Bölüm 26 - UYANIŞ

508 96 162
                                    

Taç Krallığı yeni bir güne büyük bir korku içerisinde uyanmıştı çünkü Vampir Krallığı'ndan Silverya ile Miya Kraliçesi Sefrenya ortada yok idiler.

Büyücü Garlok, birliklerine krallığın her yerini aramalarını emretti ve birliğin başına da Silverya'nın ağabeyi Dayvos'u geçirdi.

Dayvos krallığın her yerine baksa da kayıp iki kişiyi bulamadı. Bunun üzerine üzgün bir şekilde Büyük Kale'ye geri döndü.

Garlok, konseyi toplamıştı bile. Lakin konseyde kurtlar eksikti. Hemus'un ölümü üzerine hâlâ kendilerine gelememişlerdi.

Garlok, bu kayıplar hakkında hiçbir şey söylemiyor, sadece kara kara düşünüyordu.

Dayvos'un da konseye gelmesiyle birlikte konsey toplantısı artık başlamıştı -Vampir Kral Sebastian Kuzey'de olduğu için, Dayvos geçici olarak Vampir Kralı kabul ediliyordu-

Garlok en sonunda söze başladı:

"Dostlarım, mâdem ki Silverya ve Kraliçe Sefrenya krallık içerisinde değiller, o zaman ne yazık ki onlara yapmamaları gereken şeyi söylediğim de beni dinlememişler."

Dayvos atıldı:

"Onlara ne söyledin Garlok? Yerlerini biliyor musun?"

Bunun üzerine Garlok, Derin Orman'da yaşayan tarafsız büyücü Kunpera'dan tüm konseye bahsetti.

Vampir Kraliçesi Semera başını eğdi, yüreğine bir darbe inmişti sanki. Çünkü son zamanlarda Kunpera'nın delirdiği, eskisi gibi biri olmadığı söyleniyordu.

Dayvos hiddetle ayağa kalktı ve:

"O zaman burada zaman kaybetmenin lüzumu yok! Ben ve birliklerimiz Derin Orman'a gidiyoruz." dedi.

Garlok ise:

"Derin Orman'a gitseniz bile Kunpera istemediği sürece onu bulamazsınız. Onu bulmak için güvenilir olduğumuzu ona göstermeliyiz. O yüzden tek başıma gideceğim. Siz de burada kalır, krallık meseleleri ile ilgilenirsiniz." dedi.

Bu fikir Dayvos'un içine sinmemişti. Kız kardeşi, ne olduğu belirsiz bir büyücünün elindeyken, krallıkta beklemek hiç cazip gelmiyordu. Lakin annesi Semera, oğlunu sakinleştirdi ve Garlok'a güvenmesini istedi.

*

Silverya'nın başı ağrıyordu. Gözünü açmayı denedi ama başaramadı. Elleriyle yüzüne dokunmak istedi ama ellerini hissedemiyordu. Bunun üzerine gözünü en sonunda açabildi ve belki de hayatında ilk defa bu kadar güzel bir yer ile karşılaştı.

Silverya'nın gördüğü şey, etrafta uçuşan kuşlar, vızıldayan arılar, yemyeşil bir bitki örtüsü ve beraberindeki meyve ağaçları, her şey çok güzeldi onun için.

En sonunda dayanamadı ayağa kalktı, biraz ilerledi ve Miya Kraliçesi Sefrenya'yı bir ağacın yanı başında uyurken gördü.

Silverya, Kraliçe Sefrenya'yı uyandırdığında o da ellerini hissedemediğini söyledi. Lakin ayağa kalktığında, gördüğü güzellikler karşısında büyülenmişti âdeta.

İkisi birden bu cennet kadar güzel yerde biraz yürüdüler. Karşılarında bir şelale gördüler. Müthiş bir manzarası vardı bu şelalenin.

Silverya şelalenin içine girmek istedi, doğrusu suyu çok severdi.

Fakat şelaleye yaklaştıkça, orada bir adam olduğunu fark etti. Bu adam ona çok tanıdık geliyordu. Hızlıca yanına doğru koşmaya başladı ve gördü ki Hemus bir yerde oturmuş manzarayı izliyordu.

SONSUZLUK KRİSTALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin