Bahçeden içeri girdiğimizde bizi büyük ahşap ve taş karışımı iki katlı bir ev karşıladı. Ama bu bizim kalacağımız ev değildi. Babam burada Zeyneplerin kalacağını söyledi.
Biraz daha ilerlediğmizde karşımıza az önceki eve benzer iki katlı büyük bir taş ev çıktı. Burası da bizim yaşayacağımız evdi.
Buranın ışıklandırması iyi olduğu için dışarıdan bakınca evin on cephesini rahatlıkla şeçebiliyordum.
İki katlı, ikinci katın ön cephesinde büyük yarım daire şeklinde ahşaptan yapılma bir balkonu vardı. Girişte ise kenarda saksılarda çiçekler ve pencerenin önünde alt kısımda birkaç kişinin sığabileceği büyüklükte bir kanepe vardı.
Daha fazla yağmurda ıslanmamak için kamyonetin arkasından esyalarımızı alıp hemen koşarak girişe geldik. Neyseki ön tarafın çatısı olduğu için ıslanmaktan kurtulmuştuk. Çünkü, bir süre babamın anahtarları bulmasıyla uğraştık.
Elini cebine attığında üzerinde bir sürü anahtardan oluşan bir at şeklinde bir anahtarlık çıkardı. Söylediğine göre çiftliğin eski sahibi bütün her yerin anahtarlarının bulunduğu bu anahtarlığı babama vermis.
Bu yüzden doğru anahtarı bulması biraz zaman aldı. O anahtarları ararken biz de Sevda ablamla kanepeye geçip esmeye başlayan rüzgarın etkisiyle titremeye başladık.
"Babacığım hâlâ anahtarı bulamadın mı ben çok üşümeye başladım. Biraz daha böyle beklersem sanırım donacağım."
"Merak etme kızım. Hemen açıyorum. Biraz daha sabret."
"İşte oldu. Sonunda buldum."
Nihayet babam kapıyı açmayı başarmıştı. Kapıyı açtığında içerisi çok karanlıktı. Babam elini sağ taraftaki duvarın üzerinde bir süre gezdirdikten sonra ışıkları açmayı başarmıştı.
Işıkların yanmasıyla benim şaşkınlığım bir oldu. Evin iç kısmı gerçekten çok güzeldi. Adımımızı attığımızda bizi büyük bir salon karşılıyordu. Hemen yan tarafımızda üst kata çıkan bir merdiven ve Biraz ilerlediğmizde mutfağa açılan bir kapı bulunuyordu. Salonun içerisinde karşı pencerenin yan tarafinda ısıtmayı sağlamak için taştan yapılma bir şömine vardı.
Şöminenin yanında yakılmak için hazır bekleyen odunlar vardı. Şöminenin diğer yan tarafında ise duvar boyunca uzanan büyük bir kitaplık ve şöminenin çaprazında pencerenin yakininda yuvarlak üç ayaklı koyu kahverengi bir sehpa ve onun önünde de duvara yaşlanmış olan mat kum rengi iki kişilik bir koltuk vardı.
Sanırım evdeki vakit geçirebileceğim köşeyi bulmuştum. Ben etrafı keşfetmeye devam ederken anne ve babam eşyalarımızı kutulardan çıkarıyordu. Aslında bu evi gördükten sonra pek te eşyaya ihtiyaç duymayacağımızı düşünmüştüm.
Sanırım eski sahibi evi olduğu gibi içindeki eşyalarla birlikte bize bırakmıştı.
Annem, Sevda ablam ve bana bir şeyler yemek isteyip istemediğimizi sordu.
"Çocuklar acıktınız mı? Size bir şeyler hazırlayabilirim isterseniz."
Annem dönüp bugün çok yorulduğumu ve sadece uyumak istediğimi söyledim. Annem babama dönüp bizim odalarımızın nerede olduğunu sordu.
"Metin, cocukların odası nerede?"
"Onlar için üst katta iki oda ayarladım. Merdivenleri çıktıktan sonra sağdan ilk kapı Sevda' nın ve koridorun solunda tam karşıda ki oda da Sahra' nın. Odaları tam sizin sevdiğiniz şekilde ayarladım. Girince görüceksiniz."
![](https://img.wattpad.com/cover/226780922-288-k561135.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA ADIMLAR (Tamamlandı)
Genç KurguSahra' nın on yaşında gördüğü Yadigar isminde ki ata duyduğu sevgi onu ilerde bir jokey olmaya götürecek olan fitili ateşlemişti.