Herkese selamlar! Uzun bir aradan sonra yine sizlerle beraberim 👋
Ara vereceğim demiştim ama bu kadar uzun bir arayı ben bile beklemiyordum. Hepinizden özür dilerim :(
Eğer kitapta bir takım şeyleri unuttuk diyorsanız size tavsiyem, bir önceki bölümü bir daha okumanız veya bir göz gezdirmeniz yeterli olacaktır.
Yeniden buluştuğumuz için çok mutluyum. İyi okumalar dilerim.
*
Kuzey, pusudan iki gün önce...
Hayalet Kral Gost ve Vampir Kral Sebastian Kuzey'e yerleştiklerinde, Kuzey'in her yerini didik didik aramaya başlamışlardı. Yine de bu arayış, Hayalet Kral Gost'un bir iz bulmasına kadar boş çabalardan ibaretti.
Elvis ve beraberindeki ordular sanki görünmez olmuşlardı da ortadan kaybolmuşlardı.
Bir sabah Kral Gost odasına bir muhafızın aniden girmesiyle yatağından doğruldu. Gost daha gözlerini açmadan muhafız ona baktı ve:
"Kralım! En sonunda Kuzey de bir şeyler bulduk. Kuzey tepesi üzerinde büyük büyük deriler var. O derilerden bir kesit alarak buraya getirdik." dedi.
Hayalet Kral gülümsedi ve:
"Kesin bu soğukta donmuşlardır çoktan. O yüzden deri kullanıyorlar, ısınmak için! Onlardan alacağımız intikam vakti gelmiştir. Sebastian'ı salona çağır ve deriyi de oraya getir." dedi muhafıza.
Vampir Kral Sebastian bu sırada derin bir uyku içerisindeydi. Uyandığında yanı başında dikilen muhafızı görünce panikledi ve bir refleks olarak muhafızın boğazına sarıldı aniden.
Muhafız zar zor bir şeyler demeye çalışıyordu. Bunun üzerine Sebastian onu bıraktı ve:
"Ne işin var odamda?!" diye sordu.
Muhafız ise:
"Tam sizi uyandırmaya gelmiştim, yanlış anladınız kralım. Hayalet Kral Gost sizi salonda bekliyor." dedi ve Kuzey de rastladıkları deriden v.s bahsetti.
Vampir Kral uykulu gözlerle sarayın konseyini buldu ve içeri girdi.
Bu konsey, Taç Krallığı'nda ki konseye hiç benzemiyordu. Elvis, burayı özel olarak dizayn etmişti. Koltuklar demirdendi ve sivri uçları vardı. Koltuklar hiç konforlu gözükmüyorlardı, üstüne çok rahatsız ediciydiler. Salonun tavanında bir iskelet vardı ve ağzından çıkan ateş, tüm salonu aydınlatıyordu. Nitekim salonun belli başlı yerlerinde de bu iskelet kafaları mevcuttu. Sanki bu kafalara her ne yönden bakarsanız bakın gözleri sizin üzerinizdeymiş gibi bir izlenim veriyorlardı. Vampir Kral Sebastian korkmasa da, salon onun hoşuna gitmemişti.
Hayalet Kral bu sırada önünde duran deri örneğini inceliyordu.
"Niye bu kadar büyük bu deri? Ne derisi bu?" diye sordu kocaman deri parçasını gören Sebastian.
Hayalet Kral'ın göz bebeği büyüdü. Ve:
"Yanılmıyorsan bunlar... bunlar ejderha derileri." dedi.
Sebastian çok şaşırmıştı. Hemen söze atıldı:
"Ama Büyük Savaş'tan bu yana hiçbir ejderha görülmemişti. Hatta soylarının tükendiği ve bir daha görülmeyeceklerini söylemiştin bize. Ne yani, Elvis ejderhalar ile mi saldırıya geçecek? Bu sonumuz olur Gost... Krallığın en güçlüleri siz, hayaletler bile onların alevi karşısında..." dedi ama sözünü tamamlayamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUK KRİSTALİ
Fantasyİçerisinde 6 çeşit ırkın bulunduğu Güç Krallığı çeşitli süreçler geçiriyordu. Bu ırkları sırasıyla;Vampirler, Cadılar, Hayaletler, Miyalar, Deniz Kızları ve Kurt Adamlar oluşturuyordu. Irklar zamanın en kötü büyücüsü olan Slador tarafından çok eski...