullandığımı söyleyecektim. Ama borç olarak en yakın zamanda parayı sana geri vereceğim." Min şaşkındı. Aslında Sae'nin para çektiğini biliyordu ama Sae'nin borç para olarak kendisinden para alacağını düşünmemişti. Sadece ona, "Geri ödemene gerek yok. Zaten seninle anlaşmamızda da yazıyor. İstediğin kadar harcayabilirsin." dediğinde kız hemen itiraz etmişti. 

"Bende sana söylemiştim değil mi? Seninle paran için evlenmedim. Acil paraya ihtiyacımız vardı bu yüzden kullanmak zorunda kaldım. Ayrıca kartına bir limit koysan iyi edersin çünkü yanlış miktar çektiler. Paranın fazlasını saklıyorum gelince benden almayı unutma." Min Sae'nin her sözüne şaşırıyordu. Karttan fazla para çekildiği için bankadan aranmış olduğunu Sae'ye söylemese de paranın yanlışlıkla o kadar çok çekilmiş olabileceği asla aklına gelemezdi.


Odasının kapısını açan Min odaya girdiğinde susmuştu. Sae ise telefonda hala Min'in sözlerini bitirmesini beklerken Min odaya gireceğini Sae'ye söylediği için kapının kapanma sesini duymasına rağmen duyduğu tek şey bir kadının Min'e "Seni bekliyordum Min?" sözleri olmuşu. Min şaşkın bir şekilde kulağında ki telefonu kapatmadan aşağıya indirmiş ve ağzında sadece "Hye" adı çıkmıştı. Sae ise duyduğu son söz ile telefonunu kapatmıştı. 

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin