[2 hafta sonra]Yatağımın üstündeki bavulu son kez kontrol ettikten sonra kapağını kapattım ve fermuarını çektim. Artık hazırdım. Bu benim için yeni bir hayatın başlangıcıydı, belkide daha güzel bir hayatın. Bilmiyordum, ama heyecanımada engel olamıyordum. Beni bekleyen şey her ne ise beni heyecanlandırıyordu.
"Kızım bak emin misin?"
Halamın arkamdan gelen sesi kulağıma gelince bavulu bırakıp halama döndüm. Halam beni hep çok sevmişti. O yüzdende endişelenmesini anlayabiliyordum ama ben onlara artık yük olmak istemiyordum. Zaten eniştem abimle beni başından beri istememişti ve bizim yüzümüzden halamla kavga ettikleri çok olmuştu. Bunuda artık istemiyordum. Halamın üzülmesini istemiyordum.
Okul konusunda pekte endişeli değildim. Şu an gittiğim okulda neredeyse hiç arkadaşım yoktu, bu da okuldan ayrılmamı kolaylaştırıyordu. Öğretmenler beni severdi ve galiba okuldan ayrılmanın en zor yanında buydu. Hocalarımdan ayrılmak.
"Eminim hala. Sen benim için endişelenme."
"Biliyorsun istediğin zaman geri gelebilirsin."
"Biliyorum hala ama buna gerek kalmayacak."
Ben mutlu olacağıma inanmak istiyordum. Abimle belki yep yeni bir hayata başlayacaktım ve o hayatın içinde kötü şeylere yer vermek istemiyordum. Ne olursa olsun mutlu olmak istiyordum ve bunun için elimden geleni yapacaktım. Ne halam ne de abim benim yüzümden üzülmeyecekti artık.
Bavulu yataktan indirdim ve halamın karşısına geçip ellerini tuttum.
"Bana öyle bakma ya hala. Abime gidiyorum sadece, uzağa değil ki. Hem senide ziyarete geleceğim elbette."
Onu elbette ziyaret edecektim. Bunca yıl bize bakan, anne ve babamızın eksikliğini bize hissettirmemeye çalışan bu kadını bırakmayacaktım. Her ne olursa olsun. Endişesi hâlâ yüzünden silinmemişti. Onu üzmek son isteyeceğim şeylerdendi ama benim yapabileceğim başka bir şey yoktu. Kalırsamda üzülecekti ve bence gitmem en doğrusuydu.
"Ben bilmiyor muyum o keratanın yediği haltları? Sana bakamaz ki o, bana kalsa onuda göndermezdim daha."
Abimin yendiği haltları kim bilmezdi ki? Resmen ün kazanmıştı buralarda. Kader'in arkadaşlarının aileleri az şikayete gelmemişti 'Aras'ı kızımızdan uzak tutun' diye ama benim canım abim tabii ki dinlememişti ve sırf bu yüzden bile halama borçluydu bence.
"Ben kendime bakabilirim halacığım."
Buna kendim bile inanmamıştım kaldı ki halam inanacaktı. Ve tabii ki inanmadı.
"Kızım sen daha 17 yaşındasın farkındasın değil mi?"
Başımı salladım. Kendi yaşımın farkındaydım tabii ki.
"Neyse... Bana bak! Eğer küçücük bir şey bile olursa seni hemen alırım oradan haberin olsun. Siz bana babanın emanetisiniz."
Halam babamın tek kardeşi değildi ama diğerleriyle pek görüşmemiştim. Küçükken çoğu zaman, buna bayramlarda dahil, halama giderdik ama Kader beni daha o zamandan sevmiyordu, oysa ben hep onunla arkadaş olmaya çalışıyordum. Sonradan anlamıştım bunun ne kadar saçma bir uğraş olduğunu.
Korna sesiyle birlikte ikimizde pencereye yöneldik. Abim gelmişti. Tekrar halama döndüm ve ona sıkıca sarıldım, ayrılmıyorduk belki ama onu tekrar ne zaman görecektim bilmiyordum. Belkide gerçekten haklıydı. Belki gerçekten daha çok küçüktüm abimle gitmek için. Belki güzel bir hayata başlayacağımı düşünürken daha kötü bir hayat bekliyordu beni. Ama denemeden de bilemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİ
Mystery / ThrillerAşk mı ağır basar, vicdan mı? Geçmiş mi daha acıdır, aşk mı? ___ "Daha iyi görünüyorsun." "İyiyim demiştim." diyerek yine yalan söylemiştim. Belki de başkalarını değil de sadece kendimi kandırmak istiyordum. Dudaklarında histerik bir gülümseme olu...