Akşam yemeğinden sonra anneannemin yanağına kocaman bir öpücük kondurup, sıkıca sarıldıktan sonra odaya çıkıp, yumuşacık yatağa uzandım.
Bir süre öylece kalıp tavana baktım ve olanları düşünmeye başladım. Bu son günler sanki bir rüya gibi geçmişti. Bazı kötü şeyler olmuş ama sonu yine mutlulukla bitmişti.
Sonra yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başladı ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtığımda burnuma mutfaktan güzel kokular geliyordu. Sanırım anneannem kahvaltı için börek yapıyordu.
Ben de hemen yataktan kalkıp, mutfağa doğru koştum.
"Günaydın anneanneciğim. Burnuma çok güzel koktu. Neler yaptın bakalım?"
Anneannem elinde tuttuğu böreği bana uzatıp tadına bakmamı istedi.
"Al bakalım tadını sevecek misin?"
Dumanı üzerinde tüten börekten kocaman bir ısırık aldıktan sonra yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirip,
"Immmm börek çok güzel olmuş anneanneciğim eline sağlık." Dedim.
"Afiyet olsun kuzuma. Sen yeter ki sev ben sana hep yaparım."
Sonra anneannem ile birlikte kahvaltı için sofrayı hazırladık. Kahvaltıdan sonra anneanneme böreklerden Hasan amcaya da götürebilir miyim? Diye sordum.
"Anneanneciğim böreklerden Hasan amcaya da götürebilir miyim?"
"Tabi kızım sen beni burada bekle ben hemen hazırlayıp getiriyorum."
Anneannem börekleri getirmek üzere mutfağa gittiğinde ben de bisikletimi arka bahçeden almaya gittim. Ben bisikleti getirdiğimde anneannem çoktan börekleri hazırlamış elinde küçük bir poşetle beni bekliyordu.
"Burada mıydın kızım? Al bakalım bunları götür. Yanına da senin de yemen için bir şeyler daha koydum. Acıkınca yersin."
"Teşekkür ederim anneanneciğim. Ben gidiyorum artık. Görüşürüz."
"Çok gecikme tamam mı kızım?"
"Merak etme anneanneciğim çok gecikmeden gelirim."
Anneannemi geri de bıraktıktan sonra bisikletimle birlikte bahçeden çıkıp dar sokaklardan geçtikten sonra meyve bahçesine ulaştım.
Geldiğim de Yadigar her zaman ki yerinde, otların arasında duruyordu. Çitlere doğru yaklaştığımda benim geldiğim görüp bana doğru yaklaştı.
Ben de elimi çitlerin arasından uzatıp alnını okşamaya başladım. Sonra Hasan amca buralarda mı diye etrafa bakındım ama Hasan amca ortalıkta gözükmüyordu.
Ben de arka tarafı dolanıp karşı bahçeye gitmeye karar verdim. Buradan çıkıp karşı bahçenin kapısına ulaşmam az bir vaktimi alıyordu. Ama uzayan otlar sebebiyle yürümekte zorlanıyordum.
Nihayet otların arasında çıkmayı başarıp dar toprak yola ulaştım. Tam bahçe kapısına yaklaşmıştım ki karşıdan biri orta boylu, biri ondan biraz daha uzun boylu iki adamın Yadigar' ın yularını tutup götürmeye çalıştıklarını gördüm.
"Heyyy onu nereye götürüyorsunuz? Çabuk bırakın onu." Diye bağırmaya başladım. Adamlar sesimi duyunca Yadigar' ı hızla çekip koştular.
Ben de sanki onları yakalayacakmışım gibi arkalarından koşmaya başladım. Bir yandan da "bırakın onu." Diye bağırmaya devam ediyordum.
Yadigar benim sesimi duydukça o da onların elinden kurtulup benim yanıma gelmeye çalışıyordu. Ama adamlar onu çok sıkı tuttukları için bir türlü ellerinden kurtulamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA ADIMLAR (Tamamlandı)
JugendliteraturSahra' nın on yaşında gördüğü Yadigar isminde ki ata duyduğu sevgi onu ilerde bir jokey olmaya götürecek olan fitili ateşlemişti.