9. Bölüm

190 35 0
                                    


Hasan amca biraz dinlendikten sonra anlatmaya başladı.

"Bak. sen bir çocuksun umarım hikayeleri de seviyorsun dur. " Başımla onu onayladıktan sonra devam etti.

"Şimdi sana anlatacağım hikayenin sonu biraz üzücü umarım seversin. O zaman başlıyorum. Bundan yıllar önce Murat adında on üç yaşında küçük bir çocuk vardı. Bu çocuk senin gibi bir gün bir sınıf arkadaşlarıyla birlikte bir at çiftliğini ziyarete gitti.

Ve o gün atlara hayran kaldı. O günden sonra ara ara evden kaçıp o çiftliğin yolunu tuttu. Bir gün babasının karşısına geçip ben atları çok seviyorum ve jokey olmak istiyorum dedi.

Tabii babası geçici bir heves olduğunu düşünüp tabi olursun yavrum deyip geçiştirdi. Ama adam çocuğun bunu gerçekten yapmayı istediğini bilmiyordu.

Sonra babasından habersiz bir gün gidip binicilik okuluna kayıt yaptırdı. Aklınca babasına sürpriz yapacaktı. Nasıl olsa babası onun düşüncelerini onaylamıştı ona göre. Ancak babası bunu duyunca ona karşı çıktı. O okula gitmemesi için ona kızdı ve oraya gitmesini yasakladı. Ama çocuk buna itiraz etti birkaç gün sonra gizlice evden kaçtı.

Ve o okula devam etti. Babası da bu yaptığından ötürü onu bir daha ne aradı ne de sordu. Sonuçta o babasına karşı gelmiş evi terk etmişti.

Sonrasında okulu bitirdi ve çok iyi bir jokey oldu. Bunu nasıl öğrendi diye soracak olursan onu tanıyan insanlar gelip onun haberlerini veriyorlardı. Bazen de kendi eve gelemediği için arkadaşlarıyla para gönderiyordu.

Babası bunu kendine yediremediği için o da gelen paraları başkalarına veriyordu.

Bu çocuğun annesi bir gün hasretine dayanamayıp yataklara düştü bir iki seneye de öldü." Öldü derken dudakları titremeye başlamıştı. "Sonra oğlu onun cenazesine geldi. Babası "Sen ne hakla buraya gelirsin" deyip onu oradan kovdu.

Ona karşı olan öfkesi hâlâ geçmemişti. Aradan birkaç yıl geçti ve bir haber geldi." O an duraksadı ve cebinden mendilini çıkarıp gözlerini sildi. Sanırım bu hikaye onu çok duygulandırmıştı.

"Gelen haberde oğlunun arkadaşlarıyla dağda atla gezerken atın huysuzlanmasıyla kayalıklara düştüğünü ve felç kaldığı söylediler. Bir daha ayağa kalkamayacak hatta bir ömür yatağa mahkum yaşayacaktı."

Sonra yine durdu ve titreyen elleriyle su şişesini eline alıp birkaç yudum aldıktan sonra tekrar kapağını kapattı ve anlatmaya devam etti.

"Adam o gün karısının ölümünün ardından ikinci şokunu yaşamıştı. Evde bir telaşla oğlunu getirmelerini bekledi. Onu eve getirdiklerinde yüzünde mahcup bir ifade vardı. Her ne kadar oğluna kızgın olsa da sonuçta o bir babaydı ve oğlunu o halde yatağa bağlı görmeye dayanamadı ve onca yılın özlemiyle ona kocaman sarıldı.

Hiç gücenmeden tam beş yıl boyunca ona baktı. Beş yılın sonunda birgün Murat fenalaştı. Ve sonra gözlerini yumdu. Son sözleri ise "Ben seni çok sevdim babacığım, evden gittiğinden bu yana akıl hep sizdeydi. Buradan gittiğimde bir yanım hep eksikti. Ama ben seni bir gün bile aklımdan çıkarmadım. Şimdi ben gidiyorum ama sana hiç kızgın değilim." Oldu."

Hasan amca bir süre sessiz kaldı. Daha sonra, "Onun ölümünden birkaç gün sonrada cenazesine gelen arkadaşlarından biri yanında bir tayla geldi. Onun Murat' ın kısrağının yavrusu olduğunu söyledi. O tay Murat tan bana bir Yadigar dı. Atın sahibi Murat' ın öldüğünü öğrenince bir anısı olsun diye bana hediye etmiş. Senin anlayacağın Yadigar benim oğlumdan kalma. O yüzden adı Yadigar. İşte hikayem buydu. Ben oğluma iyi bir baba olamadım."

FIRTINA ADIMLAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin