Okulun ilk haftasını atlatmış bulunuyorum geriye kaldı yaklaşık 45 hafta, hadi bakalım inşallah ölmem.Multi: 🥀❄️
Şarkı: Taladro, DÜŞMEDİM DAHA
İyi okumalar brownie'li dondurmalarım...
❄️🌸
***
🪐14. BÖLÜM🪐
***Hayat ne tuhaf öyle değil mi? Asla yapmam dediğin şeyleri yapmak zorunda bırakıyor, ya da kesinlikle yapacağım dediğin şeyleri yaptırtmıyor. Hayatı planlı yaşayamıyorsun, plansız da olmuyor. Peki neden hep yapmam dediğin şeyleri yapıyorsun? Hayatın bir oyunu mu bu? Gerçekten planlarına göre yaşayabilen var mı acaba? Sanmıyorum. Plan yap yada yapma fark etmiyordu, sen kaderini yaşıyordun ve bunu değiştirmek senin elinde değildi.
Belki bu yüzden şu an bir otobüste oturuyor ve Uludağ'ya yapılan okul gezisine katılıyordum. Kaderimi değiştiremediğim için şu an hayatta yapmayı en az istediğim şeylerden birini yapıyordum. Ben bir dağa doğru gidiyordum. Kocaman, korkutucu devasa bir dağa doğru.
Allahım ben Uludağ'ya gidiyorum! Yok yok, sana geliyorum Allahım!
Yaklaşık 2 saattir yoldaydık ve şimdi otobüs ikinci dinlenme tesisinde durmak için sağa sapmıştı. Otobüs durduğunda herkes ayaklanıp kendini dışarı atmıştı ama ben oturduğum yerden kalkmak için fazla bitkindim. Bütün gece gözüme uyku girmemişti ve akıllı ben, abimi de uyutmamıştım. Tabii arada bir fark vardı, ben şu an bir otobüste uyumaya çalışıyordum o ise sıcacık yatağında. Haksızlıktı bu! Bütün yol boyunca çeşitli pozisyonlarda rahat etmeye çalışmıştım ama becerememiştim. Hatta bir ara normalde oturmamız gereken yere sırtımı başımın olması gereken yere de bacaklarımı yaslamıştım, yani bildiğiniz ters dönmüştüm ama o da işe yaramamıştı. Bir kere Uludağ'a isteyen de ben değildim, o zaman niye kahrını ben çekiyordum?
Ben otobüsün pencere kenarına Meleğin yanına oturmuştum. Şanslıydım ki kurada çıkan sınıf Meleğin sınıfıydı, ayrıca Esmeray ve Ardahan'ın da sınıfıydı ama bu beni, benim başıma dert olmadıkları sürece pek bağlamıyordu.
Ben başımı cama yaslamış bakışlarımla dışarıya dalmışken Melek beni kolumdan hafifçe dürterek konuşmaya başladı.
"İnmeyecek misin?"
Bakışlarımı camdan ayırmadan başımı olumsuz anlamda salladım. Herkes otobüsü çoktan boşaltmıştı, bir tek biz kalmıştık.
"Geçen sefer de inmedin, en azından bir lavaboya git. Daha yaklaşık bir saat yolumuz var."
Melek haklıydı ama yerimden kalkacak hiç halim yoktu. İki saat hiç kalkmadan otobüste oturmak tabii ki rahat değildi ama hem uykusuz hem de tedirgin olunca kalkası gelmiyordu insanın.
Başımı camdan çekerek Meleğe çevirdim. İnmeyeceğimi söyleyeceğim sırada otobüse binen Ateş, Ardahan ve Esmeray'ı görmemle ayağa fırladım ve "haklısın, hadi inelim." diyerek Meleği otobüsten aşağı çekiştirmeye başladım.
Tam kapıdan çıkacağımız sırada sol dirseğime dolanan elle durmak zorunda kaldım. Başımı o tarafa çevirdiğimde Ateş dirseğimden tutmuş, yüzündeki tam iyileşmemiş yaralarıyla bana bakıyordu.
"Ne o, benden mi kaçıyorsun?"
"Aslına bakarsan evet. Senden ve o pis sırıtmalarından kaçıyorum, şimdi izninle." diyerek dirseğimi elinden hızla çektim ve otobüsten çıktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/219940449-288-k695948.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİ
Mystery / ThrillerAşk mı ağır basar, vicdan mı? Geçmiş mi daha acıdır, aşk mı? ___ "Daha iyi görünüyorsun." "İyiyim demiştim." diyerek yine yalan söylemiştim. Belki de başkalarını değil de sadece kendimi kandırmak istiyordum. Dudaklarında histerik bir gülümseme olu...