Savaş Zamanı - Bölüm 7

244 6 0
                                    

Üzerime yorgunluk çökmüş bir halde ıssız yolda evime doğru ilerliyordum, seçmelerden sonra bir Burger dükkanında güzel bir kutlama yapmıştık yeni takım arkadaşlarım ve Garry ile. Rüzgar suratımı yalayıp titretiyordu adeta ve ellerimi ceplerime sokup bu ayazda zar zor yürüyebiliyordum. Havaya baktığımda fırtınanın geleceğini sezmiştim, bulutlar siyahtı ve gökyüzünde bir tane bile kuş göremiyordum sanki bütün hayvanlar inzivaya çekilmişti. Bir an önce evime ulaşmayı ve bilgisayar başına oturup oyun oynamayı istiyordum, titrek adımlarımı soğuğun içinden yararak evime yaklaşmalaya çalışıyordum ki önümden geçen gölge tekrar o akşamı hatırlattı bana. Buradaydı, bana saldıran varlık tam yanımdaydı. Nefes sesini çok yakından hissedebiliyordum, kalbim patlayacak gibiydi adrenalin pompalıyordum sanırım. Saçlarım rüzgardan geriye doğru sallanıyordu, gözlerimi kısarak etrafa baktım ve arkamdan bir hırıltının geldiğini duydum. Hissetmiştim, benim ile aynı duyguları besleyen biri daha vardı hemen arkamda. Çok garip hissetmiştim, onu tanıyabiliyordum sanki. Arkamı döndüğümde sarı gözleri bir kez daha görebildim, yüzünü tam çıkartamıyordum ancak ondan korkmuyordum. Onu parçalamak istiyordum, bu duygu içimi kaplamıştı ve gerçekten hoşuma gitmişti. Aynı hırıltıyı çıkartmaya başlamıştım fakat bu defa bunu kontrol edebiliyordum. Sarı gözler bir anlığına sönmüş ve yerini orta yaşlı bir adam gözlerine çevrilmişti. Şaşırmıştım, kimdi bu adam? Beni bu adam mı ısırdı? Saldırmak için pençemi kaldırmıştım ancak bana sakin bir ses tonu ile fısıldamıştı "Dur!" Şaşırmıştım, kontrolü altına girmek istemiyordum ancak bu cümleden sonra bana zarar vermeyeceğini anlamıştım ve tekrar eski halima dönmüştüm tekrar insandım! Bu adam tıpkı tanıdığım Corey gibiydi, gülmüyordu ve sert bakışları ile beni süzüyordu.

A; Mark, sakin ol.

M; Sen kimsin?

A; Archie Crowsed.

M; Beni sen mi bu hale getirdin?

A; Kendimden geçmiş gibiydim, seni gördüğümde öldürmek istedim ancak kendime hakim olamadım ve ısırdım. Bunu neden yaptım bilmiyorum fakat sanki bedenin ve zihnin beni elegeçirmiş gibiydi.

M; Ne yani? Suçlusu ben mi oldum! Tanrı aşkına o gece ölüyordum!

A; Bunları sonra konuşuruz, asıl habere gelelim. Geliyorlar Mark seni öğrenmeden buradan gitmelisin yoksa hem ailen hemde senin için iş çoktan geçmiş olacak.

M; Ne yani? Kim geliyor?

A; Corey sana anlatmadı mı? Sivri Dişler! Bizide kendi aralarına almak istediler ancak kabul etmediğimiz taktitirde öldürmek için yola koyuldular ve şimdi ise şehirdeler.

M; Ne? Ne yapacağız peki? Ne yapacaksınız, söylesene!

A; Sen birşey yapmayacaksın Mark, gideceksin. 

M; Dur, dur! Gidemem, tek kalabileceğimiz yer burası!

A; O halde olacaklara hazırlan Mark, fazla seçim hakkın yok.

Karşımda duran adam bir anlığına kaybolmuştu, neler oluyordu böyle? Yutkundum, tükürüğüm kuruyan boğazımı ıslatmış ve içimde aşağıya doğru akmıştı. Korkudan mı bilemiyorum fakat tüm vücudum ısınmıştı ve gözlerim yanıyordu. Yolda tek başıma dikilip bir kısma doğru odaklanmış fırtınanın yaklaşmasını bekliyordum, bu fırtına öldürücü olacaktı. Archie'nın bana söyledikleri neydi böyle? Sanırım haklıydı, zamanım kalmamıştı belli ki seçmelerde Corey'ı bu yüzden görmüştüm beni korumaya çalışıyorlardı fakat neden? Neden beni koruyorlar? Ellerimi başımın arasına alıp yürümeye başladım, beni henüz bilmiyorlardı ve bu yüzden güvende olacağımı sanıyordum. Evin önüne geldiğimde siyah bir Impala dikkatimi çekmişti, tam kapımızın önünde duruyordu ve siyah filmli camlardan içerisini pek göremiyordum ancak bir haraket vardı. Kimdi bu? Komşularımız olduğunu sanarak evime doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım ki arabanın kapısı açıldı ve bana bakan Corey'ı gördüm. Konuşmamıştık bile sadece kafası ile arabaya binmemi işaret etti, pek fazla şansım yoktu ilk işim kapıyı açıp arabaya binmek oldu. Araba büyük bir ses ile çalıştı ve antika canavarı ile yola koyulmaya başlamıştık. Şehir dışına doğru çıkıyorduk, yutkundum ve "Nereye gidiyoruz Corey?" diyebildim.

C; Seni güvende olacağın bir yere.

M; Ne? Yo-.. Hayır, hayır evimde kalıyorum.

C; Anlamıyor musun sen aptal çocuk? Seni öğrenirlerse ölürsün!

M; Yani? Kaçacak mıyım? Ailem burada Corey, onlara zarar gelmesinden korkuyorum.

C; Mark, seninle açık konuşmalıyım sanırım. Yakın zamanda ailen diye birşey kalmayacak, çünkü başka işlerin peşin düşmüş olacaksın. Okulda seni izliyordum, beni görüp korktuğunu anladım bunu benden saklamayamazsın. Ne düşünüyordun? Futbol takımına girip popüler bir çocuk olmayı mı? Senin için fazla tehlikeli ve gösterişli bir spor, sinirleni sahada katliam çıkartabilirsin Mark!

M; Hayır, bu gücü kontrol altına almayı başardım gerçekten.

C; Ha-.. Yeni bir kız değil mi? Yanında duran sarışın.

M; Ne sarışını? Ha-.. Evet, evet.

C; Daha hiç birşey bilmiyorsun, hiç!

Sinirden yutkundum fakat şimdi canavar olursam Corey'ın bana bir daha güvenemeyeceğini düşündüm ve sakin olmaya çalıştım ki bunu Corey'da gördü. Eski bir depoya gelmiştim, anayolun altlarında duruyordu ve etrafı çimler ile kaplıydı. Hemen arabadan inip depoya doğru yürümeye başlamıştık, kapı açıldığında yeni tanıdığım Archie ve tüm tanıdığım ekip oradaydı. İçeriye girdiğimde tek gözde ben olmuştum, herkes bana bakıp konuşmuyor adeta gözleri ile beni tehtid ediyorlardı. Korktuğumu belli etmek istemedim ve kaşlarımı çatarak etrafı süzmeye başladım, ne işim vardı burada? Corey tekrar omuzumu tutarak, oturmamı işaret etti oturdum.

C; Mark, burada söylenenleri iyi dinle ve kafana kazı tamam mı?

D; Corey, gerçekten bunu mu yapacağız? Ufak bir ergene hayat dersi mi vereceğiz? Zamanımız kalmadı, hazırlanmalıyız.

C; Diana! Sakin ol,  öğrenmesi gereken şeyler var.

M; Arcihie, tek sorabileceğim soru şu; Beni neden ısırdın? Neden bu dünyaya sürükledin söyleyecek misin?

Sanırım bu ortamda kisme Archie'nın beni ısırdığını bilmiyordu, hepsi donakalmış bir şekilde kendilerine bakıyor ve yutkunuyordu bunu duyabiliyordum. Pek geç olmadan Corey lafa atıldı;

C; Ne? Archie, bu doğru mu?

A; İstemsiz yaptım, elimden gelen birşey değildi Corey biliyorsun. Bu çocuğun tüm bedeni beni uyuşturmuştu ve onu ısırmam gerektiğini düşürdüm, gerçekten ısırmam.

C; Bunu nasıl yapabilirsin?

M; Anlamadığım şey, alfaların gözleri kırmızı olurdu ancak senin gözlerin neden sarı? Beni ısırdığında neden sizin gibi oldum söylesene!

Sesimi yükseltmiştim, kimse konuşmuyor ve sadece bana bakıyordu. Sinirlendiğimi anlamaları zor değildi, gözlerimi dikmiş Archie'ya doğru bakıyor ve derin derin nefesler alıyordum. Corey, içini çekti ve konuşmaya başladı.

C; Mark, dinle. Corey alfaların bir değişiği, doğuştan gelen bir şey. Bizim ailemiz bir sürüydü ve bu sürüden biri ölmeden önce genlerini başka birine taşımıştı ve Archie doğdu kısacası Archie benim büyük üvey kardeşim. Daha sonra Archie'nın babası öldü ve annemiz yeni biri ile tanıştı daha sonra dünyaya ben geldim. Sanırım sendeki yetenek Archie sayesinde geçti fakat bu türler pek ısırgan olmuyordu, yani neredeyse dünyada bir ilklerdensin.

Gözlerim büyümüştü, ne dediklerini anlamıştım ancak neden bendim? O kadar güçlü insan varken neden ben? Hasta olduğumda öleceğimi düşünüydüm, böyle bir insanı neden seçmiş olabilirler? Kafamı anlamsızca sallayarak gitmem gerektiğini söyledim ve dışarıya çıkarak koşar adımlar ile patika yoluna girdim. Ağlamak istiyordum, ağlayamıyordum sinirden elim ayağım titriyordu. Evimin önüne geldiğimde kapıyı açıp içeriye girdim, burnumdan soluyordum ancak karşımda tekrar yan komşuları gördüğümde sakinleşmek zorunda kalmıştım. Lovie ve ailesi bana bakıyor ve gülümseyerek sırası ile selam veriyordu. Yapmam gereken basitti, bende selam verip gülümsedim ve aralarına girip sohbet etmeye çalıştım. Yakında gelecek tehlikeden herkes habersizdi, Garry dahi! Garry fazla heyecanlı olduğundan söylemek istememiştim, başıma tekrardan yeni şeyler çıkartır diye korktum ancak bunu bilmesi gerekiyordu. Peki bu insanlara ne olacaktı? Bizim evi bulurlarsa bu masum insanlarada zarar gelecek miydi? Anneme, babama, büyük kız kardeşime ve bu aileye!  Sanırım elimde pek fazla seçenek yoktu, ölene kadar savaşacağımı düşünüyordum herkesi güvende tutmak için.

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin