36. BÖLÜM:YAŞAM ÇİZGİSİ🥀
Hayat, benim için hiçbir zaman toz pembe olmamıştı.Her zaman karanlık ve, her yanı acı doluydu aldığım her nefesin bana verdiği imtihan.
Onca acı ve kötülüğün içinden ise, filizlenen biri vardı.O öyle biriydi ki, kötü olan her şeyi bile onun sayesinde sever olmuş; acılarımı bile üzerime seve seve giyinmiştim.
Bir çift kara göz, bana siyahı sevdirir olmuştu.
O bir çift kara göz, her daim aşkla bana baksın, her daim beni sevsin ve ışıl ışıl parlasındı.
Düşünceden düşünceye atlayan zihnim, bir çift kara gözü kalbimin en derin; en özel yerine gömdü ve bir başka düşünceye kucak açtı.
Ölüm.
Ölüm, bu zamana kadar bana sadece korkunç bir soğukluğu ifade ederdi.
Şimdi ise benim için ölüm, kıyametti.
Ölüm, benim düşmanımdı.
Ölüm, benim sonsuz acımdı.
Mizra'yı benden alacak olursa; ölüm bana sadece soğukluk hissettiremezdi ki zaten.
Gözlerim şişti.Burnum, ağlamaktan dolayı kızarmıştı ve dudaklarımı sürekli olarak ısırmamdan dolayı üzerleri kan toplamıştı.
Kalbim, o ise felaketti.
İçi buz gibiydi.Mizra'dan ayrılma fikri, ona hiç iyi gelmemişti ve bunun gerçek olabilecek olması bile, kalbimin damarlarını o an tıkar; ve benim nefesim, aynı saniyeler içerisinde kesilirdi.
Mizra'sız bir hayatın içinde olmayacak, o nefes almadıkça onun alamadığı hiçbir nefesi almayacaktım.
Allah'ım, ne olur onu bana bağışla.
Mizra'dan bir şekilde ayrılmış, abimle kalıp; onu zar zor evine göndermiştim.
Onunla gitmek için ölsem de, onunla gitmemiştim çünkü; şu an deli gibi ağlayıp, öğrendiğim gerçeği hazmetmeye oldukça ihtiyacım vardı.
Mizra, birden bire düşen yüzüme bir anlam verememişti ama yalanlarım sayesinde; bir şeyim olmadığıma bir şekilde ikna olarak, güç bela da olsa beni burada bırakmıştı.
İçim kan ağlıyordu.
Sevgilim, lütfen kalbinin avuçlarımın arasından kaymasına izin verme.
Kalbim, acıyla kasıldı.Gözyaşlarım, tekrardan sicim gibi yanaklarımdan süzülmeye başladı ve derince, tüm acımı atmak istermişçesine iç çektim.
Yatağımda bir sağa, bir sola dönüp duyduğum şeyin acısıyla baş etmeye çalışırken kapım çaldı.Sesimi bulma umuduyla boğazımı temizledim ama, kalın dudaklarımın arasından tek bir harf dahi çıkmadı.
Ve kapım, usulca açıldı.
"Abim,"Çelik, benim için endişelenmiş gibiydi."Senin neyin var?O herifi de gönderdin, hiç iyi görünmüyorsun da."
"Mizra hastaymış,"dedim zar zor nefes alırken."O çok..kötüymüş."
"Siktir," beni kendisine çekti ve kollarını etrafıma doladı."Bir şeyi yoktur onun, üzülme sen."
Beni göğsüne yatırdığından, biraz da olsa sakinleşmiş gibiydim fakat, acı; bir taş olup göğsümün tam ortasına oturmuştu."Do..doğru olmasını istemedim, hiç istemedim ama doğru.Allah kahretsin ki doğru!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Teen Fictionİnsan korkularını saklayıp kimsenin görmesine izin vermeyince mi daha cesur olurdu yoksa onları saklamadan,onlarla yaşamayı öğrendiğine mi? Bunun cevabını bilmiyordum ama korkularımla yüzleşemediğimin de farkındaydım. Ben korkularından her zama...