"Yorgun görünüyorsun."
Kahvaltı masasında otururlarken Brian, Alexa tarafından sıkılmış portakal suyunu içiyordu. Genç kızı soluk bulmuştu. Alexa yarım ağız gülümsedi. "Dün gece uyuyamadım." Ardından gülümsemesi kaybolduğu için ağzına bir dilim peynir atarak ruh halini kamuflaj etti.
"Geri dönmeme sevinmedin herhalde." Brian bozuntuya vermişti.
Hayır, aksine. Geri dönmene sevinmiş olsam da Jack hayatımıza dahil olacağı için huzursuzum.
Alexa dün gece yanına gittiğinde vampirin gözlerini kapalı bulmuştu, herhalde konuşmak istememişti. Ama uyumadığını biliyordu. Sadece yanına kıvrılıp yatmakta bulmuştu kurtuluşu. Ona soru sormadığı için minnettardı.
"Yoksa şu dün gece kapıyı çalan mı? Kim gelmişti?" Brian şüpheli gözlerle genç kızı izliyordu. Alexa başını kaldırıp ona baktı sonunda.
"Arabayı yolladım." Brian'ın portakal suyunun bittiğini fırsat bilip ayağa kalktı. Brian'ın bardağını almak üzere hamle yaptığında Brian onun elini tuttu. "Hayır, ben sıkarım. Sen yeterince yardım ettin." Alexa umursamaz tavrını takınmak istese de kalbinin sıcaklıkla dolduğunu hissedebiliyordu. Elindeki karıncalanma dışında iyi hissetmişti.
"Ben de sana yardımcı olmak adına elini tutmamaya çalışacağım." dedi Brian ayağa kalkarken. Sesi ciddi çıkmıştı. Genç kızın elini bırakıp bardağını aldığı gibi tezgaha koyarak küçük meyve sıkacağına portakalı yerleştirdi. "Aslında biliyor musun, meyve suyu fikrin harikaydı. Bunları geri çıkaracağımı sanmam." Portakalı sıkarken mırıldandı. "Yani umarım."
Genç kız, vampirin yanına sokuldu. O portakalı sıkarken onu izlemek hoşuna gitmişti.
"Birkaç tane daha sıkmam lazım." dedi Brian aceleyle. Alexa garipsemişti.
"Neden ki? Tazesi daha güzel. Sen içiyorsun yalnızca."
Brian muzip ifadeyle genç kıza doğru eğildi. "Benim sıktığımdan senin de içmeni istiyor olabilirim."
O anda genç kızın dudakları baş döndürücü gelmişti. Biraz daha eğilip ufak bir öpücük kondurdu. "Beraber."Genç kız gülümserken sersemlemiş hissediyordu. Sanki bir çift gibi olmuşlardı. Hayalinden bile güzeldi. Mırıldandı kendi kendine. "Sen öyle diyorsan."
Tezgaha yaslanıp dünden beri düşünüp durduğu bir konudan söz açmaya karar verdi. "Mevsimine göre meyve suyu hazırlamak dışında gücünü kaybedeceğin için yine de katı besinler yemek zorundasın. Sonunda çıkaracağına emin olsan da." Alexa, vampirin hareketlerindeki sarsaklığı görünce dudaklarını birbirine bastırdı. Bu güzel anı mahvettiğinin farkına varmıştı. "Özür dilerim ben sadece düşünmeden duramıyorum." ded gergince. Tezgahtan ayrılıp vampire yaklaştı usulca. Arkasından sarıldı. Başını sırtına dayamıştı. "Aşacağız bugünleri. Senin dediğin gibi, beraber."
Brian cam bir sürahiyi portakal suyuyla doldururken konuştu. "Elden ayaktan kesilmedim Alexa. Dün açken uzun yolculuk yaptığım için öyle oldum. Bazen beni farkında olmadan incitiyorsun. Kendimi kötü hissediyorum."
Genç kızın elleri çözüldü sebepsizce. Brian içinde biriktirdiklerini salıyormuş gibi derin nefes verdi. Neyim var? Onu koruyamayacağım için mi böyle hissediyorum? Sorun olan gururum mu? Yoksa onun beni korumasına muhtaç olmam mı?
Sıktığı portakal suyunu temiz bir bardağa doldurdu. Alexa'nın elleri orada olmasa da varlığını hissediyordu. Arkasını dönüp bardağı ona uzattı. Genç kızın bakışları hayal kırıklığıyla doluydu. Bardağı almak için elini uzatmadı. Brian onun bu tavrına karşılık Alexa'yı kendine çekip bardağı genç kızın dudaklarına götürdü. "Ben içireyim o halde." dedi yarı şakayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıklar İçinden
FantasyTrajik bir kaza sonucu vampire dönüştürülen Brian yeniden insan olmak istemektedir. İnsana dönüşebilmesi için ise tek bir çıkış yolu vardır: Kehanet. Bir gün Büyülü Orman'da sabırsızlıkla ortaya çıkmasını beklediği kehanetin öznesi Alexa ile karşıl...