Kendimi koçun verdiği kağıdı masasına bırakırken bulmuştum, hoşlanmak ve sevmek hepsini yaptırabiliyor insana. Kağıdı masanın üzerine bıraktığımda suratım baya değişmişti, bu sporu daha önce hiç yapmamıştım ve nasıl oynanacağı hakkında pek bir fikrim yoktu açıkçası. Kağıdı verip arkamı döndüğümde gerçekten takımlar ile göz göze gelmiştim, hepsi iri yapılı sert tiplerdi ve bu adamlar beni aralarına alsa bir poşet gibi ezer kenara atarlardı. Kafamı sağ ve sola doğru sallayarak çıkışa doğru yürüdüm, takıma kabul edilmeyeceğimi düşünüyordum edilmezdim! Garry ile bahçede buluştuğumuzda bana bakıp omuzuma dostça bir yumruk attı ve-;
G; İyi iş oğlum, iyi iş! Sporcu olacaksın öyle mi?
M; Dalga geçmeyi bırak, Lovie yüzünden bu yola girdim başımda onlarca sorun varken üstelik!
G; Bunu yapabilirsin Mark, kendine güven!
M; Sırıtmayı kes, daha nasıl oynandığını dahi bilmiyorum.
G; Bende oynuyordum Mark, biliyorsun değil mi? Bu demek oluyor ki! Sana bu sporun herşeyini öğreteceğim kendini bana bırak.
Kendimi Garry'a bırakmak mı? Hastahaneden toplanırdım sanırım, peşine takılmış sahaya doğru gidiyordum. Neredeyse üç saat içerisinde bana tüm kuralları, vuruş tatiklerini top tutumunu ve koşuşu göstermişti. Tek yapmam gereken okul çıkışlarında antremanlara katılıp kendimi geliştirmek olduğunu söylemişti. Kendimi tekrardan başka bir maceranın içerisinde bulmuştum, bitmeyen bir macera! Son hatırlayıp zevk aldığım şey ise eve gidip sıcak yatağımda bol bol uyumaktı. Sabah kalktığımda dinçtim, giyinip ilk işim okula gitmek oldu. Takıma katılıp, katılmadığımı henüz bilmiyordum fakat bir şans kabul edilseydim bu öğrendiğim şeyler işime yarar diye düşünüyordum. Okulun bahçesine girdiğim anda Koç Ricky önümü kesmişti. Önce gerilip korkmuştum, ne oluyor diye düşünmüştüm. Koçun suratında sinsi bir gülümseme vardı ve gözlerimin içine bakıyordu. Omuzumdan tutup tek kelime etmeden beni sahaya doğru götürüyordu, kafamı kaldırdığımda seçmelerin olduğunu görmüş oldum. Bana kenarda duran forma, kask ve korumalıkları uzatarak "Mark, hazır ol başlıyoruz!" demişti. İlk işim formayı üzerime geçirip gereken korumalıkları giyip sahaya çıkmak oldu, içimde inanılmaz bir korku vardı. Biraz sonra bu adamların arasında ezileceğimi düşünüyordum fakat ölmek işime yarardı başıma geleceklerden sonra. Kulak zarımı patlatacak olan düdük sesi ile ellerimi kafamın arasına aldım, koç istemsiz bir şekilde bana bakıyor ve derin bir nefes alarak suratıma bakıyordu, sanırım başlamalıydım. Koç'un yüksek sesini kulaklarımda duymuştum "Mark, top tutucusun yerine geç!" Top tutucunun yeri neresiydi yahu? Ha-.. Evet Garry göstermişti. Hemen ileride duran çizgilerde yerimi aldım ve beklemeye başladım. Oyun başlamıştı, top kendi aralarında geçiyordu ve topun yükseldiğini gördüm dimdik üzerime geliyordu. Zıplayıp topu yakalamaktan başka çarem yoktu, topu kavradım ve sayı çizgisine doğru koşmaya başladım. Karşı takım bana doğru koştuğunu görünce ellerimin titrediğini iyice hissetmeye başlamıştım, sert bir omuz hissetmiştim göğüsümde ve kendimi acı ile yerde buldum. Sinirden salyalarım kaskın dışına fırlıyordu, sinirlenmiştim ve bu defa kendimi tutmak için tırnaklarımı eldivenlerin arasında avucuma batırıyordum. Kalkıp tekrar yerimi aldım, bu defa yapacağıma inanıyordum. Top tekrar bana doğru havalandı ve sertçe zıplayarak topu kavradım. İzleyenlerin bir anda kalkması beni gaza getirmişti. İzleyenlerin arasında Lovie olduğunu biliyordum, karşılaşmıştık. Hızlı adımlar ve süratle koşmaya başlamıştım, diğerlerine göre çok hızlı olduğumu düşünüyordum çok çok hızlı. Onların yaptığı haraketleri yavaş görebiliyordum ve ona göre önlemimi alıp sırası ile geçiyordum. Sol tarafımda koşan rakip üzerime zıpladığında omuzumu kişiye doğru savurdum ve bu defa beni devirememişti, kişi yerde acı çekerek haykırıyordu. Derin bir nefes aldığımda kendimi sayı çizgisinde buldum ve herkes bağırıyordu. Koç elinde tuttuğu kalemini cebine sıkıştırmış bizi alkışlıyordu, bizi! Maç bittiğinde kaskımı yerine bıraktım, koç yanıma gelip takımda olduğu belirttiğinde önce üzülmüştüm ancak Lovie ile göz göze geldiğimizde sevincim gözlerimden okunuyordu. Lovie hızlı bir şekilde yanıma doğru gelmeye başlamıştı, dilimin kuruduğunu hissediyordum heyecandan.
L; Mark, çok iyiydin böyle oynadığını bilmiyordum.
M; Hehehe-.. Teşekkür ederim.
L; Takıma katıldın mı yani?
M; Ee-.. Evet!
L; Haha-.. Çok iyi, çok sevindim! En büyük destekçinim imza vermeyi unutma olur mu?
Lovie ile dahada yakınlaşmıştık, Garry'a doğru yürürken ağaçların arasında Codey'ı görmüştüm. Dik dik bana bakıyor ve kafasını olumsuz yönde sallıyordu, ne olduğunu anlamamıştım fakat kafamı oraya fazla takmamamı hissettim ve yürümeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
Science FictionKanımda dolaşan bu gücü hissediyorum, evet. Bazen öyle bir acı hissi yaşıyorum ki kafamı yerinden ayırıp atasim geliyor fakat bunu beni düşünenler adına yapmamalıyım.