Hemus ve Galir yaşanan bu kötü hadiseden sonra, Garlok'a haber vermek için meydana, festivalin yapıldığı yere doğru hızlı adımlarla gittiler.
Hemus, tepenin merdivenlerini tamamiyle indikten sonra meydana doğru koştu. Fakat daha yukarıda iken duyma yetisi sayesinde birçok bağrış duyabiliyordu.
Sonunda Meydan'a, yani festivalin yapıldığı yere geldiklerinde ise onları bambaşka bir görüntü bekliyordu. Festival, festivallikten çıkmıştı. Herkes etrafta bağrışıyordu. Festivalin bayrakları yerlerde idi. Meşaleler ise sönmüş ortamı karanlık kaplamıştı. Tüm bunlara rağmen ortada bir savaş vardı ve Hemus'ta istemeden kendisini bu savaşın içinde buldu.
Galir festivale adımını atar atmaz yerdeki ölüleri gördü, ardından yanındaki Hemus'a:
"Bizimkileri bulmalıyız! Burası kanlar içinde kalmış." dedi.
Hemus yerdeki ölü kurtları görünce, sinirden yerinde duramıyordu ve:
"Hayır Galir! Sen istersen git. Ben, halkım burada can verirken kaçmayacağım" dedi ve iskeletlerin arasına girip savaşmaya başladı.
Galir ise bu sırada koşarak babasını arıyordu. Onun için çok endişelenmişti.
Hemus teker teker iskeletleri indirmeye başladı. Tüm kurt yetilerini bu savaşta kullanıyordu. Duyma özelliği sayesinde yerde, zor durumda olan birliklere yardıma koşuyor, onların ölmesini önlemeye çalışıyordu. Aynı anda hem iskeletleri öldürmek hem de birliklerin yardımına koşmak imkansız gibiydi. O yüzden ilk önce her iskeleti yok etmek amacıyla saldırmaya devam etii.
İskeletlerin sayısı azalmaya başlayınca, Hemus zor durumdaki birliklerin yardımına koşmaya başladı. Bir vampiri, şifa vermek amacıyla ısırırken arkasındaki iskeleti görmemişti. İskelet, Hemus'a hamle yapamadan Vampir Dayvos iskeleti yok etti. Ardından:
"Yok olmaya başladılar. Haydi savaşmaya devam edin!" diye bağırdı kendi birliklerine.
En sonunda tüm iskeletler yok edilmişti. Meydan, kan gölüne dönmüştü.
Garlok'ta tüm gücüyle yaralı birliklere yardım etmeye çalışıyordu. Fakat herkesin yaşam savaşı verdiği bu günde, kimse etrafta Cadı Kral'ı görmemişti.
Daha sonradan Galir, babası ile dönünce:
"Kralımı yerde baygınken gördüm, ufak tefek sıyrıklarla kurtulmuş." dedi.
Etrafta birçok deniz kızı ölüsü de vardı. Deniz'in Kraliçesi bu acı günü hiçbir zaman unutmayacaktı. Çünkü deniz kızları bir savaş kaldırmayacak kadar narin varlıklardı.
Yerlerde yüzlerce ölü vardı. Bu yüzden Garlok:
"Ne yazık ki hepsi iskelete dönüşmeden, cesetlerini yok etmemiz lazım. Ateşi hazırlayın." dedi.
Tüm ölü birlikler, daha ailelerinin bile öldüklerinden haberi yok iken yanıp, kül olup gitmişti bu diyardan...
Yaşanan bu olay yıllar sonrasına da geçecekti ve tarih bu olayı "Kan Gölü" olarak yazacaktı.
Kurt Sürüsü'nün Lideri Ed:
"Artık Elvis'e gitmemize gerek kalmadı. O bize geldi..." dedi.
Buna karşın Vampir Kral Sebastian:
"O, buraya kadar gelecek kadar cesarete sahip değil. Ancak böyle alçakça saldırılarla bize zarar vermeye çalışır." dedi.
Meydan'da ailesinden birini kaybettiği için ağlayan vampirler, kendi vücutlarından herhangi bir bölgesi hasar gördüğü için bağıran miyalar ve daha nicesi, tüm krallığa yeterince üzüntü yaşatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUK KRİSTALİ
Fantasíaİçerisinde 6 çeşit ırkın bulunduğu Güç Krallığı çeşitli süreçler geçiriyordu. Bu ırkları sırasıyla;Vampirler, Cadılar, Hayaletler, Miyalar, Deniz Kızları ve Kurt Adamlar oluşturuyordu. Irklar zamanın en kötü büyücüsü olan Slador tarafından çok eski...