7. BÖLÜM:KİMLİKSİZ YÜZLER🥀
Hayatım benim dışımda gelişiyor,istemediğim halde kapıldığım akıntının içerisinde sürüklenip duruyordum.
Doğduğumdan beri kendi bedenim içerisinde taşıdığım ruhumu besleyememiş,kendimle ilgili hiçbir kararı alma hakkına sahip olmamıştım.
Aklın hayalin almayacağı bir hayatı güçsüz bedenimle omuzlarıma almıştım ve bunu daha nereye kadar taşıyabileceğim hakkında bir fikre sahip değildim.
Şimdi kurtuluş için yeni bir umudum vardı.Hayatımdan,hayatımı kararmasına sebep olacak herkesten kaçıyordum ve bu yolda şimdilik yalnız yürüdüğüm söylenemezdi.
Mizra'yı tesadüfen tanıdığımda onunla büyük bir ortak noktamız olacağını bilemezdim ama vardı.Bu ortak nokta Harun'du ve ikimiz için de dönüm noktası olan biriydi.İkimiz de ona karşı ortak duygular besliyorduk ve bu yolda onu yok edecek her şeyi yapmaya,her yolu denemeye hazır görünüyorduk.
Mizra'nın da benim gibi sırlarla,çıkmazlarla dolu bir hayatı olduğunu söylemese de tahmin edebiliyordum çünkü Harun'u tanıması bile aslında buna bir kanıt niteliğiydi.
Arkamızdan seslenen adamı tanımıyordum.Mizra'dan daha büyük duruyordu ve otuzlu yaşların ona verdiği yakışıklı görüntüsüne gölge düşürmeyen belli belirsiz kaz ayakları,onun yaşını ele veren tek unsurdu.Mizra'ya bir kaç kere duyduğum fakat sorma gereği duymadığım Devrim ismiyle seslendiğinde,artık onun iki ismi olduğunu anlamıştım.
O Mizra Devrim'di.
Ne olduğunu anlayamadan Mizra'nın aniden adama doğru atılmasıyla aynı anda kaldırdığı,yumruk halini almış elinin adamın elmacık kemiğiyle buluşması bir olmuştu.Şaşkınlıktan tepki veremiyordum fakat Mizra adama sert bir yumruk attığında ve bunun devamı geldiğinde,adam psikopat olacak ki buna sadece gülmekle yetiniyor,bir karşılık bile vermiyordu.
Mizra'nın öfkeli sesi kulaklarıma dolduğunda,bu adamın kim olduğunu gerçekten merak etmiştim."Hangi cesaretle karşıma çıkıyorsun?"sert bir nefes aldığını duyduktan sonra parmaklarını kıtlatıp ürkütücü ses tonunun yeniden havaya karışmasını sağladı."Hele ki en son söylediklerinden sonra.Seni öldüreceğim konusunda şakam olduğunu mu sanıyorsun?"
Adam yere tükürdüğünde Mizra yumruklarını sıkarak kendini tutmaya çalışıyordu."Mizra o söylediklerimin doğru olmadığını biliyorsun,"boğazını temizleyip bir kaç kere yutkunduktan sonra devam etti."En az senin kadar ben de öfkeliydim."
Mizra derin bir nefes aldı ve kalın dudaklarını aralayıp arasından buhar tabakasının çıkması eşliğinde konuştu."Senin öfkeni sikerim,"gerçekten sinirliydi fakat birine vurmak için kendini tutmayacağını da biliyordum.Karşısındaki adama vurmamak içinse üstün bir çaba gösteriyor gibiydi."O gün seni gebertmediğime dua et."
Adam konuştu."Devrim,konuşalım kardeşim."
Mizra sonunda kendini tutamadı ve adama bir yumruk daha geçirip konuştu."Ne sikim konuşacaksın?"adamın yakasından sıkıca tutuyordu ve ceket kumaşının altından bile kol kaslarının gerginliği hissediliyordu."Alp siktir git,bir kere daha karşıma çıkacak olursan affım olmaz."
Adının Alp olduğunu öğrendiğim adam Batulara doğru baktı.Bir an benimle göz göze gelse de bakışlarının yönünü hızla değiştirmişti."Kardeşim bir şey desenize siz de."
Burak cevap vermezken Batu her zamanki alaycılığıyla konuştu."Bir
şey."böyle ortamlarda bile gerçek anlamda umursamazdı.Burak bu dediğine dudak bükerek memnuniyetsizliğini belli etti."Allah belanı versin."
![](https://img.wattpad.com/cover/224663269-288-k419482.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Novela Juvenilİnsan korkularını saklayıp kimsenin görmesine izin vermeyince mi daha cesur olurdu yoksa onları saklamadan,onlarla yaşamayı öğrendiğine mi? Bunun cevabını bilmiyordum ama korkularımla yüzleşemediğimin de farkındaydım. Ben korkularından her zama...