16. Bölüm

18.5K 972 18
                                    


Genç adam odaya girdiğinde, genç kızın üzerindeki örtü yarıya açılmış, örtünün altında kolları arasında yatan küçük kız ise Sae'yi annesi sanarak göğsünü emmeye başlamıştı. 

Sae olanlardan habersiz bir şekilde tatlı uykusuna devam ediyordu. Min bugün olanları unutacağını düşünmüyordu. Min, Sae'nin kollarıyla sardığı küçük kıza bakarken, örtünün altında Sae'nin göğsünü iyice kapatan küçük kızın saçlarını okşamıştı. Bir süre ikisine baktıktan sonra odadan çıkan Min, içinden Sae'nin çok güzel bir anne olabileceğini geçirmeden edememişti. Birde onu bu şekilde gördüğünü bilseydi nasıl tepki vereceğini tahmin etmekten kendini alıkoyamamıştı. Sae'ye haksızlık ettiğini düşünmeye başlayan Min, onunla bu şekilde evlenmemeliydim diye içinden geçiriyordu. Sabaha kadar düşünceden uyuyamayan Min, şirketten gelen arama ile işe gitmiş ve kendisini odasında bekleyen Hye'yi görünce şaşırmıştı.

"Neden şaşırıyorsun aşkım?" Hye genç adamın ifadesine gülümseyerek sormuştu. Min ise onun hitabına takılmayarak masasına geçerek koltuğuna oturdu. 

"Senin burada ne işin var Hye?"

"Unuttun mu, artık birlikte çalışacağız." derken kadın oldukça keyifliydi.

"Benim hafta sonu karım ile planlarım var bu gün neden geldin?"

"Bunun için üzgünüm ama bu gününü benimle geçirmen gerekecek." Min, ne diyeceğini bilememişti. Belki de biraz çalışsa kafasını dağıtabilirdi. 

Sae ise annesini görmesi için küçük kızı hastaneye götürmüştü. Sabah uyandığında küçük kızı göğsünü emerken gördüğünde şaşırsa da şuanda annesinin kucağında olan küçük kıza bakınca anne kucağının rahatlığını yeniden anlamıştı. Annesi onu küçükken bırakmıştı bu dünyada tek başınaydı. Hemen arkasından da babası göçmüştü. Tek dileği babasının adını temizlemek ve ona olan borcunu ödemekti. Bunu yaparken Min'in çok yara almamasını diliyordu. Babaların günahı çocuklarına kesilmemeliydi. 

Saatler süren çalışmadan sonra acıkan Hye, Min'i ikna ederek şirketin yanında ki küçük kafede öğle yemeği yiyorlardı. Sae ise küçük kızı alarak şirkete gitmeye karar vermişti. Dün olanlar hakkında Min ile konuşmak istiyordu.  Şirkete girmeden önce küçük kızın parmağı ile gösterdiği yöne bakınca Min ile Hye'yi baş başa yemek yerken görmüştü. Min Sae'yi görmese de Hye Sae'yi görmüştü. Kendilerine doğru yürüyen genç kadına inat, Min'in yanağına dokunarak gülümsemişti. Sae bu manzara karşısında kalbinin parçalandığını hissetse de duraksamadan Min'e doğru yürüyordu. 

Hye'nin neden az önce durup dururken böyle bir davranışta bulunduğuna anlam veremeyen Min daha sonra kendisine seslenen sesi duyması ile gözleri büyümüştü. Kendini toparlayarak ayağa kalkmış ve arkasını döndüğünde kedisine gülümseyerek kucağında küçük kız ile gelen Sae'ye bakmıştı. Sae genç adama birşey söylemeden elini Hye'ye uzatıp konuştuğunda Min gerginlikten ne yapacağını bilememişti. 

"Merhaba, sizinle dün konuşamamıştık."

"Merhaba. Ben Hye, gerçi adımı biliyor olmalısınız." Sae omzunu silkeleyerek hafif gülümsemişti. 

"Demek Hye sizsiniz?" Min, dikkatle Sae'ye bakıyordu. Belkide bir hareket bekliyordu ama Sae oldukça kibar bir şekilde Hye ile konuşmaya başlayınca şaşırmıştı.

"Sen nereden geliyorsun?" Min araya girmek için konuşmuştu. 

"Ahhh Mincim neden karını ayakta tutuyorsun?" Min konuşmasını bölen Hye'ye kısa bakış atarak yeniden Sae'ye dönmüştü. Tedirgin olsa da Sae'nin sandalyesini çekerek oturmasını sağlamıştı. Hye'nin her fırsatta ezmeye çalıştığı karısının  gülümseyerek  ona yanıt vermesine şaşırıyordu. 


Aslında o gülümsemenin altında yatan öfkeden habersiz olan Min sadece içinden 'Neden?' diyordu. Bir kadın neden bu kadar rahat davranabilir. Kimse onların evliliğinin içeriğini bilmiyordu. En azından dış çevreye karşı kocasına sahip çıkması gerekmez miydi? Düşünmekten çıldırabilirdi. Ama Sae'nin sözü ile donup kalmıştı.

"Müsait olduğumuz bir gün sizi yemeğe bekleriz, bizi kırmazsanız seviniriz. Değil mi Min?" Min şok olmuştu. Bu kadarına da pes diyerek sadece başını sallamak ile yetinmişti. Ama Hye'nin duracağı yoktu. Masadan izin isteyerek kalkmak üzere olan Sae'ye seslenerek "Kocanızın benim gibi bir kadınla yalnız bırakmaya çekinmiyorsunuz galiba? Eminim kim olduğumu bilseydiniz bu kadar rahat buradan ayrılmazdınız?" dediğinde Sae içinden sabır dileyerek bir süre arkası dönük beklemişti. 

"Hye lütfen." Min araya girmek istemişti. Sae'nin bu soru karşısında cevabından korkuyordu çünkü. Ama Sae'nin yavaş bir şekilde kendilerine dönüp konuşmasıyla iyice gözleri büyümüştü.

"Yanılıyorsunuz, sizin kim olduğunuzu biliyorum, sizi iyi tanıyorum bayan Hye. Kocamın eski sevgilisisiniz." 

"Buna rağmen kocanı benimle bırakabiliyorsun öyle mi?" 

"Neden bırakmayayım?"

"Onu yeniden almamdan korkmuyor musunuz?" Sae kızın sözleri ile gülmüştü. Karşısında ki kadın tahmin etttiği gibi biri çıkmamıştı. Garip bir şekilde içi rahatlayan genç kız ona cevap verecekken Min yeniden araya girmişti. 

"Hye lütfen. Bu kadar yeter." Min araya girmek istemişti ancak Sae, Hye'nin sözleri ile gülümsemişti. Min bu gülümsemeden hiçbir şey anlamamıştı. Ama karısının kaygısız ve bir o kadar sakin davranışları ile iyice şaşırmıştı. Bundan daha fazlası beni şaşırtamaz diye düşünse de aslında çok yanıldığını Sae'nin son sözleri ile anlayacaktı. 

"Az önce söylediğim gibi siz eski sevgilisiniz, ama ben karısıyım ve kocamın eski sevgilisi ile beni aldatmayı düşünmeyeceğine eminim. Belki de kocama güvendiğim için sizi yalnız bırakıyordum."  Min karısının sözleri ile adete şok geçirmişti.


Sae'nin kendine olan güvenine ve gösterdiği sakinliğe hayran kalmamak elde değildi. Hye ise içten içe kendini bitiriyordu. Öfkesini kusmak istiyor ancak kendisine gülümseyerek bakan sinir bozucu Sae'ye daha fazla bakamamıştı. Min'in kulaklarında hala 'Kocama güveniyorum' sözleri dolaşırken içinde tarif edemediği bir mutluluk oluşmuştu. Ancak bunu dışa ne kadar vurmak istese de yapamıyordu. Sae Hye'nin omzuna dokunarak gülümsemiş ve, "Kocamı fazla yorma, birazı da bana kalsın canım! Seni muhakkak akşam yemeğine bekliyorum. Özel olarak yemekleri ben yapacağım. Belki bana kocamın çapkınlıklarını anlatırsın." dediğinde Hye kudurmak üzereydi. Sae, Min'in gözlerinin içine bakarak söylediği bu sözlerle aslında kendisi bile ne yaptığının farkında değilken Min'den anlamasını nasıl bekleyebilirdi ki?


İçindeki ağır basan duyguya yenik düşmüştü. Avını korumaya çalışan dişi kartal gibi hissediyordu. Min ise belli etmese de bundan oldukça mutluydu. Küçük kızı tekrar kucağına alarak Min'in yanağına kondurduğu küçük öpücükle adamı ne hale getirdiğinden habersiz şakımıştı. "Bu gece amcamda kalacağım, bu yüzden merak etme." dedi. Min'in konuşmasını beklemeden arkasında şaşkına dönen kişileri bırakarak hızlı adımlarla kafeden çıkmıştı. Biraz uzaklaştıktan sonra derin bir nefes alan Sae 'Sen ne yapıyorsun Sae? Neden öyle davrandın? Bunu yapmamalıydın. Neden onların arasına girdin?' diye kendi kendine kızıyordu. Aklındaki sorularla amcasının evine gittiğinde Siwon sanki onu bekliyormuş gibi genç kızı karşılamıştı. Ama yanılmamıştı ve Sae'nin gelmesi ile Siwon başlamıştı konuşmaya. Siwonun her sözünde şaşıran Sae'ne yapması gerektiğini düşünmeye başlamıştı. 

SENİ YÜREĞİM DEĞİL BEN SEÇTİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin