Dönüşüm - Bölüm 5

268 7 0
                                    

Zincirler bileklerimi acıtıyordu, kolostrofobim olduğunu bildiğim için geniş bir alan seçmiştik ancak beni bu alanda tutmak oldukça zor olacaktı, zincirler için bile. Bulutlar hafifçe dağılıyordu, bunu görebiliyordum ve içimdeki canavar birazdan ortaya çıkacakmış gibi hissediyordum. Bu bana acı çektiriyordu, yanaklarım kulaklarım ve dişlerim yanıyordu. Gözlerim tekrar o günkü gibi değişmişti etrafı kırmızı görüyordum ve sinirim iki katına çıkmıştı. Hatırladığım kadarı ile Garry'i dahi tanıyamamıştım, onun boğazını kesip dişlerim ile derisini parçalamak istemiştim. Garry beni görünce elindeki sopa ile kapı dışına çıkıp kapıyı kilitledi ve ufak bir camdan beni izliyordu. Sanırım şehir dışında bir depodaydık, ellerime baktığımda aynı şekilde duruyordum hiç bir değişim yoktu ancak görme rengim ve sinirim üst katına sıçramıştı.Ellerimi çekiştirdikçe duvar çatlıyor ve zincirler kendini salmak için yer arıyordu. Tırnaklarımın uzadığını ve ellerimin üzerindeki tüylerin biraz daha büyüdüğünü farkettim, korkmuştum ancak sinirim korkumu bastırıyor kendimi tıpkı bir yırtıcı hayvan gibi hissetmiştim. Canımın acıması geçmiş üstüne zevk almaya başlamıştım. Gökyüzüne baktığımda camdan yasımamı gördüm, yüzüm tamamen değişmişti masmavi gözlerim ile kendime bakıyordum. Dolunay'ı görmem ile birlikte yüksek bir ses ile bağırmıştım, tıpkı bir insan gibi ancak sesim başkalarına öyle gözükmüyordu sanırım. Garry'a baktığımda bana korkulu gözler ile bakıyor ve ne yapacağını şaşırmış gibi haraketler yapıyordu. Zincirleri kopartmak istesemde canımı yakıyordu, bulunduğum çukurdan çıkıp Garry'nın boğazını yırtıp öldürmek istiyordum. İçimden ise bunu hemen bitirmek ve eskiye dönmek istiyordum ancak vücudum benden ayrı çalışıyordu, ne kadar kontrol etmeye çalışsamda bir parçam acıyordu üstelik çok fazla. Gözyaşlarım içime akıyordu sanki dışıma vuramıyordum duygularımı. Soluksuz kalmıştım, hırıldıyordum ve Garry'a doğru bakıyordum. Zincirleri büyük bir güç ile kopartmıştım, zincirin ucu ile birlikte duvarın bir kısmıda bana doğru fırlamıştı. Kendimi yerde bulmuştum, bu bana sunulan bir şans diye düşündüm. Kafamı kaldırdığımda eski halima dönmüştüm, ellerim yüzün görme hissim herşeyim düzelmişti. Sonunda demiştim, sonunda. Acıdan yerimden kalkamıyordum, Garry hızlı bir şekilde içeriye girerek üzerimdeki tuğlaları taşıdı ve kolumdan tutarak kalkmamda yardımcı oldu. Korkulu ve endişeli gözler ile bir birimize bakıyorduk Garry ile. Daha fazlasını hatırlayamıyorum, sanırım Garry beni eve getirmişti. Gözlerimi açtığımda öğlen 2-3 civarıydı sanırsam, telefonumda 3 cevapsız arama vardı, ne olduğunu anlamamıştım kalktığımda sanki o gece hiç yaşanmamış bir rüya gibi hissediyordum. Hepsi berbat bir rüya! Kollarıma baktığımda ne bir iz nede başka birşey vardı. Telefonuma baktığımda cevapsız çağrıların sahibi Garry olduğunu öğrendim. Ha- dedim! Tamam, hepsi birer kabus tanrıya şükür! Onu geri aradığımda, iyi olup olmadığımı sordu. Rüya gibi anlatmıştım aklımda olan herşeyi ancak bana bunun rüya olmadığını ve bayıldığımı söylediğinde suratımdan akan soğuk terler içerisinde boğulacaktım neredeyse. Neler oluyordu bana? Telefonu kapatıp üzerimi değiştirdim ve aşağıya indiğimde tüm aile bana kilitlenmiş bir şekilde oturup konuşmayı bekliyorlardı ki-.. konuşmaları gecikmedi.

G; Mark, oğlum oturmalısın, konuşmamız gerekiyor.

M; Sorun ne Anne? Neler oluyor yine? 

G; Ronald, birşeyler söylemek ister misin?

R; Evet, evet. Oğlum birşeyler mi kullanıyorsun sen?

M; Ne gibi?

R; Ablan bize anlattı, inanmadık ancak müdür aradığında kanımız dondu. Sen hiç kavga etmezdin, sorun ne?

M; Peki Megan size neden kavga ettiğimide söyledi mi?

R; Evet, söyledi. Erkek arkadaşını görüp kıskanmışsın sana neler oluyor?

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin