Herkes okumaya başladığı tarihi bırakabilir mi?15.05
EFSUNKÂR
🥀
Gözlerimin önündeki karanlığın pusu,görüş açımdaki her şeyin üzerini gölgelemişti.
Bu karanlıkta hiçbir şey görmemem gerekirdi fakat ben birçok şey görüyor,gördüklerim yüzünden zihnimin içinde yaşanan karmaşaya son veremiyordum.
Olan her şeyi sisli bir dumanın ardından izliyor gibiydim.Görüş açım net değildi fakat bir şeyler seçiliyor,iyi şeyler görmediğimde dair bana ip uçları veriyordu.
Sessizliği iyice yutmuş odada çok fazla eşya bulunmadığından,her hareket edişimde çıkan ses yankı yapıyor,sessizliği bir bıçak gibi kesiyordu.
Yattığım rahatsız yatakta biraz daha rahat bir nokta bulabilme umuduyla kıpırdandım fakat bu yaptığım,yataktan birkaç çirkin yay sesinin çıkmasından başka bir işe yaramadı.
Sessizliği mesken tutmuş odamın yakınlarından geçen bir ses dalgasına şahit olduğumda kulak kesilip geldiği yönü dinlemeye çalıştım.Tanıdık ses gittikçe odama yaklaşıyordu ve onu takiben eski,ahşaptan yapılma kapım açıldığında görüş açıma hafif kırışmaya başlamış bir yüz ve üst kısımlarında belli belirsiz beyaz telleri olan saçlar girdi.
"Uyandın demek,"adım sesleri yatağıma yaklaştığında kulaklarım uğuldamaya,midem kaynamaya başlamıştı."Bir şeyler yiyip ilaçlarını iç hemen."
Bakmasam da onun gerçek olduğunu biliyordum.Oradaydı ve her ne kadar görmek istemesem de bu gerçekten kaçamazdım.Sesimi bulma umuduyla kalın dudaklarımı araladığımda ilk önce hiçbir ses çıkartamadım fakat kendimi var gücümle konuşmak için zorladığımda dudaklarımın arasından kelimeler kesik bir şekilde de olsa çıkmayı başardı."B-ben artık o ilaçları istemiyorum."
Karşımdaki kadın acımasız gözlerle yüzüme bakmaya başladı.Ona itaat edip sessiz kalmadığım,kendi fikrimi belirtmeye çalıştığım her an olduğu gibi sinirlenmeye başladığını kahverengi gözlerinin etrafının kızarmaya başlamasından anlıyordum.
Yine sinirlenmişti ve o sinirlendiği zamanlar zarar görmekten korkuyordum.
"O ilaçları içeceksin,"itiraz istemeyen ses tonu bana geçit vermeye müsait değildi."İster güzellikle istersen zorla."
Gözlerim dolacak kadar kötü hissediyordum fakat bir türlü göz pınarlarımda yaş birikmiyordu.Bunun nedeni kullandığım o ilaçlardı.Vermem gereken hiçbir insani tepkiyi veremiyor,ruhumdan geçen duyguları bedenime yansıtamıyordum.
O ilaçlar benim ruhumla bedenim arasında bir duvar oluşturmuştu ve bedenim günden güne tüm hissiyatını kaybediyordu.
Anneme bir cevap vermeden sadece yutkundum.İstesem de bir cevap veremezdim çünkü cümle kurmaya dahi gücüm yoktu.
Evet karşımdaki bu kadın,annemdi.
Odadan hızla çıktığında bir süre sessizliğin içinde öylece durmaya devam ettim ve kapım tekrar açıldığında elinde bir tepsiyle birlikte yatağıma yaklaştığını fark ettim.Tepsiyi önüme koyduğunda eğer yapabilecek olsaydım yüzümü buruştururdum.
Tepside sadece su ve kuru,üzeri hafif küflenmeye başlamış bir ekmek vardı.
Suyun yanında görmeye bile tahammül edemediğim ilaçlar duruyordu fakat biliyordum ki onları içmezsem başıma çok daha kötüsü gelirdi.Canımı yakmamayı bir an bile düşünmez,zaten yeterince zayıf ve güçsüz olan bedenimdeki kalan son gücü de çekip almak için elinden gelen her şeyi yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Novela Juvenilİnsan korkularını saklayıp kimsenin görmesine izin vermeyince mi daha cesur olurdu yoksa onları saklamadan,onlarla yaşamayı öğrendiğine mi? Bunun cevabını bilmiyordum ama korkularımla yüzleşemediğimin de farkındaydım. Ben korkularından her zama...