Tekrardan Merhaba! - Bölüm 12

119 6 0
                                    

Merdivenlerden aşağıya inerken kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, korkudan çok içimde heyecan yer almıştı kardeşimi daha yakından göreceğimi düşünüyordum ve öylede olmuştu. Megan canlı ve güçlü bir şekilde karşımda duruyordu, sarı saçlarını geriye doğru attı ve oturduğu sandalyeden kalkıp bana doğru yürümeye başladı. Değiştiğini hissedebiliyordum, normalde böyle durumlarda suratını asıp duygusal bir hale girerdi fakat bu sefer sinsice gülümsüyor ve ağır adımlar ile bana yaklaşıyordu. Sarılmıştı, karşılık vermiştim ona tekrardan sarılmak beni o kadar iyi hissettirmişti ki artık ölebilirdim diye düşünüyordum. Yavaşça geriye doğru çekildi ve oturmamı söyledi, tam karşısındaki sandalyeye oturdum, yavaşça bacak bacak üzerine atıp hafifçe bana doğru yaklaştığında kötü birşeyler söyleyeceğini anlamıştım.

-Küçük tatlı kardeşim, nasılsın?

-Megan, neden eve gelmiyorsun?

-Beni gördüğünde ilk sorduğun soru bu mu oldu? Bak Mark, senin bilmediğin şeyler var ve bunu anlatmak için buradayım fikrini değiştirmek için.

-Ne fikri?

-Neler olduğunu biliyorum Mark, benden saklama. O tırnaklarının ne kadar uzadığını, dolunayda neler olduğunu ve kimin sayesinde sakin kaldığını biliyorum anladın mı? Şimdi arkana yaslan ve beni dinle. Henüz tanışmadın fakat sivri dişlerin sürsünün lideri bana güzel bir teklif sundu ve kabul ettim, artık onlardanım fakat ailemize zarar gelmemesi için ölü olarak gözükmem gerekti. Kendi cenazemi izlemek nasıl bir duygu biliyor musun? Seni, sizi dostlarımı ağlayarak görmek içimi parçaldı ancak bunu yapmak zorundaydım. Burada kimsenin elde edemeyeceği bir güç var, yeni bir aile var Mark! Corey denilen acemiler ile mı olmak istiyorsun? Saçmalama, ikimizin damarlarında aynı kan akıyor ve ikimizde güçlü olmak istiyoruz değil mi?! Bence istiyoruz. Neden sürüye katılmıyorsun? Birlikte oluruz, bu gücü birlikte taşırız Mark birlikte!

-Ne yani? İnsanları öldürmekten zevk alan ruh hastaları ile olmaktan mı bahsediyorsun? Megan sana ne oldu? Sen böyle birisi değilsin, neden kendine gelmiyorsun tanrı aşkına!

Megan sinirli bir şekilde kalkıp sandalyeyi düşürmüştü, arkama yaslanıp soğukkanlı bir şekilde yapabileceklerini izliyordum. Yüzümdeki ifadeyi hiç bozmamıştım fakat ona neler olduğunu anlayamıyordum sanırım anlayamayacaktımda.

-Saçmalamaya başlıyorsun Mark! Bu güzel bir teklif değil mi? Baksana etrafına biz çok güçlü yeni bir aileyiz ve önümüze çıkacak kimse yok! Buna sahip olabilirsin küçük kardeşim, güçlü olabilirsin ve hiç ayrılmayız asla!

-Ben güçlü olmak istemiyorum Megan. Sadece eski hayatıma kavuşmak ve her sıkıcı insanın yaptığı gibi sıradan şeyleri yapmak istiyorum, anlıyor musun? Bu yüzden bu güçlü meselesinden vazgeç, bana yeni ailenin burası olduğunu mu söylüyorsun?

-Evet Mark, evet.

-Yanlış yolu seçtin Megan, senin için onlarca insanın hüzüntüsünü içe saydın ve bu it sürüsünün yanına mı katıldın? Sana gerçekten acıyorum, seni kaybettiğimi düşünmüştüm ancak düşündüğümün ötesinde bir his yaşıyorum evet seni ölümden daha kötü birşekilde kaybetmişim. Ölü olmanı isterdim, cennette olmanı.

-Sınırlarını aşma ufaklık! Sana zarar vermek istemiyorum ancak bu şekilde devam edersen savunduğun diğer sürüler ile birlikte yok olucaksın anladın mı beni?

-Yerinizde olsam bunu şimdi yapardım. Bir kişiye dahi zarar gelirse Megan, tanımadığım dahi olsa bir kişiye zarar gelirse sana yapacaklarımdan asla kaçmam bu kadar basit.

Oturduğum yerden kalkıp büyük kız kardeşimin sinirli bakışları arasında merdivenlerden çıktım ve deponun dışına ulaştım. Ellerimi polarımın cebine sokarak gözlerimi sıktım, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Yürümeyi dahi unutmuştum bir birkaç saniyeliğine, kendimi toplarmak zorunda olduğunu hissetmiştim artık üzerimde taşıyamadığım bir yükün olduğunu hissedebiliyordum. Öz kardeşim, ablam ile bir düşmandık hemde tehlikeli birer düşman. Issız ve karanlık sokağımıza geldiğimde kendimi çitlerin kenarına bıraktım, çömelmiş bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum fakat sesimin çıkmamasını istediğim için tüm öfkemi, bağırışlarımı içime atmakla yeltenebiliyordum.

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin