Bölüm 22

22 0 0
                                    

Bugün üçüncü günüm. Umarım işe yarar.

Alexa V yazılı şişeden birkaç yudum aldı. Tadı her zamanki gibi tatsızdı. İksirin işe yaraması için geriye iki günü kalmıştı. Ama kendinde hiçbir farklılık hissetmiyordu.

Üzerine su yeşili-beyazlı elbisesini geçirip buklelerini düzeltti. Saçını toplamak istese de bunu bir süre daha yapamayacaktı. Güneş dövmesini hizmetçilere dahi göstermemesi için tembihlenmişti.

Brian'ın verdiği silahı koridordaki askılıkta duran kabanının cebine yerleştirdi. Dışarı çıkmadığı sürece onu kullanması gerekmezdi. Göz önünde oluşu boşuna gerginlik yaratıp olmayacak ihtimalleri kafasında döndürüp durmasından başka bir işe yaramıyordu.

Sabah uyandığından beri Brian ortalarda görünmüyordu. Kendince erken kalktığını sanıyordu, demek ki yeterli değildi. Dünkü son konuşmaları elveda olarak kabul edilebilirdi ama yine de onu görme umuduyla o kadar erken kalktığı için başı çatlıyordu. Bir yandan da hizmetçilerin alışverişten dönmelerini bekliyordu.

Daha evden yeni ayrılmış olmasına rağmen evdeki sessizlik bunaltıcıydı. Brian'dan ara sıra korktuğunu kabul ediyordu ama onun yakınlarda olmayışı da tedirginlik yaratıyordu. Bu ikilik kafa karıştırıcı oluyordu. Kayıtsız kalabilmeyi dilerdi.

Beyaz duvarların iç sıkıcılığından kurtulmak için koridordan yukarı çıkan merdivenlere yöneldi. Her adım atışında hatıralar zihnine doluyor, içinde kıpırtılar yaratıyordu. Brian'ın odasının önündeydi. Gözlerini yumdu.

"Belki de insan olmaya bu kadar ihtiyacım yoktur." Dudakları genç kızın kulağına sürtünüp geçiyordu.

"İnsan bedeninin acizliğinde sıkışıp kalmışken bir yaratık olmak işime gelir."

Peki ya Brian geri döndüğünde vazgeçtiğini söylerse ne yapacaktı? Onu koruması gerekirken burada terk edilmiş bir halde duvarların arasında sıkışmış kalmıştı. Vazgeçmemesi için bir sürü sebebi olduğunu söylemişti. Vazgeçmek için tek bir güçlü neden tüm diğer nedenleri ezip geçmez miydi? Derin nefes aldı. Bunları düşünmenin sırası değildi. Karamsar olmanın da.

Kapı kolunu indirdi. Odaya girdiğinde muhteşem bir ışık demeti onu karşılamıştı. Karanlık gökyüzünün ve simsiyah duvarların ardında odada parıldayan bir demet. Cama doğru yaklaştı ve gökyüzündeki kara bulutlara baktı. Bulutlarda içini sıkan bir uğursuzluk vardı. Ardından gök gürledi ve odadaki ışık demeti ortadan silindi. Şimdi tamamen kararmış bulutlara teslim olan gökyüzü fırtınanın yaklaştığının habercisiydi.

Yağmur çiselemeye başladığı sırada ağaçlıkların arasında siyahlarla kaplı bir insan silüeti gördü. Duvardaki saate baktı. Bu kadar hızlı gelebileceğini beklemiyordu. Geri cama döndüğünde nefesiyle buğulanmış camın ardında demin gördüğü silüeti yerinde bulamamıştı. Kafası karışık halde camdan uzaklaştı. Brian sürpriz mi yapıyordu? Yoksa o gördüğü hayal miydi?

Büyük ihtimalle orada olmasını istediğin için oradaydı o silüet. Kendine gel Alexa.

Düşüncelerinde boğuşurken cama Brian yazdığını sonradan fark etmişti. Harflerin altından kayıp giden su damlaları yazıyı daha da ön plana çıkartıyordu. Odada şömine olsaydı Brian'ın yatağında kıvrılıp yağmurun yağışını izlerdi. Kapının çalındığını duyduğunda irkilerek elini camdan çekti.

Yoksa o demin rastladığı silüet, gerçekten Brian mıydı? Hizmetçiler gelmiş olamazdı çünkü onların anahtarı zaten vardı, kapıyı çalmalarına gerek yoktu. Nedense kapıyı koşarak açmakla kapıya yaklaşmama kararı arasında kalmıştı. Sezgileri ona evde yokmuş gibi davranmasını öğütlüyordu. Sıkıntıyla parmaklarını boğazının etrafında gezdirdi. Kapıyı açmaktan vazgeçmişti ki kapıya tekrar vuruldu ama daha güçlü bir şekilde.

Karanlıklar İçindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin