Meydan savaşı devam ediyordu, silvanna'nın yarası sarıldı fakat hala durumu ağırdı, o kılıç darbesi çok büyük zararlara yol açmıştı, ona rağmen sonunda gözlerini açtı, başında granger'ı gördü ve direk konuşmaya başladı;
- siz Moniyan'a dönmediniz mi?
- aslında döndük ama sonra, senin yaralandığını ve ciddi olduğunu duyunca dayanamadım ve yerime natalia gitti.
- yani sırf benim için emirlere uymadın mı?
- Bir nevi de denilebilir.
- ama uyman gerekirdi.
- çok endişelendim, hayatta benimle ilgilenen birisisin, kim olduğun yada makamın umurumda değil, annemi kaybettikten sonra benim için değerlisin.
Silvanna'nın yüzü kıpkırmızı olmuştu, fakat granger hala aynıydı, silvanna birşey diyemedi, sadece bakıştılar.
O sırada savaş alanında Wanwan tam yakalanacakken Tigreal önüne geçmeyi başardı ve suikastçıları püskürttü, çok yorulmuştu yukarıdan mavi bir ışık geliyordu, ve bir anda kafasına atladı, Wanwan bakakaldı, bu ling'di, ama nedense hala onlarla savaşıyordu, savaşırken konuşmaya başladılar bu sırada Tigreal küçük bir şekilde yaralandığından oradan uzaklaştı, Wanwan'a "gel" dedi Ama sözünü dinlemedi.
- Ling! Sen buradasın! Dedi gardını düşürerek.
- sen kimsin bilmiyorum, ve adımı nereden bildiğini, ama seni yok etmek benim görevim. Dedi ve ona doğru atıldı.
- beni hatırlamıyor musun? Dedi ve gözleri yaşarmaya başladı.
Ling'de sessiz bir şekilde ona yaklaştı, Wanwan yerde kalmıştı, ling'in kılıcı parlamaya başladı, ling, gözü yaşlı Wanwan'ı gördü ve bir an duraksadı, sonra gözünü yumup hızlıca bıçağı ile saldırdı..
...
O sırada alice ve dyrroth kaçış planı üzerinde çalışıyordular, dyrroth imkansızlıkları görünce ağlamaya başladı;
- bak dyrroth merak etme seni geri götüreceğim.
- sorun sen değilsin ki, baksana bizim buradan çıkmamız imkansız, her yer asker dolu.
- Bir planım var, a-a-ama beğenmeyeceğine eminim.
- ne, nasıl çabuk söyle.
- ş-şey o kristal, bende bir tane var eğer biz buradan çıkarken sana onu takarsam sen aşırı güçlenirsin, ve neredeyse herkesi tek başına yenebilirsin, thamuz sarayda olduğundan seni yenebilecek güçte kimse yok.
- ama o kristali tekrar takarsan ben kendimi kaybederim.
- işte bende bundan bahsediyorum, işimiz bitince onu kırarım, söz veriyorum.
Başka şansının olmadığını gören dyrroth kabul etti, kristali taktı, aşırı güçlendi, dışarı çıkmayı başardılar.
- tamam şimdi gel buraya o şeyi kırmanın vakti geldi.
- hahahaha~ ASLA!
Alice dyrroth adına pişmanlık duydu, ve onunla savaşamazdı, hem dyrroth onu yok eder, hem thamuz onu geri hapis ederdi, yapacak birşey arıyordu, o sırada fark etti ki..
- Dyrroth? Nereye gittin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzakdoğu savaşçıları 2 - Kutlu Yemin (mlbb)(fanmade)
Fanfiction@Dihidrojen_monoksit in yapmış olduğu kitabın ikincisidir (FANMADEDIR)