Bölüm 19

26 0 0
                                    

Son geldiklerinden bu yana genç kız, Cadılar Şehri'ni unutmuş gibiydi. Kaotik ortamla dolu bu şehirden ansızın bir tehlike gelebileceğine dair kötü izlenimler alıyordu. Brian da bunun farkındaydı elbette. Bu nedenle genç kıza koluna girmesini söylemişti. El ele tutuşmaları gereken yerde sadece bu kadarını yapabiliyor olmak Brian'a bir an önce insan olması gerektiğini hatırlatan sinyallerdi adeta.

Kahinin evine doğru gittikleri yollardaki ağaç gövdelerinde kocaman çizili diş resimleri asılı duruyordu. Bunu daha önce fark etmemişti Brian. Gözlerini kısıp daha dikkatli baktı. Diş ne cadı dişine benziyor ne de insan dişine benziyordu. Azı dişleri sivriydi. Üzerine kırmızı renkle bir daire çizilmiş ve içine kocaman çarpı işareti konmuştu.

"Çizimler sizi simgeliyor gibi Brian." Alexa başını kaldırıp soran gözlerle vampire baktı.

"Farkındayım." diye mırıldandı vampir.

Kahinin evine geldiklerinde Beatrix onları pek istekli karşılamamıştı bu kez. Yüzü ifadesizdi. Onlara oturmalarını gösterip hizmetçinin odadan ayrılmasını bekledi.

"Bir merhaba yok mu, Elena?"

Cadı yüz ifadesini yumuşatmaya çalıştı.

"Brian direkt konuya gireceğim çünkü buraya gelmeniz iyi olmadı. Hatta uzun süre gelmezseniz daha iyi. En azından sular durulana kadar. Lighton'dan ayrıldığını biliyorum. Rose dün buradaydı. Askerleriyle." Kurumuş boğazını temizledi. "Yakın zamanda geçit kısmına bir muhafız dikecekler. O zaman hiç gelemeyeceksin."

"Gelirken bazı çizimler gördük." diye söze karıştı Alexa. Brian'dan önce davranmıştı. "Bunun olayla ilgisi olabilir mi?"

Kahin yüzünü genç kıza döndü.

"Evet doğru, bu sabah o resimleri ağaçlara astılar."

"Rose, Cadılar Şehri'ne neden gelmiş?" diye hayretle sordu Brian. Kaşları havaya kalkmıştı.

"Seni arıyordu."

Brian gaddarca güldü. "Beni aramaya neden buradan başladığını merak ediyorum. En son geldiğim yerleri denetimden geçiriyor belli ki." İzlendiğini bilmiyordu. Yüzündeki ifade silindi. "Beni neden arıyormuş söyledi mi?"

Kahin nefesini bıraktı ağır ağır. "Rose şüpheleniyor, Brian.
"Açık verdiğini hatırlıyor musun?" Kahin'in gözleri şamdanlardan yansıyan ışıkla parıldıyordu.

"Pek değil." dedi vampir çenesini sıvazlarken. "Ama şüphelenmesini normal karşılıyorum. Peki çizimler neden?"

"Benden cevap alamayınca askerlerine şehri talan etme emri verdi. Artık Lighton ülkesi ile aramızdaki düzelmeye başlayan ilişkiler kopmak üzere. İki gün içinde Lighton'a geri dönmeni istiyor."
Brian gergince yumruğunu masaya vurdu. Şamdandaki odaya yansıyan ışık titremişti.

"Rose senden ne istiyor Brian?" Alexa'nın yönelttiği soruya karşılık cevap vermedi Brian. Kahinle konuşmaya devam etti. Genç kız ise onun bu umursamazlığına karşı elbisesinin eteklerini sıktı. Görmezden gelinmekten nefret ediyordu.

"Yani sadece beni istiyor. Alexa'dan bahsetmedi, değil mi?"
Kahin donmuş mimikleriyle başını onaylar şekilde salladı. "Fazla vaktimiz yok Brian. Buradan görünmeden gitmelisiniz."

"Gitmeden önce" Genç kız boğazını temizledi. "Bir sorunumuz var." Uzatmadan ağzındaki baklayı çıkardı. "Büyü yapamıyorum."

Kahin'in duygusuz ifadesi değişti bu sefer. Şaşkındı. "Ne zamandan beri?"
Ayağa kalkıp mavinin baskın olduğu renk cam şişelere doğru yürüdü. Bir şey arıyor gibiydi. Takırtı seslerinin arasından Brian bağırdı. "Bir vampir onu ısırdıktan sonra olması muhtemel mi?"

Kahin cadı adeta gözleri yuvasından fırlayacakmış bakışlarıyla vampire döndü. "Yapmış olamazsın?!"

"Hayır tabii ki." diye omuz silkti Brian. "Başka biri." Dişlerini sıkmıştı.

Kahin cadı tuttuğu nefesini geri bırakırken şişe arayışlarına kaldığı yerden devam etti. Kafası karışmış gözüküyordu. Tangırtlar arasından konuştu. Ellerinin titrediği rahatlıkla fark edilebiliyordu.

"Alexa melez olduğu için böyle şeylerin olması normal. Belli ki gücü çekilmiş. Ona iksir bulmaya çalışıyorum."

Genç kız Brian'ın uyarı bakışlarına rağmen merakını gidermek için sormadan edemedi. İksir kısa sürede bu sorunu çözecek mi?"

"Kademeli olarak arttıracak evet. Ama mucize olmasını beklemeyin. Yine de bir vampiri insan yapmak için çok büyük güçlere gerek yok." Bir şişeye dikkatlice bakıyordu. "Nasıl insana çevirebileceğin hakkında daha önce konuşmadık sanırım." V şeklindeki şişeyi eline alıp diğer şişelerin üstüne saydam bir örtü kapattı. "Buraya gelmenizin yeniden imkanlar dahilinde olmayacağını biliyorum. O yüzden artık konuşmalıyız." Kahin cadı elindeki V şeklindeki şişeyi genç kıza uzattı. "Şişenin hepsini beş güne yayıp öyle bitir. Yoksa hiçbir anlamı kalmaz."

Brian ve Alexa V şeklindeki şişeye odaklanmışlardı. Şişenin parlaklığı göz alıcıydı.

"İnsan olmasının başlıca yolu, eski günlerdeki gibi bir insan gibi yaşamak. Demek istediğim seninle bunların bir kısmını konuşmuştuk Brian. Ama Alexa da duymalı."
Brian, uzanıp Alexa'nın elindeki şişeyi aldı. "Bende kalsın, ne olur ne olmaz." Alexa ona kıs kıs güldü. Bakışlarının derinliğinde vampire ne kadar kızgın olduğu kendini ele veriyordu. Yüzünü ondan yana çevirip Elena'ya baktı. "Öncelikle kan içmek yok. Günden güne azalttığını ve bunun kesinlikle zorlayıcı olacağını biliyorum, özellikle öfke problemi yapacaktır."

Brian başını salladı. "Kan içmediğini ve konsey üyeliğinden azat edildiğini varsayalım. Güçlerin azalacak Brian. Bu sonucun gerçekleşeceğini önceden bilmelisin. Ama kesinlikle kan içmemelisin. Bunun yerine gerginliğini alabilecek başka bir şey yapmalısın."

Brian alaycı gülümsemesiyle genç kıza doğru bakarken Alexa kızarmaya başladığını hissedebiliyordu. Bakışlarını kaçırsa da vampirin zihninden neler geçtiğini düşündükçe sıcak basıyordu. Brian kışkırtıcı bakışlarını genç kıza yolladıktan sonra dudaklarını ısırdı hafifçe, sadece Alexa'nın fark edebileceği şekilde. Alexa elini yüzüne tutup sıcaklığını almak istedi. Ama pek başarılı olduğu söylenemezdi.

Kahin cadının yüzünde ufacık bir tebessüm oluştuğunda vampir yüzünü kahin cadıya dönüp tebessümüne karşılık verdi.

"Anladığım kadarıyla insan gibi yaşamaya başlamışsın, Brian." Brian parıldayan gözlerini tekrar genç kıza çevirdi. Gözleri kesiştiğinde ikisi de buradan çıktıktan sonra onları neyin beklediğini biliyorlardı.

Alexa boğazını temizledi. "Devam edin, lütfen."

"Gücün azalacağı için eskisi gibi üşümüyor olmayacaksın. Ancak vücudunda hissedilebilir bir sıcaklık farkı olacak. Yavaş yavaş olacak bunların hepsi. Önce ellerin eski ısısına dönecek." Brian parmak uçlarına baktı. O anı iple çekiyordu. Sıcak ellerle Alexa'nın ellerini tutma hissi. Evet, o anı yaşamalıydı ölmeden önce.

"Gücün eksileceği için konsey üyeleriyle çatışma yaşamamalısın Brian. Eğer çatışma yaşarsan ve eski gücünün olmadığını fark ederlerse Rose hemen anlayacaktır. Bunun olmasına izin vermez." Kağıda bir şeyler karaladı. "Alexa'nın doğum gününde Feion'a girebiliyor olmalısın. O güne kadar kan içmek yok, bir kere içtiğin zaman yeniden kendini sınırlayabilmen için zaman gerekir ama diğer yandan zaman tükeniyor." Alexa gergince Brian'a baktı. Brian genç kıza bakmıyordu, çaresizliğini göstermemek için.

"Feion'a doğum günüme kadar kandan arınmış bir şekilde girmesi gerekiyor öyle mi?"

"Asıl mesele senin doğum gününe kadar değil, benim doğum günüme kadar arınmış olabilmem. Doğum günleri kehanetler için özeldir. Doğum günüm yeniden doğumu simgeliyor. O nedenle arınmış olmalıyım."

"Peki ben bu hikayenin neresindeyim? Ben ne yapacağım?" diye kahin cadıya döndü yüzünü genç kız.

"Senin Alexa, bu hikayedeki yerin Brian'ın güçsüz olduğu durumlarda onu büyü gücünle koruman. Onu motive etmen ve en sonunda Feion'a götürebilmen."

Karanlıklar İçindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin