Bölüm 1

89 3 8
                                    

Alexa dinmekte olan yağmurun altında otururken düşünceliydi, zümrüt yeşili ağaçlar hafif salınarak üzerine gölge yapıyordu.

Bu zamana kadar Feion'da abisine verilen görevlerden uzak oluşuyla kalbi günden güne kırılırken sessiz kalmıştı.

Feion. Sadece insanların yaşadığı korunaklı ülke. Onların dünyasında her tür canlı için birer ülke bulunurdu ancak insanların ülkesi aralarında korunaklı olan tek ülkeydi ki öyle olması da şaşılır durum değildi. Vampirlerin ve cadıların yaşadığı bir dünyada insanların onlardan uzakta yaşamak istemesi anlaşılır bir durumdu.

Yeteneksiz mi görülüyordu? Yoksa bu ona karşı güven duyulmadığının bir göstergesi miydi? Dizlerini kendine çekti biraz daha, parmaklarını dizinin üzerinde birbirine bağlarken kaşları çatılmıştı.

Yakında on dokuz yaşına girecekti. Kehanetin gerçek olması beklenen yaş.

Kehanet. Son zamanlarda kulağına sıklıkla çalınan kehanet söylentisinden de nefret etmeye başlamıştı. Bir vampiri tekrar hayata döndürebilecek olması sınırları zorlayacak bir güçtü, buna inanıyor olmazlardı. Hem sınırları bir çemberle korunaklıydı, herhangi bir vampirle karşılaşması olanaksızdı.

Feion'da yaşayanlara göre vampirler yaşamıyordu sadece nefes alıyorlardı, bir bakıma Alexa da onlara katılıyordu. Uyku uyumazlardı ve yemek yemezlerdi. İnsanın var oluşuna çok ters bir şeydi bu, en temel gereksinimlerin inkar edilmesi anlamına geliyordu. Alexa uykusuz durduğunu ya da yemek yemediği bir günü hayalinde canlandıramıyordu. Uykusuzluktan gözleri hiç acımıyor muydu? Yemeklerin tadını nasıl algılayamazlardı? Okuduğu kitaplarda geçen bilgiler kadar biliyordu onları sadece. Hiç gerçek bir vampirle yüz yüze gelmemişti, gelmek de istemezdi. Onları zihninde imgelemeye çalışırken av olacağı korkusu tüm bedenini ele geçiriyordu. Derin nefes alarak gökyüzüne doğru kaldırdı başını.

Yağmur bulutları gökyüzünü çepeçevre sarmıştı, yağması an meselesiydi. Ama içini huzursuz eden bir şeyler vardı. Kara bulutların içinden sanki biri ona sesleniyor gibi gelmişti.

Üzerindeki ölü toprağı atarak  ayağa kalktı ve gök gürültüsünün bastırdığı o sesi bir daha duyabilecek miyim diye tedirginlikle dinlemeye başladı. Kalbi hızla atmaya başlamıştı, uğultular artarak devam ediyordu sanki. Kalp atışlarından iyi duyamadığını fark ederek nefesini tutmaya karar verdi. Bulutlardan duyuyor olamam herhalde diye düşündü.

Nemli toprak kokusunu içine çekti ve yavaşça geri verdi sakinleşmek için. Yağmur dinse de yeniden duyulmakta olan gök gürültüsü ona yoğun bir yağışın çok yakınlarda olduğunu doğrular nitelikteydi. Artık oyalanmadan Feion'a geri dönme vakti gelmişti.

Ama o an beklemediği bir şey oldu. Dalların ezilmesini duydu, her seferinde ses biraz daha yaklaşıyordu. O an beyni durmuştu adeta. Korkudan olduğu yere çakılı kalıp adım atmaktan vazgeçti. Az önceki duyduğu uğultuydu ona bu korkuyu veren. Hareketsiz kalıp kendini ele vermemeyi mi yoksa olanca gücüyle koşarak ormandan çıkmayı mı seçmesi gerektiğine karar veremiyordu.

Sakinliğini korumaya çalışarak etrafına bakındı. Buraya daha önce de defalarca kez gelmişti ama aniden ortaya çıkan yabani bir hayvana kurban gitmeyecekti.

Çıt.

Tekrar aynı sesi duyduktan sonra bu söylediklerine emin olamamıştı. Birisi acımasızca yerdeki dalları ayaklarının altında çiğneyerek adım adım ona yaklaşıyordu.

Çıt

Çıt

Çıt

Aniden derin bir sessizlik oldu. Belli ki o sesleri çıkartan şey yürümeyi kesmişti. Arkasına dönüp bakma isteğiyle dolup taşarken içgüdülerinin ona bunu yapmaması emrini dinledi. Arkasına dönse ve o her ne ise o şeyle karşılaşsa ne yapacaktı? Bir başka çıtırtı duyana kadar beklemeyi tercih etti, evet kendini ele vermemekte karar kılmıştı.

Karanlıklar İçindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin