Vampir Kral Sebastian ormanın derinliklerine yanına aldığı iki vampir ile ilerliyordu.
Hemus ise bu sırada olabildiğince gizli bir şekilde onları takip etmeye çalışıyordu.
Tabii ki de bu takip süreci çok zor geçiyordu. Ağacların aralarındaki sarmaşıklar onu oldukça zorluyordu. Ayrıca bununla kalmayıp yerdeki yosunlar ürpermesine sebebiyet veriyordu.Ormandan değişik ulama sesleri geliyordu, yalnız bu sesler hiç kurt seslerine benzemiyordu.
Şüphesiz, Derin Orman gerçekten çok büyük ve gizemli bir yerdi.
Hemus da gençliğinin de vermiş olduğu bir cesaret duygusu vardı ama açıkçası bu kadar orman görmek, bu yaşına kadar kraliyetinden çıkmamış bir genç için yeterince fazlaydı. O yüzden Sebastian'la arasına biraz daha mesefa koydu.
Hemus, takibe devam ederken hemen sol yanındaki ağacın gövdesinde bir tabela gördü. Tabela da aynen şu yazıyordu:
"Madem ki buraya kadar geldin! Artık geri dönülmez noktadasın. Merak etme ormanda yalnız kalmazsın. Sadece hislerine güven."
Hemus, bu yazıyı okuduktan sonra özellikle 'Merak etme ormanda yalnız kalmazsın.' cümlesinden sonra iliklerine kadar korktuğunu hissetmişti.
Ardından bulunduğu yerin arkasından bir ses duydu. Hemen doğruldu. Yakalandığını zannetmişti ama ses uzaklaşıp gitti. Doğrusu bu onu daha da korkutmuştu. Yeniden önüne baktığında Sebastian'ı göremez oldu Hemus. Bir an için panikledi ve aklından şöyle geçirdi:
"Ah aptal kafam! Ne diye macera arayıp duruyorsun, olana bak ormanda kayboldum."
Sonra artık geri dönemeyeceğini fark etti. Ve en iyi kararın Kral Sebastian'ı bulup, onu arkadasından izlemek olduğuna kânaat getirdi. Ormanda ilerlerken aynı zamanda arkasındaki seslerin de onu takip ettiğini düşünmeye başladı. Artık titreyecek kadar korkmaya başlamıştı. Ve tam ümitsizce ilerlerken biraz uzakta bir duman gördü. Bu duman Hemus'u rahatlatmıştı. Aklından:
"Sonunda! Buldum seni." diye geçirdi. Fakat ilerlemeye çalışırken arkasından bir darbe aldı ve yere düştü.
Uyandığında kendini bir yatakta buldu. Başı dönmeye başlamıştı. Gözlerini tamamen açtığında karşısında birisi vardı. Burnu uzun, yüzü kırış kırış, gözleri apaçık birisiydi bu kişi. Hemus onla göz göze geldiğinde Hemus'a üfledi ve ortadan kayboldu. Hemus korkudan hemen bulunduğu çadırdan çıktı ve çıktığı gibi uzaktaki dumanı yeniden gördü. Bu sefer aklından:
"İşte bu benim tek kurtuluşum, şu an Kral Sebastian'ı bulmazsam uzun bir süre bu ormanda, daha önce bir benzerini görmediğim bir varlık ile birlikte yaşayacağım." diye geçirdi.
Ve dumana doğru tüm gücüyle koşmaya başladı. Dumana yaklaştıkça, büyük bir yangın olduğunu gördü. Git gide daha çok korkuyordu Hemus. Biraz ilerlediğinde yerde iki ölü vampir gördü. Nefes alıp vermesi gitgide daha da hızlandı. Artık heyecandan görme yetisi inanılmaz güçlenmişti.
Uzaktan, etrafı ateşle kaplı bir yer gördü. Doğrudan oraya koştu ve bağırış sesleri geliyordu.
O bölgeye geldiğinde fark etti ki birisi bir yere bağlanmış acı içinde alevler arasında yanıyordu.
Sonradan biraz daha baktığında anladı ki yanan kişi Vampir Kral Sebastian idi.
"Eyvah!" dedi ve koşarak alevlerin içine girdi.Sebastian'ı oradan kurtardı ve tüm hızıyla alevlerin içinden düz otların olduğu bir yere taşıdı.
Vampir Kral gözünü açmıyordu. Hemus son çare olarak onu ısırdı çünkü "Kurt ısırığında şifa vardır." demişti bir kez babası ona.Vampir Kral'ın bembeyaz yüzü artık küller yüzünden siyahlaşmıştı. Hemus ne yapacağını bilemedi. İşte tam o anda Vampir Kral dudaklarını oynattı. Bir şeyler demeye çalışıyordu ama gücü yetmiyordu.
Hemus kendi gücünün de tükendiğini fark etti ve Vampir Kral'ın yanına doğrularak gözlerini kapadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUK KRİSTALİ
Fantasyİçerisinde 6 çeşit ırkın bulunduğu Güç Krallığı çeşitli süreçler geçiriyordu. Bu ırkları sırasıyla;Vampirler, Cadılar, Hayaletler, Miyalar, Deniz Kızları ve Kurt Adamlar oluşturuyordu. Irklar zamanın en kötü büyücüsü olan Slador tarafından çok eski...