Bölüm 8 - KUZEY YOLDAŞLIĞI

1.2K 309 225
                                    

Dışarıdan gelen yükses seslerin ardından Silverya:

"Neler oluyor burada, yoksa Elvis mi geldi ?" dedi biraz korkarak.

Bunu dedikten sonra konseydeki herkes kahkahalar atmaya başladı, tabii ki bu sırada Hemus gülmüyordu çünkü onun da başına ilk defa böyle bir şey geliyordu. Garlok ise sıkılmışa benziyordu ve:

"Merak etme Genç Vampir, bu sesler her konsey toplantısında gelir. Her toplantıdan sonra aşağıdaki vampir ve kurt adamların kavgasıdır bu. Lakin bu sefer biraz fazla sert geçti galiba. Haydi aşağıya inelim."

Aşağı indiklerinde gördüler ki gerçekten kurt ve vampirler kavga ediyordu. Hemus hemen kurt sürüsünün içine daldı ve onları ayırmaya başladı. Bu sırada Vampir Kral Sebastian'ı gören vampirler, kavgayı bırakıp yerlerine geçmişti. Vampir Kral Sebastian:

"Yeter artık! Son bulsun yıllardır yaptığınız kavgalar. Bakın biz bile Kurt Sürüsünün Lideri Ed ile Barış Festivali'nden sonra hiç tartışmıyoruz. Artık bu kavgalar krallığa da zarar veriyor!"

Hayalet Kral Gost ise artık bu sonu gelmeyen vampir-kurt kavgalarından sıkılmıştı ve:

"Artık bu kavgalara ve vampir-kurt arasındaki soğukluğa bir çare bulmalıyız. Gerçi aklıma uzun zamandır bir şeyler geliyor ama siz Kuzey'e gidip döndükten sonra detaylı konuşuruz."

Bunun üzerine Kurt Sürüsünün Lideri Ed'e bir şey demek kalmadı. Çünkü Garlok ve Vampir Kral Sebastian, ırklara yeterince hadlerini bildirmişlerdi. Tüm herkes salondan aşağı inince Garlok:

"Gelgelelim asıl konumuzu. Kuzey'e ırklardan hangi kişiler geliyor, artık karar zamanı. Kalabalık gitmemeliyiz. Bize her ırktan 1 cesur kişi yeterli olacaktır. Fazla dikkat çekmememiz lazım."

Hemus yine cesaretini gösterdi ve bir adım öne çıktı. Ardından:

"Kurtları temsil etmek üzere Kuzey'e ben gidiyorum!" dedi cesurca.

Oğlunun bu kararı almasından dolayı bu sefer mutluluk duymuştu Sürü Lideri Ed. Onun sırtına elini koydu ve:

"Madem kurtlarında Kuzey'e gitmesini sen istedin, aramızdan senin gitmen en doğrusu olur. Bu sefer cesaretinden dolayı sana kızmıyorum oğlum, sana güveniyorum, sağ salim geri döneceksin bunu da biliyorum."

Kendisiyle yaşıt olan Silverya, Hemus'un bu cesaretine hayran kalmıştı doğrusu. O yüzden de "Ben de sizinle gelmek istiyorum" dedi.

Lakin babası Vampir Kral Sebastian bu fikre sıcak bakmıyordu. Sebastian kızına şöyle bir baktı ardında da:

"Hayır küçük hanım, siz burada kalıyorsunuz! Cesaretin için seni kutlarım fakat bu kadarına izin veremem. Beni de anlaman gerek. Vampirlerden ben geliyorum!"

Silverya, babasının Kuzey Yoldaşları ile gittiği için üzgündü. Ve babasına:
"Ya size bir şey olursa Kralım, keşke ben gitseydim..." dedi.

Vampir Kral Sebastian eliyle kızının kafasını okşadıktan sonra:

"Merak etme, ağabeyini de alıp döneceğiz. İşimiz yaver giderse Elvis'i de öldürebiliriz. Hem Güç Krallığı'nın en güçlü büyücüsü Garlok'ta bizimle. Bana güvenmiyorsan,ona güvenebilirsin" dedi.

Bu sırada Cadı Kral Numenha'da eşi Kraliçe Livador ile konuştuktan sonra, söz verdiği gibi Kuzey'e giden ekibe 2 tane cadı yolladı.
Böylece ekip tamamlanmıştı. Kuzey'e gidenler; Genç Kurt Hemus, Vampir Kral Sebastian, Büyücü Garlok ve yanlarında gelen iki cadı idiler.

Garlok daha öncesinden her şeyi planladığı gibi -ki kendisinden de bu beklenirdi zaten- çantaları çoktan hazırlamışti bile. Taç Krallığının en görkemli atları da bu Kuzey Yoldaşlarına verildi.

Herkes erzak dolu çantasını aldıktan sonra ailesi ile vedalaştı ve yola koyuldular. Büyücü Garlok en önde yavaş yavaş adımlarını atarken:

"Burada olan herkesi cesaretinden dolayı kutluyorum. Önceliğimiz Vampir Kral Sebastian'ın oğlunu bulmak. Ardından Elvis'in mekanını keşfedersek, Elvis bizi yok etme planları kurarken, yuvasında çoktan ölmüş olur. Haydi acele etmeliyiz. Şimdi daha fazla konuşmanın sırası değil, yolumuz uzun." dedi.

Yaklaşık dört saat, hiç durmaksızın yol aldıklarından Hemus gerçekten hem çok sıkılmıştı hemde çok yorulmuştu. Hafif hafif karda başlamıştı. Doğrusu biraz üşüyordu da. "Öf! Kimse de konuşmuyor kaç saattir. Ne sıkıcı bir yolculuk" diye iç geçiriyordu. Bu sırada Garlok "Durun" dedi. Ve:

"Atlarınızdan inebilirsiniz, şu kayanın orada biraz dinlenelim hem de yemek yemiş oluruz. Üzgünüm ama burada avlanamazsınız. Çünkü Kuzey'e gittikçe hayvan sayısı da oldukça azalır. Ayrıca ava süre ayıracak vaktimiz de yok."

Herkes atından indi ve yere oturdular. Çantalarını açtıklarında Hemus ve Garlok için biraz kırmızı et, Vampir Kral için kan şişeleri ve cadılar için çeşitli sebze türü besinler ile karşılaştılar. Bu sırada Vampir Kral Sebastian, Hemus'a baktı ve:

"Sana Barış Festivali'nde olanlar için dosdoğru teşekkür edememiştim Hemus. Şöyle bir düşününce iyi ki beni takip etmişsin diyorum, teşekkür ederim. Ayrıca buraya gelmekle birlikte, bizlere gösterdiğin inanç için de teşekkür ediyorum."

Bunları bir kraldan duymak Hemus'u oldukça motive etmişti. Artık sıkıntısı falan kalmamıştı. Bu sırada cadılardan birisi iyice uzaklara baktıktan sonra:

"Galiba bir şeyler görüyorum, evet, uzakta bir yapıt var." dedi

Herkes ayağa kalktı ve oraya baktılar. Gerçekten de bir yapıt gözüküyordu. Garlok gülümsedi ve:

"Galiba, Kuzey'e gelmemize değecek bir şeyler bulduk" dedi.

~~~~~~~~~~~~~~~

Eveeeeet,bir bölümün daha sonuna geldik. Tüm önerilerinizi dikkate almaya çalışıyorum o yüzden lütfen yorum ve oylarınızı ihmal etmeyin. Çok teşekkür ederim herkese.

SONSUZLUK KRİSTALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin