8. BÖLÜM

550 69 52
                                    


Yeni bölümle karşınızdayım yeni, yine ve yeniden :D

Dedim teşekkür konuşmasını geç paylaştım (panomda), bari bölüm atayım da mutlu edeyim okuyucularımı. Size tekrardan çok teşekkür ediyorum ve çooook seviyorum 💕

Multi: 🪐💫

Şarkı: Hemsaye, GECE TRENİ

İyi okumalar o zaman ;)

***
🪐8. BÖLÜM🪐
***

Okula vardıktan sonra hiç kimseyle konuşmamıştım. Derste bile ağzımı açıp tek kelime edememiştim. Bunun nedeni sabahın köründe abimden işittiğim, aklıma kazınan o kelimeler değildi, bunun sebebi yıllar sonra tekrar gördüğüm o kâbuslardı. Etkisinden çıkamamıştım ve bu bütün gün dilime kilit vurmuşum gibi gezinmeme neden olmuştu. Melek durmadan ne olduğunu sormuş olsada ben yine ve yine susmuştum. Bu konu hakkında konuşacak gücü kendimde bulamıyordum.

Şu an son derse bir ders kalmıştı ama bu ders matematik dersiydi ve son ders gelmek bilmiyordu. Evet normalde bu dersi çok sever, hiç susmazdım ama bugün öyle değildi. Bu yüzden yaklaşık beş dakikadır sorduğu sorusuna cevap vermemi bekleyen hocaya ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. Soru çok kolaydı. Hatta benim için fazla kolay. Ama olmuyordu işte, o lanet olasıcası ağzım açılıp tek kelime etmiyordu.

"Sana söylüyorum çocuğum!"

Bunun farkındaydım.

"Hâlâ bir cevap bekliyorum!"

Bunun da.

"Cevap verme gibi bir düşüncen var mı acaba?!"

Yok.

Görünüşünden çıkarttığıma göre kırklı yaşlarının ortalarında olan Leyla hoca tekrardan sabrının son kırıntılarıyla bana seslendiğinde artık dayanamadığımı fark ederek ayaklandım. Gözlerimden akmak isteyen yaşlara mani olamayacağımı hissetmiştim ama elimden geldiğince bastırıyordum onları. Hoca bana ne yaptığımı sorgularcasına bir bakış atıyordu ama şu an bunu umursayacak durumda değildim. Koşarak sınıf kapısına yönelirken "Üzgünüm hocam, benim çıkmam lazım!" diye bağırdım ve kapıdan çıktım. Nefes alış verişlerim yine düzensizdi ve ben önüme bile bakmadan koridorda lavaboya doğru koşuyordum. Gözlerim dışarı çıkmak için diretten yaşlarımdan dolayı yanmaya başlamıştı ama ben onların hâlâ oldukları yerden dışarı çıkmalarına gözlerimi sımsıkı yumarak izin vermiyordum.

Önüme bile bakmadan adeta sınıftan kaçarken kaslı bir bedene çarparak arkaya doğru zedeledim. Düşerek yere kapaklanacakken bu sefer şansım yaver gitmiş çarptığım kişi beni tek eliyle belimden yakalayarak düşmemi engellemişti. Bu durumda bir de düşseydim tam olurdu ama olmamıştı. Hayat bu sefer her şeyi üst üste getirmemişti diyeceğim sırada bu düşüncenin yanlış olduğu kanısına onun kulağıma ilişen alaycıl sesiyle vardım.

"Sen tanışmak, selam vermek ve belki daha bir çok şey için hep çarpma yolunu mu seçersin prenses?"

Söylediği cümleyle onun kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Cümlesi sinirlerimi bozmuş olsada başımı yerden kaldırıp yüzüne bakmadım. Şu an onunla uğraşacak gücüm yoktu. Abimin söylediklerini de işin içine katarsak onunla uğraşmamak en mantıklı karardı. Gitmeye yeltendiğimde hâlâ belimde olan elleri çekti dikkatimi. Düşecekken tek eliyle tutmuştu ama sonra büyük ihtimalle destek için ikincisini de beline koymuştu.

PSİKİYATRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin