Bölüm 20

16 0 0
                                    

"Oğlun bir aptal, Dominic."

Rose ile uzunca bir masada karşılıklı oturuyorlardı. Adam elindeki kadehle ritim tutarken bir yandan oğlunun isyanına hayıflanıyordu. Vampir olduktan sonra insan olmak istemesi için bir sebep yoktu. Kendisi vampir olduğunu oğlundan dönüşüm geçirdiği yangın gününe kadar saklamıştı. Yangını kimin başlattığını bilse de boyun eğmekten başka çaresi yoktu. Oğlunu dönüştürmek istememiş, bunun da çaresine Rose bakmıştı. Evet, hikayeyi başlatan asıl kişi Rose'du. Eşinden ayrılışı, oğlunun dönüşümü ve yeniden Lighton'a dönüşü. Bir yandan o da isyankar durumdaydı. Eşi bir insandı. Kendisini kabullenen bir insan. Evet, nadir rastlanan türdendi. Yine de Dominic'in eşini kaybedinceye dek kendine hakim olup onu ısırmamış olması da takdire şayandı.

"Ne o? Oğlun bir isyankar çıktığı için suskunlaştın mı yoksa?"

"Hayır, Rose. Oğlum bir isyankar değil. Sadece bu hayatı istemiyordu sen de bunu başından beri biliyorsun."

"Ah, evet. Kan için yalvarışlarından sonra birkaç şey hatırladım." Rose'un gözleri parıldıyordu. "Söylesene, Dominic." Dominic başını kaldırdı hafifçe. "İnsan olmak istemesi ve şu Lighton'a getirdiği kız. Ondan farklı bir enerji alıyorum."

"Nasıl bir enerji?"

Rose uzun tırnaklarını masada yanlamasına kaydırıp üfledi. "Sanki onda bir güç var."

"İnsan olmadığını mı söylemek istiyorsun?"

"Belki evet, belki hayır. Aslında oğlun o kızla tanıştıktan sonra daha çok insan olmak istiyor gibi geldi bana. Ne diyorsun?"

"Brian bir ölümlü için hayatından vazgeçmez, Rose. Daha önce böyle bir isteği olmamıştı."

"Dediğin gibi, daha önce böyle bir isteği olmamıştı. Ama şimdi şartlar değişti."

"Alexa'yı ısırdığını söylemişti bana."

"Herkes senin gibi fedakar olamıyor, Dominic. Sen eşini ısırmadın ancak o ısırmış olabilir. Daha da ileriye gidip artık bir vampir olmak istemiyor olabilir, değil mi?"

Dominic sıkıntıyla boğazını tutup gömleğini gevşetti. "Rose, lütfen. Oğlum bir isyankar olmayacak."

"Gizli gizli planladı ancak. Evet bu onu isyankar biri yapmaya yeter. Türümüzün devamı için kurallara karşı gelemez hiçkimse. Ya Lighton'a boyun eğer ya da ölümü seçer."

"Rose, eğer onu ikna edebilirsem.."

"Etsen iyi olur. Yoksa sonucunu bilerek bu işe kalkıştığı için elinden fazla bir şey gelmez. Bu ülkenin kurallarına konsey üyesi de uymazsa kim uyacak? Oğlun çizgiyi aşmak üzere. Bana karşı gelişlerine çoğu kez sesimi çıkarmadım. Ama şimdi bir insan için vampir olmaktan -yaşamından- vazgeçişi mantıklı mı? Kızı vampir yapmak dururken kendisi insan olmaya çalışıyor, saçmalık!"

"Rose, dediğim gibi, Brian o kıza aşık olmuş değil. "

"O zaman başka bir amacı var." Rose yerinden kalktı hışımla. "Bize söylediğinden farklı bir amacı. O kızı bulup doğruları dinleyeceğiz hep birlikte. Jack!" Dışarıdan sesi duyar duymaz konsey salonuna giren vampirin üzerinde petrol mavisi gömlek ve siyah kumaş pantolon vardı. Bu haliyle oldukça çekici görünüyordu. Kendinden emin adımlarla Rose'a doğru ilerlerken bir yandan Dominic'e küçümseyici bakışlarını atmayı ihmal etmemişti.

"Alexa'yı buraya getir, Jack. Brian'ın iki gün içerisinde burada olması gerektiği için kız yalnız kalacaktır. Böylece onu buraya getirdiğimizden haberi olmayacak. Ya da dur." Rose fikrini değiştirmişti.

"Ondan doğruları sen öğreneceksin. Brian onun kokusunu tanıyabilir. Sana koordinatları vereceğim kızı rahatlıkla bulursun. Brian'ı fazla oyalamaya gücümüz yetmez. Kızı tekrar evinde görmeli."

"Elbette, Rose."

Jack anlamış olduğunu belirtirken dudakları yukarı kıvrıldı. Şu gizli sırları neydi öğrenebilecekti. Brian'ın ayağını kaydırmak için avantaj yakalamıştı ve geri tepemezdi. Daha da önemlisi taze kan... Ondan uzak durduğu süre boyunca hep onu düşünmüştü.

Kanını yoksa dudaklarını mı düşünüyorsun, Jack?

.....

Genç kız, kahin cadıyla görüşmelerinin ardından ne yapacağını düşünüp durmuştu. Brian'ı büyü yapamazken nasıl koruyabilirdi. Elinde tuttuğu V yazılı şişeye bakıp duruyordu. İçi öyle sıkılıyordu ki iksirin beş günün sonunda gerçekten etki edip etmeyeceğinin meçhullüğünde karanlığa boğulmuştu. Görünmez bir el boğazını sıkıyor, doğru dürüst düşünmesine engel oluyordu. Banyoya gitmek için ayağa kalktı. Gidip elini yüzünü yıkayacaktı hiç olmazsa. Banyoya girip suyu soğuğa çevirdi. Gerçi bu havada ne kadar sıcak olabilirdi ki su?

Yüzüne temas eden soğuk su onu bir nebze rahatlamıştı. Ağlamaklı halini arka plana atarken gözüne ilişen diğer İksiri görünce hemen şişeyi açıp bir yudum aldı. Geçen gece yaşadıkları birlikteliğin kötü bir sonuca ermemesi için Brian vermişti bu iksiri. İkisi için de erkendi. Hem genç kız ona olan bağlılığının muhtaçlıktan mı yoksa gerçekten bir sevgi yüzünden mi olduğundan emin değildi. Arkasından tetik çekme sesi geldiğinde hızla toparlanıp üzerine düşen gölgeye baktı.

"Beni korkuttun."

"Üzgünüm, deneme yapıyordum." Brian elindeki silahı ustaca tutarken genç kız ona soran bakışlarını yolluyordu. "Fikrini değiştirip beni öldüreceksin sandım."

"Hayır, aksine.." Brian silahın ucunu genç kızın çenesine dayadı yavaşça. Ses tonunu öyle alçaltmıştı ki Alexa buna karşılık gözlerini kapattı. Ondan bu kadar çabuk etkileniyor olması sinir bozucuydu. "Seni başka şeyler yapmaya zorlayabilirim, biliyorsun." Konuştukça genç kızın kulaklarını yalayıp geçen nefesi Alexa'nın içini titretiyordu.

"Bu silahı ben bile olsam herhangi bir acil durumda kullanman için sana veriyorum. Sana saldıran kişi ben bile olsam kullanacaksın, Alexa." Genç kızdan çekilirken Alexa da gözlerini açmıştı. Görüntü az sonra netleşince boğazını temizledi. Brian'ın uzattığı silahı acemice ellerinin arasına alırken korkuyordu."En azından şu iksiri beş gün kullanıncaya kadar. Eğer büyü yapamıyorsan da kullanırsın. Seni korur."

"Abimden nasıl silah kullanılır öğrenmiştim ama korkuyorum Brian. Beş gün içinde dönmeyecek misin?" Silahı incelemeye devam etti bu sırada. Brian sıkıntıyla nefesini bıraktı.

"Cevabını bilseydim keşke. Elimden geldiğince hızlı döneceğim. Yine de ne olur ne olmaz. Sakın kapıları ve pencereleri açık bırakmayın. Hizmetçileri de tembihleyeceğim. Aklım hep burada kalacak."

Genç kızdan silahı alarak banyo mermerine koydu. Ardından soğuk elleriyle genç kızın yanaklarını okşadı.

"Başlangıçta sadece normal biri olmak için vampirlikten vazgeçmiştim. Ama şimdi nedenlerim çoğaldı, Alexa." Genç kızın başını kaldırdı. "Beni sevip sevmemen umrumda değil. Ama içimdeki sese inanmak istiyorum. Kendimi avutmak için değil, inandığım için öyle olduğunu düşünüyorum. İtiraf edemesen de yakında senin de düşüncelerin değişecek biliyorum."

Alexa parmak uçlarını vampirin dudakları üzerine getirdi yavaşça. Vampir onları öperken genç kızın dolan gözlerini saklama çabasına girmek için başını eğmesiyle banyoda nefes alışverişlerinden başka bir şey duyulmaz olmuştu.

"Bekleyeceğim, Alexa."

Brian silahı mermerin üstünden alıp banyodan çıkmak üzereydi. "Brian." Vampir duraksadı.

"Ben de seni bekleyeceğim."

Brian sırtı genç kıza dönük bir şekilde acı acı gülümsedi. Tek kelime etmeden oradan ayrıldı.

Karanlıklar İçindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin