4. Bölüm

327 44 5
                                    



Eve dönerken anneme babamın arabasıyla gitmek istediğimi söyledim. O da kabul etti. Uzun zamandır onu görmediğim için çok özlemiştim. Hem bu durumda annemin arabasında gitmek hiçte iyi bir fikir değildi. Eve gidene kadar yaptıklarımdan ötürü bana fena halde kızacaktı. Belki de bir daha Yeşilköy' e gelmeme izin bile vermeyecekti.

Arka koltukta oturmuştum. Araba ağır ağır dar toprak yolda ilerlerken bende etrafı seyrediyordum. Az sonra meyve bahçesine giden yolun karşısından geçecektik şansım varsa eğer atı yine görebilirdim.

Yoldan geçerken meraklı gözlerle kafamı arabanın camına yapıştırmış o tarafa doğru bakarken babam baktığımı fark edip,

"Anlaşılan birileri hâlâ uslanmamış." Dedi.

Mahcup bir şekilde babama bakıp,

"Ha. Şey baba ben o atı çok sevdim de."

"Belli oluyor. Düşüp ayağını bile incitmişsin. Annenin ne kadar korktuğunu biliyorsun değil mi?"

"Evet biliyorum. Ama sadece onu birazcık sevip geri dönecektim. Kötü bir niyetim yoktu. Sonra Hasan amca gelince bir an korkup üzerine bini verdim."

"Merak etme sana bunun için kızmayacağım. Sadece böyle bir şeyi olduğunda bir daha bizden saklama olur mu?"

"Olur babacığım."

"Peki, ata binmek nasıl bir şeydi? Ben de çok merak ediyorum. Hem belki bir gün ikimiz beraber bineriz ha ne dersin?"

Babam öyle bir teklifte bulununca bir an yüzüme kocaman bir tebessüm yerleşi verdi.

"Nasıl bir şey di baba biliyor musun? Sanki böyle doğum günün için sana bisiklet alacaklarmış ta doğum günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorsun. Ve o gün geldiğinde ise hemen üzerine binip sürmeye çalışıyorsun ama sonra süremeyip bir duvara çarpıyorsun ya öyle bir his işte."

"Peki, gerçekten ata binebilecek miyiz?"

"Öncelikle şu ayağın iyileşsin daha sonra bakarız. Ama söz vermiyorum ona göre."

"Anlaştık o zaman."

Eve kadar babamla sohbet ederek gittik. Eve geldiğimizde ise babam arabayı kenara çektikten sonra beni kucağına alıp, bahçe kapısından içeri girdi.

Evimiz tam da Yeşilyurt' a özgü taş evlerden di. Dışarıdan yüksek taş duvarları olan, girişinde ise koyu kahverengi ahşaptan yapılma geniş iki yandan açılan bir kapısı vardı.

Bahçeden içeriye adımımızı attığımızda ise bizi iki katlı pencerelerinde yeşil panjurları olan geniş büyük bir taş ev karşılıyordu.

Evin taş duvarlarından neredeyse pencereye kadar uzanan yeşil sarmaşıklar vardı. İleride ise küçük kırmızı tahta çitlerle çevrili kare şeklinde bir alan vardı.

Annem burada domates, salatalık, nane, marul ve adını pek bilmediğim yeşillikler yetiştiriyor.

Az ileri de ise küçük bir çeşme vardı. Bunu birkaç yıl önce babam, annem bitkilere daha kolay su verebilsin diye yaptırmıştı. Duvar dibinde mermerden oluşan küçük içi biraz Çukurca bir kurnası var ve yanında da uzun yeşil bir hortum duruyor.

Biraz daha ilerlediğimizde ise büyük uzun bir kiraz ağacı ve yan tarafında da iki tane şeftali ağacı var. Kiraz ağacına kurulmuş yazları en sevdiğim kitaplarımı alıp okuduğum ve ablamla sürekli kapmak için yarışa girdiğimiz bir de salıncak var.

Her seferinde ablam binmek için bir sorun çıkartır sonra da binemeden geri köşeme çekilirdim. Ama o büyüdükçe artık çok fazla binmez oldu ve salıncakta haliyle bana kaldı.

FIRTINA ADIMLAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin