Okumaya başlamadan önce söylemem gerekir ki, 23. bölüm iki parttan oluşacak. Eğer hepsini tek bölüme sığdırmam gerekseydi bölüm çok uzun olacağından ve sıkılabileceğinizden iki parta ayrımaya karar verdim ehehe ;)
Keyifli okumalar!!
[Part 1]
~~
"Kâbusların hiç bitmeyeceğine inanırdım, Tanrı bana cennettinden bir düşü armağan edene dek."
Hayatın dikenli yollarında yürürken, Azrail canımı alıncaya dek bu dikenlere mahkum olduğumu düşünürdüm. Etrafım karanlıktı ve ben kibritim bile olmadan yönümü bulmaya çalışıyordum. Sarılı ellerimle tutunacak bir dalım yoktu, beni kurtaracak bir şeylerin olduğunu umduğum gökyüzü bana sadece gözyaşlarını bahşediyordu ve benim ruhum yorgundu, yardım arayacak kadar güçlü değildim.
Ayak tabanlarım parçalanmıştı, ellerimdeki yaraların iyileşmesi uzun sürmüştü belki ama şu anda kucağında bulunduğum bu sıcaklığı düşününce, değer diyordum.
Gökyüzümdeki o kara bulutları dağıtan bu adam için değerdi ve şimdi onun kollarındayken, hiçbir kötülüğün bana ulaşamayacağını hissediyordum.
Güven vericiydi, varlığı. Huzur doluydu ve mümkünse ömrümün sonuna dek bu huzur ve güveni hissetmeyi diliyordum tanrıdan.
Henüz zihnimde dolanan uyku isteğiyle olduğum yerde dönerek ciğerlerimi süsleyen güzel kokunun kaynağına biraz daha sokuldum. Aynı zamanda saçlarımdaki parmaklar ve alnımda hissettiğim sıcaklık huzur dolu bir ilahinin kulağıma okunduğu hissiyatını yaratıyordu.
Tam ruhumu bu derin huzura bırakıyordum ki evi inleten kırılma sesiyle irkilerek gözlerimi açtım.
Gördüğüm ilk şey onun güzel yüzüydü. Dağınık saçları yüzüne dökülüyordu ve düzenli kaşlarını çatmıştı. Göz göze geldiğimizde işaret parmağını dudaklarına bastırarak susmamı işaret etti.
Cidden, sabah sabah bu da neydi?
Başımı sallayarak onu onaylarken sessizce yattığım yerden doğruldum. Jungkook temkinli bir şekilde salonun çıkışına ilerlerken ben de parmak uçlarımda yükselerek sessiz adımlarla onu takip etmiştim.
Ses mutfaktan gelmişti. Bir şeyler kırılmış olmalıydı.
"Senin ben elinin ayarını si-"
Mutfağın girişinde durduğumuzda derin bir nefes vererek mutfağın ortasında, yerdeki cam kırıklarını toplayan ikiliye baktım.
Jimin söverken bizi gördüğünde durmuş, sonra da homurdanan Taehyung'u dürtüp bize bakmasını sağlamıştı.
Tanrım...
Ellerimle saçlarımı geriye tararken gözlerimi onlara büyük bir ciddiyetle bakan Jungkook'a çevirdim. Öğrencileri yaramazlık yapınca onları azarlayan öğretmenler gibi görünüyordu.
"Ne bok yiyorsunuz sabah sabah burada?"
Doğrusu bunun cevabını çok merak ediyordum çünkü uykumu mahvetmişlerdi bu yüzden ağırlığımı tek ayağıma vererek onlara baktım.
Jimin hızlıca elindeki cam kırıklarını atıp doğruldu ve boğazını temizledi. "Hepsi bu pezevengin suçu. Ben sadece sizi almak için gelmiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|•| Leaofila |•| rosékook
FanficBir yıldız öldüğünde, arkasında milyarlarca yıl yaşadığına dair bir iz bırakır. Bu bazen bir karadelik olur; yanına hiçbir şey yaklaşmaz ve yaklaşanlar da sağ kalamaz. O gün, o gece gözleri birer karadelik olan birini tanıdım. Gözlerinde ölü bir yıl...