21. BÖLÜM:SAKLI GERÇEKLER🥀
Bir karmaşadan kurtulmaya çalışırken,bir başkasının kucağına farkında olmadan düşüyordum.
Olayların birbiri arkası kesilmiyordu,hangi birine yetişeceğimi şaşırırken bir başka çözülmez,koca bir düğüm önüme konuluyordu.
Bu düğümler git gide kurtulması imkansız bir hal almaya başlamışlardı.
Çelik yüzüme bakarken bırakın ne düşündüğünü anlamak,bu bakışlarda herhangi bir ruh dahi göremiyordum.Onun gözlerinin içine bakmak,dümdüz bir duvara bakmakla aynı gibiydi.
"Keyif zamanı değil,"deri ceketini hızlı bir hamleyle çıkartıp omzuna aldı ve hızla salona ilerledi."Uyandır sevgilini."
Ona göz ucuyla baktım."Sevgilim değil."
Çelik omuz silkti."Her neyinse."
Salonda Çelik'i bırakarak çıkmıştım.Mizra'nın odasına doğru ilerleyip, geldiğimde kapısını yavaşça açtım ve karanlığa rağmen seçebildiğim heybetli bedenine doğru yavaş adımlar atmaya başladım.Yanına yaklaştığımda yatakta yüzükoyun bir şekilde yatıyor olduğunu fark etmiştim.Bir eli başının altındaydı,çıplak sırtı terli ve gergin duruyordu.Yavaşça elimi yumuşak saçlarının arasına koydum."Mizra,"birkaç kere dürttüm fakat tek tepkisi huysuz homurtular çıkartmak olmuştu."Uyansana be."
Mizra bana doğru dönüp gözlerini açtı.Kara elmaslarını çok seçemiyordum ama bakışlarının sertliğini tenimde hissediyordum."Bir şey mi oldu?"yutkunmuştu.
"Her zaman bir şey oluyor,"anlamsız ve uyku mahmuru gözlerle yüzüme bakmaya devam etti.Ay ışığı kusursuz teninde bir mücevher misali parıldıyordu."Evet,bir şey oldu."
"Ne olmuş olabilir bu saatte?"esnedi ve doğrularak,yatak başlığına sırtını verdi."Gel yanıma uyuyalım,ne halt olduysa yarın hallederiz."
Nefesimi sesli bir şekilde dışarı üfledim."Çelik salonda."
Gözlerindeki uyku toz bulutu gibi dağıldı."Bu saatte salonumda ne arıyor?"eliyle dağınık saçlarını biraz daha dağıttı."Canı ölmek mi istemiş?"
Omuz silktim."Burada seninle muhabbet etmeyeceğim,salona gel ne oluyorsa kendin öğren."
Bana bir şey demesine fırsat vermeden hızlıca odasından çıktığımda,salona geri dönmüştüm ve o an Çelik'in,Mizra'nın dolabından aldığını tahmin ettiğim gül rengi şarabı içiyor olduğunu fark etmiştim.Tavırları kendi evindeymişçesine rahattı.
"Kış uykusuna mı yattı?"elindeki içkiden büyük bir yudum aldı."Her an tetikte ve gözü açık olması gerek,bunun farkında değilse daha çok işimiz var."
O an salonun diğer ucundan bir ses duyuldu."İşini de senin üzerine koyup-"
Ona yumuşak,yatıştırıcı gözlerle baktım."Yanıma gelir misin?"
Mizra itiraz etmeden yanıma geldiğinde,kolunu omzuma atıp beni kendisine çekmişti."Gece gece evimde ne sik arıyorsun?"
Çelik ifadeden yoksun gözlerle bize baktı."Uykumun en keyifli yerinde meraklın değildim,"bana verdiği kağıdı tekrar eline aldı."Bir şeyler dönüyor,Harun bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor ve artık suyu ısınmaya başladı."
Mizra tek kaşını kaldırdı."Bir şey mi biliyorsun?Lafı geveleme."
"Günlerdir Harun'un gittiği her deliği takip ediyorum,birkaç gündür sık sık uğradığı bir yer vardı,şüphelensem de izimi belli etmemek için harekete geçmedim,bir kız vardı oradan çıktı.Yaşını bilmiyorum ama çok da büyük olmadığı belli,"boşalan içki bardağını kenara koyarak,elindeki deri ceketi koltuğa bıraktı.Kısa kollu siyah tişörtünden belli olan kasları gerginlikten patlayacak gibiydi."Kızın yüz ifadesi tedirgindi,güvende olmadığını anladım ama dediğim gibi Harun iti anlamasın diye harekete geçemedim.Kız günlerdir onları takip ettiğimi bir şekilde fark etti,onunla iletişim kurmak için yalnız anını yakalayıp yanına gittiğimde elime bu notu tutuşturdu."Çelik elini kirli sakallarına götürüp sertçe sıvazladı."Bu iş gittikçe canımı sıkmaya başladı.Bir an önce harekete geçmemiz lazım.O herifin elini kolunu bağlayalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Teen Fictionİnsan korkularını saklayıp kimsenin görmesine izin vermeyince mi daha cesur olurdu yoksa onları saklamadan,onlarla yaşamayı öğrendiğine mi? Bunun cevabını bilmiyordum ama korkularımla yüzleşemediğimin de farkındaydım. Ben korkularından her zama...