Moniyan çatısı altında teknolojinin en çok geliştiği Eruditio adındaki şehirde intikam ateşiyle yanan bir genç vardır, bu nedenle kendi yaptığı zırhıyla tüm şehri yakıp yıkmıştır, bu yaptığına rağmen kral ve ailesine sempati duyan bu genç yu zhong'un ondan değerli birşey çalmasıyla, kendi diliyle "savaş alanını CEHENNEME çevirmek" için yola çıkar, bu genç asi, bir o kadar da mantıklı düşüncelere sahiptir, bir yandan kaos yayıp bir yandan nefret etmediği şeylere karşı zarar vermeyen bu genç, görünüşe göre sadece kendi istediğini yapıyordur.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabah olmuştur önce granger uyanır; (Granger ağızından)
- n-neredeyim ben?
- ahh bu da kim!
- oh, sadece silvanna'ymış.
- yine üzerimde yatıyor haha~
- neyse onu uyandırmamalıyım, yaram hala acıyor en iyisi biraz daha uyumaya çalışmak.
Granger yavaşça yatakta hareket eder.
- g-granger, g-gitme lütfen.*aşırı sessiz, ince ve korkulu ses tonuyla*
- aah prenses? Uyandın mı?
Bakar ve silvanna hala uyuyordur.
*yavaşça doğrulmaya çalışır ve kulağına yaklaşıp*
- emin ol yapmak isteyeceğim son şey bu olurdu prenses.
Granger tekrar yatar ama uyuyamaz, sadece silvanna hakkında düşüncelere dalar, bir zaman sonra uyuyakalır.
Alice uyanır;
- silvanna, kalk, sanırım kötü birşey var.
Silvanna aceleyle uyanır.
- ne oldu, yoksa o! Ona birşey mi oldu?
- sanırım ölmüş, doktor ne dedi hatırlıyor musun hani "bir gün içinde uyanmazsa ölmüştür fakat bu küçük bir ihtimal" sanırım tabi.
Silvanna bunu duyunca kalakalır, elleri ağızında ve gözyaşları yine çıkmaya başlamıştır, kasları gereksiz katılıyordur, ayağa kalkar.
- GRANGER.. HAYIR BU OLAMAZ SENINLE SADECE BIR GÜN KALABILDIM, lütfen.. gitme.. lütfen..
Der ve yüksek sesle ağlamaya başlar, granger irkilerek uyanır.
- silvanna? İyi misin?
- HAYIR O ÖLÜYKEN NASIL IYI OLABILIRIM Kİ!!!
- ama belki hala buradadır.
O an sesin granger'dan geldiğini anlar, kalkar ve ona doğru koşar.
- Seni çok özledim!! Çok korktum.
- belli, prenses. Ve kıkırdar.
Sonra eliyle silvanna'nın çenesini tutarak.
- ağlama prenses, benim için değmez, sonuçta hepimiz ölümüyüz.
*silvanna'nın gözlerini eliyle sıyırır, ve gözyaşlarının akışını izler*
- ama sen benim için bir askerden fazlasısın granger! Der ve boynuna atlar ve sarılır.
Granger gülümsedi, mutlu gözüküyordu.
- belki de.. tüm ailemi kaybetmemişimdir..
Ardından gözlerini yumar ve onun boynunu öpmeye başlar.
Tigreal bu sırada uyanır.
- tamam, prenses askerlere değer verir, ama bu kadarını hiç görmemiştim.
Granger gözünü açar ve Tigreal' e bakar.
- b-belki de susmalıyım, tamam devam edin.
Wanwan uyanır.
- burada neler oluyor *uykulu*
- birşey olmuyor küçük kız.
- alice! Bana küçük deme!
Ling uyanır;
- Wanwan küçük değil, o benim için çok değerli bir kere alice!
Wanwan Ling'i onu savunurken görünc-
- boşversene sadece sarılacağım, anlatmana gerek yok.
Ehe, tamam sarılın madem siz.
Tamam ama hikayeye devam etmeliyiz wan.
- tamam ne yapıyorsan yap. Dedi sarılmaya devam ederek.
- bu sınır bozucuydu ama.
Tamam devam edelim.
Silvanna granger'ın yarasına bakmak için t-shirt'ünün üzerinden bakar. (ceketin önü açıktır)
- p-prenses?
- aileni kaybetmedin, bu yüzden baktırmak zorundasın.
Granger duraksar.
- prenses, T-teşekkür ederim.
- önemli değil, yara kapanıyor merak etme artık kalkabilirsin.
