Granger, alice ve silvanna kamp başında;
- ee çukurda değil de nerede kardeşin?
- bilmiyorum alice, ama onu bulmalıyız.
- dur biraz, alice sende kristalleri takip edecek birşey yokmu?
- var ama sarayda kaldı.
- ee mükemmel granger, alice oraya sanki hala kraliçeymiş gibi girsen peki?
- ama ordu biliyor olmalı, yani imkansız.
Granger silvanna'ya bakar
- alice, granger eminim hepsine unutturacaktır.
- evet, unuttururum, ve ayrıca unutmalayanlar için merminin tadını da öğretebilirim.
- iyi o zaman yarın önce granger sonra ben girerim.
- ben acil bir durumda gelmek için sizi gözlerim.
- prenses doğru konuşalım, acil bir durum mu, yoksa granger'ın dara düştüğü bir durum mu?
- aaa-
- alice yeter, onu bu kadar utandırma, anladım ben seni prenses. *silvanna'ya göz kırpar*
- tamam, sen öyle diyorsan.
...
Savaş sahası askersiz kalmıştır, her yer sessiz, Tigreal ve Baxia uyumaya gitmiştir, gece nöbetçileri dışında kimse yok.
Moniyan'da isyan bitmiştir, ama imparator destekleri geri yollamıyordur, çünkü artık kuzey'in kaybettiğini görüyordur ve kayıp vermek istemez.
Sabah olur.
Alice uyanır.
- ciddi misin? Yine mi?
Diğerleri de çok geçmeden uyanır.
- ne oldu alice? *uykulu bir sesle*
- nerede yattığını görmüyor musun? Önce bir düğün yapalım bali.
- ne var ki yattığım yerde.
Bakar, granger'ın üzerinde yatıyordur.
- GRANGER!
- efendim prenses.*uykulu*
- neden bu ceket yine benim üstümde ve neden üzerindeyim?!
- ehh çünkü gece kendin gelmişsin, ben de bir anlık uyandım ve üşüme diye üzerine örttüm.
- granger?
- efendim alice?
- yarım saat boyu uyurken onu izledin değil mi? *gülerek*
- aslında evet..
- cidden sana inanamıyorum.
- ama prenses buraya kendin geldin.
- *yüzü kızarır* ama sadece bir anlık yatmak istemiştim, tüm gece orada kalmak değil, beni anladığını sanmıştın.
- evet anlıyorum.
- ee neden orada uyandım.
- çünkü öyle istedin.
- tamam kapatalım şu konuyu.
- tamam ben halletmeye gidiyorum.
Silvanna iç çeker ve granger'a ceketini giymesinde yardımcı olur, ve toz almak için ceketin üzerine vurur.
- dikkat et tamam mı?
- merak etme prenses.
Alice onları yalnız bırakır ve ilerlemeye başlar.
- alice gitmiş hadi yetiş.
- tamam, prenses.
Granger giderken arkasından.
- g-granger.
- efendim prenses?
Üzerine koşup sarılarak.
- b-ben.. Ben seni seviyorum..
- biliyorum prenses.
- nasıl yani? *hayretli bakışlarla*
- prenses.. çok belli ediyorsun.
Granger yürümeye başlar ve arkasından ona bakakalır.
Plan başlar.
- askerler! Buraya bakın şimdi biz kraliçeyle içeri gireceğiz, ve bir malzeme alıp çıkacağız, eğer bundan sonra bundan thamuz'un haberi olmayacak yoksa gerçek anlamda ölüm sesleriniz ile şarkı yaparım.
Bunu dedikten sonra granger'ı tanıdıklarından dolayı herkes korku içinde yere eğilir, alice içeri girer ve o odaya doğru ilerler, malzemeyi alır, ve çıkarlar, granger uzaklaşırken arkasından birinin ateşi üzerine silvanna'nın üzerine yığılır.
- g-g-granger.. GRANGER!! hayır.. olamaz.. der ve gözyaşlarına boğulur.
"Seni kaybedemem, olmaz, olamaz.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzakdoğu savaşçıları 2 - Kutlu Yemin (mlbb)(fanmade)
Fanfic@Dihidrojen_monoksit in yapmış olduğu kitabın ikincisidir (FANMADEDIR)