Bölüm 29

17 0 0
                                    

Yüzünün kızarıklığının azaldığına emin olduğunda gaz lambasını açık bırakıp oradan çıktı. Derin derin nefesler almayı ihmal etmiyordu. Brian'a belki iyi hissettirir diye su götürmek için mutfağa gittiğinde de odadan sızlanma sesleri duyuluyordu. Alelacele sürahiden suyu doldurup odasına yürüdü hızlı adımlarla. Odaya girdiğinde Brian yatağında oturur vaziyetteydi. İki büklüm midesini tutuyordu.

Başını salladı çaresizce. Bu böyle olmayacaktı. Brian'ı yatak başlığına yaslayıp elindeki suyu dudaklarına götürdü yavaşça. Brian kısık gözleriyle onu inceliyordu, bakışlarında içini acıtan bir şey vardı. Vampirin bakışlarına dayanamayan genç kız rahatsız olmuş gibi başka yöne bakmaya başladı. Çizili yüzünü yakından görmesini istemiyordu.

Bardaktaki su bitince vampirin gömleğini çözmeye başladı. Üstündeki gömlek bile ona büyük gelmeye başlamıştı. Genç kız ağladığı için akan burnunu arada sırada hafif hafif çekmek zorunda kalsa da vampirin öyle sessizce kıpırdamadan durup onun hareketlerine uyum sağlaması hoşuna gidiyordu, ağladığını anlamadığına sevinmişti. Ya da anladığını çok iyi saklama kapasitesine sahipti. Alexa bu kez kirli gömleğin düğmelerini çözmeye odaklanmıştı.

"En son ne yedin?" diye sorarak ortamın gerginliğini çözmek istedi. Gerçi sorduğu soru saçma sayılırdı, Brian enerji kaybından bu haldeydi.

Vampir yorgun gözlerini genç kızdan ayırmıyordu. Yüzünde alık bir ifade vardı. "Meyve. Bir de çiğ sebze. Ama hiçbirini midemin kabul etmediği aşikar. "

Düğmeler açıldıkça vampirin pürüzsüz teninde parıldayan dövme de baş göstermeye başlamıştı. Pürüzsüz ama kemikli teninde, o gece gördüğü gibi değil.

"Burada kan şişesi bırakmıştın. Jack bazılarını içti ama geriye birkaç tane kalmış olmalı." Alexa dikkatini toplamaya çalışıyordu.

"Kan içsem kendime geleceğimi ben de biliyorum Alexa. Sen beni hala anlamıyorsun." dedi kuru sesle.

Gömleğin tüm düğmeleri nihayet çözüldüğünde gömleği çıkartmak için vampire biraz daha yaklaştı. Gömleği vampirin sırtından aşağı çekerken onun çıplak tenine temas etmek garip hissettiriyordu.

"Sizde hekim yok mu ya da ona benzer biri?" diye sordu genç kız aklına bir anda dolan fikirle.

"Olsa ne diyeceğim? Kan içmediğim için bu haldeyim. Hem sebebini bilse iyi gözle bakmaz."

"Tanıdık bir hekim de mi yok?" Genç kız, vampirin gömleğini kirli sepetine attı.

"Var." Tedirgin görünüyordu Brian.

"Kim?" Herhangi bir hekim olması yeterliydi diye düşünüyordu. Yeter ki yardım etsin. Onu bu acı durumdan kurtarsın, acılarının çekilmezliğini dindirsin.

Bu düşünceler içindeyken Alexa neredeyse yarım saattir gerginlikten üstünde unuttuğu kabanından kurtulup askılığa astı. Oda sıcaklamaya başlamıştı. Gitmeyeceğine göre kabanla durup kendine eziyet etmesinin anlamı da yoktu.

Brian kabanın askılıkta asıldığını görünce onun gitmeyeceğinin işaretini aldığında içten içe mutlu olsa da sorunun cevabını söylemekte geriliyordu. Hala bir şey söylememişti genç kızın sorusunua karşılık. Gözlerini sımsıkı yumdu. Sıkıntıyla nefesini verdi.

"Jack."

Alexa'nın şaşkınlıktan ağzı aralanmıştı.

İmkansız. İmkansız!

Ah, doğru... İksir şişeleri hakkında baya bilgili olmasını hekim olmasına borçlu olmalıydı. Neden daha önce düşünememişti bunu? Yanında iksir şişesi taşıması ve tavırları... Ama onun kesinlikle iyi biri olduğu söylenemezdi. Hem de hiç iyi biri değildi. Gerçi vampirin düşüncelerini tanımlamakta zorlanıyordu. Az sonra söyleyeceği şey için endişe bütün bedenini sarmıştı. Dudaklarını birbirine bastırdı.

Karanlıklar İçindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin