Strawberry Fields

14.3K 919 1.4K
                                    

Bitmeyen çilek ve pirinç tarlaları, basık sıcak hava ve gruplar halinde oturmuş politika hakkında konuşan yaşlılar Jeongin'in bunalmış haline hiç yardımcı olmuyordu.

Sıkıntıyla nefes verip rahatsız koltuğa kafasını yaslamış gözlerini yeniden tarlalara çevirmişti, tren yolculukları gerçekten hoşuna gitmiyordu.

Annesi oğlunun bunaldığını anlamış gülümseyerek saçlarını karıştırmıştı.

" Biraz daha sabret, az kaldı Jeongin."

Jeongin de annesine gülümseyerek karşılık verdikten sonra gözlerini kapamıştı.

" Orada yaşıtım insanlar olacak mı ?"

Annesinin kaşları hızla çatılmış başını geriye çekmişti.

" Seni oraya oyun oynamaya mı götürüyorum Jeongin ? Kapabildiğin bilgiyi kap, oradakilere de kendini sevdir, ülke tamamiyle iyileştiğinde bir işe ihtiyacın olacak."

Jeongin umutsuzca başını sallayıp gözlerini yumdu. Bunların farkındaydı lâkin o sadece 17 yaşındaydı, eğlenmek istiyordu.

Başta kabul etmese de annesiyle sonunda anlaşıp balıkçı kasabasında bir kaptanın yanında tayfa olmayı kabul etmişti.

Annesi ne kadar oğlunun gelecekte bir mesleği olması için gönderse de bi yandan da kafasını dinlemek istediği için bu işe girişmiş, az çok tanıdığı bir kaptan ile anlaşmıştı.

Kulağına gelen adım ve konuşma sesleriyle geldiklerini anlamıştı, Jeongin. Çantalarını toplayıp annesinin ardından adımladı.

Istasyon ile yürüme mesafesinde olan kasabaya adımlarını çevirmişler bir yandan da sohbet ediyorlardı.

" Innie~ lütfen sorun çıkartma ve kendini sevdir. Kim bilir belki seni de kaptan olarak görürüm bir gün."

Jeongin annesinin onun iyiliğini istediğini anlıyordu ve onu mutlu görmek için her şeyini ortaya koyabilirdi.

"Anne dur daha tayfa bile olmadım."

Annesi de oğluyla beraber kıkırdamıştı. Fazla uçtuğunun farkındaydı lâkin her anne gibi oğlunu bir yerlere getirmek istiyordu.

Sonunda gözlerine ilişen masmavi okyanus ve çevrede gülüşüp sohbet eden insanlarla kalbinin daha da hızlı attığını fark etmişti. Heyecan çoktan tüm vücudunu ele geçirmişti.

Annesiyle kol kola girip iskeleye ilerlediler. Annesi aceleyle kaptanı arıyor bir yandan da saatini kontrol ediyordu. Dönüş trenine yetişmesi gerekiyordu.

"Birine mi baktınız ?"

Jeongin'in boylarında yaşının çok büyük olmadığını tahmin ettiği çilli bir çocuk yanlarında durmuş merakla ikiliye bakıyordu.

Annesi gülümseyip çilli çocuğa döndü.

"Hwang Hyunjin burada mı ?"

Çilli çocuk başını sallayıp onayladı.

"Birazdan gelir."

Adımlarını bir gemiye çevirip gözden kaybolmuştu çocuk. Annesi yeniden saatini kontrol ettiğinde gözleri büyümüştü.

"Jeonginie~ gitmem gerekiyor, sen kaptanı sora sora bul tamam mı ?"

Oğlunun yanağına sulu bir öpücük kondurup eline çantaları vermişti.

"Anne ben nereden bulacağım ya !? Biraz daha dursan olmaz mı ?"

Jeongin tatlı olduğuna emin olduğu ifadesiyle annesine bakıyordu fakat çokta işe yarıyor gibi gözükmüyordu.

Mariners Apartment Complex 𖤐 Hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin