51. Bölüm:Zamansızlık İlacıHer şey başlıyordu.
Her şey bitiyordu.
Bir makara gibi zamanın ipi tekrar tekrar başa sararken, her sona geldiğinde her şey tekrar eski haline dönüyordu.
Ben kimdim?
Annesinden sevgi dilenen o sekiz yaşındaki, saçlarını örmeye çalıştığı için birbirine giren o küçük kız çocuğu mu, yoksa beni içine tam şu an çeken bu eşsiz girdabın sonsuz siyahlığı mı.
Evet.
Mizra Devrim'in gözleri, zamansızlığın ilacı gibiydi.
Zaman her şeyin ilacı derler.Ama Devrim tam olarak zamansızlıktı.Zaman kavramının sınırlarına alınamayacak kadar sonsuz duyguları bana hissettiren bu adamın siyah gözleri beni sonsuz zaman kere boşluğa hapsediyordu.
Düşüyordum.Düşmenin heyecanı her an vardı, düşerken dudaklarımdan dökülen çığlık bile boğazıma düğümleniyordu ve onun uzay boşluğu gözleri beni oradan asla söküp atmıyordu.
Onlar da beni kabullenmişti.
"Bu olanlara hala inanamıyorum."dedim yorgunluk bir hırka olup, şu son yıllarda yiyemediğim şeyler yüzünden oldukça cılızlaşan vücudumu sarmışken."Sanki dün uyudum, bugün uyandım gibi."
"Tanrı'nın bana yaptığı en büyük haksızlık."diye mırıldandı erkeksi sesiyle.Sesinde yılların üzerine devrilmiş olduğu pürüzleri vardı."Sonsuz gündür ölü gibiydim oysa sarışınım."
"K-kızımız,"gözüm aramızda yatıp ince belime sıkıca sarılan küçük, sarı saçlı miniğe gitti.Onun ilk adımlarını görememek, ilk kelimelerini duyamamak ne büyük bir külfetti oysa.Hele de uyandığım an feryat edip bana sarıldığı, boncuğa benzeyen bir çift gözünden inci tanesi büyüklükteki yaşların aktığı o an, Tanrı'nın bana en büyük sınavının o an olduğunu anlamıştım."Mizra o aynı-"
"Küçük cimcimelerim."Mizra burnumu sıktı."Aynı annesine benziyor, bu adam için ne zor savaş ama."
"Sen seversin,"kıkırdadım.Mizra o anda asılı kaldı.O an zamansızlık bir sonsuzluk değil, sonsuza kadar duran bir gerçeklikti.Zamanla birlikte donan bedeni, ona sonsuza kadar sarılıp öylece kalmam için elime geçen bir fırsat mıydı yoksa?"Hadi ama, kıskanç bir erkeksin ama benim işveli hareketlerimden etkilenmediğini de söyleyemezsin."
"Senin her bir noktan için, bu dünyadaki tüm noktalarla biten sonları yok edip, sonsuzluklar yaratabilecek kadar aşığım."
Kalbimde bir yerlerde bir oda açıldı.Mizra'nın bu cümlesi, artık o odaya aitti.İitraf etmem gerekirse bana ne zaman beni dumur edecek bir şey söylese, beynimin devralması gereken görevi kalbim üstleniyordu ve o kelimeleri özenle muhafaza ediyordu.
Bazı kelimeler sadece zihinde duramayacak kadar özel ve anlamlılardı.
Bu da onlardan biriydi.
Almira, ben babasına aşkla ve özlemle bakarken rahatsızca kıpırdandı.Kızımın tatlı, bal küpüne batmış gibi görünen suratına bakarken yüzünü korkuyla ekşitmesi içimde bir şeyleri intihara sürükledi."Anne, lütfen geri gel."sessiz mırıltısı bir yakarışa benziyordu.
"Şş,"sarı saçlarına ufak bir öpücük kondurdum.Mizra, doğuştan kör olan bir adamın kırkıncı yaşında gözlerinin açılmasıyla dünyayı gördüğü ilk andaki ilgisiyle, bir kızına bir bana bakıyordu."Ben buradayım anneciğim, yanındayım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Ficção Adolescenteİnsan korkularını saklayıp kimsenin görmesine izin vermeyince mi daha cesur olurdu yoksa onları saklamadan,onlarla yaşamayı öğrendiğine mi? Bunun cevabını bilmiyordum ama korkularımla yüzleşemediğimin de farkındaydım. Ben korkularından her zama...