17

428 43 57
                                    

Jung Yoonoh

"Ne düşünüyorsun?"

Kantinde otururken aniden duyduğum sesle yerimden sıçrayıp, sakinleştikten sonra cevaplamıştım.

"Hiç..."

"Hiç mi? Seni tanıyorum Yoonoh, birini öldürme planı ya da özür konuşması planı hazırlamıyorsan böyle dalgın olmazsın. Yanına oturduğumu bile fark etmedin."

"Chohee'yle tartıştık ya, onu düşünüyordum. Ne yapsam diye..."

Mark başını sallayıp bana döndü.

"Ee, bir şey bulabildin mi? Ne yapacağın konusunda."

"Özür konuşması yapacağım tabiki, ama nasıl..."

Kantinden içeriye dalan Chohee konuşmamızı bölmüş ve gelip yanımıza oturmuştu.

"Abi, şey..."

"Senin gözlerine ne oldu böyle?"

Bugün evden ben uyanmadan önce çıkmıştı. Bu yüzden onu görememiştim, şuan görüyordum. Gözleri şiş ve göz altları mordu.

"Yumruk yiyen Yoonoh değil miydi ya?"

Mark'ın söylediğine gülümsemiş ve bana pişman olmuş gibi bakıp konuşmuştu.

"Aslında... Ben de onun için özür dilemeye geldim."

"Özür dilemesi gereken kişinin sen olmadığını ikimiz de biliyoruz Cho."

Chohee gözlerini kaçırıp sonra geri gözlerime kenetlemişti.

"Ne yapmış olursan ol, sen benim abimsin. Bana senden daha fazla değer veren kimse yok. Bunun farkındayım ve farkında olmama rağmen sana yumruk attım abi. Sana hâlâ kızgınım. Ama sana kızgın olmam özür dilemem gerektiğini değiştirmez."

Elimi elinin üzerine koyup diğer elimle saçlarını karıştırmıştım.

"Özür dilerim Cho. Seni üzmek istememiştim."

"Bende özür dilerim."

Sonra gözü dudaklarıma kayınca şokla ağzını açtı.

"Bunu sana ben mi yaptım!?"

Kantinde sesi yankılanmış ve herkes kavga ediyoruz sanıp -yine- bizi izlemeye başlamıştı.

"Kaos falan yok. Önünüze bakın!"

Ardından Chohee'ye dönmüş ve başımı sallamıştım.

"Evet. Sen yaptın."

"Ben..."

Cümlesini devam ettirmeyip omzuma sarıldı, kafasını boynuma koydu, elimi saçlarına çıkardım ve hafifçe okşadım.

"Seni üzmekten, sana zarar vermekten nefret ediyorum abi."

"Üzmedin, hak etmiştim Cho."

"Hak etmedin. Bana ne söylersen söyle, fikrim değişmez çünkü hak etmedin."

Kafasını kaldırıp bana baktığında yanaklarını iki yandan sıktım, dudakları öne çıkmıştı ve şirin görünüyordu.

"Abi"

"Hm."

"Sen insan mısın?"

"Nasıl bir soru bu böyle?"

"Bir insanın bu kadar olağanüstü bir yakışıklılığa ve güzelliğe sahip olması... Ne bileyim, Tanrı sanki seni yaratırken ekstra bir özen göstermiş gibi..."

Gülmüş ve yanaklarını bırakmıştım.

"Kalk hadi, kütüphaneye gidelim. Ödevim var, sen de bana yardım edeceksin."

Elimi tutup beni kütüphaneye sürükledi, bulduğumuz ilk masaya oturunca kitaplarını çıkarıp ödevi olan yeri açtı.

"Nereyi yapayım?"

"Burası, ama biraz hata yap. Bay Nakamoto benim yapmadığımı anlamasın."

Sessizce gülüp bana gösterdiği yeri yapmaya başladım.

"Bir kaç yerde hata yaptım, zaten Bay Nakamoto yazıları ayırt etme konusunda pek iyi sayılmaz. Anlamaz yani."

"Tamam, bana anlatır mısın şimdi nasıl yaptığını?"

"İyi dinle."

Bütün soruların çözümlerini güzelce anlatmıştım. Tam kalkıyorken izlendiğimizi hissedip arkama baktım, benimle birlikte Chohee de döndü. Taeyong hyung...

"Bay Lee?"

"Demek matematik ödevini abine yaptırıyorsun, benim ödevlerimide mi abine yaptırıyorsun yoksa?"

"Hayır, tabiki hayır. Sadece matematikte biraz sıkıntı yaşıyorum, abimde çözüyor sonra bana anlatıyor. Böylece anlamış oluyorum."

"Ama yine de ödevlerini abine yaptırmamalısın. Yuta'ya ödev konusunda bir şey söylemeyeceğim. Ama en iyi hangi öğretmeninden anlıyorsan ondan ek ders al."

"Bay Nakamoto..."

"Sizin dersinize Yuta girmiyor mu zaten?"

Chohee başını sallayıp onaylanmıştı.

"Evet. Ama sorun konuyu anlamam değil, soru çözerken sıkıntı yaşıyorum. Ek ders isteyecektim ama, boş zamanı olmayabilir diye düşündüm."

"Sana ek ders ayarlamamı ister misin?"

"Sizden bunu istemem biraz fazla olmaz mı?"

Taeyong hyung gülümsemiş ve başını iki yana sallamıştı, bir insanın gülüşü yıldızları bile etkileyebilir miydi? Konu Taeyong hyung ise, evet. Gülüşü, bakışı, gözleri, dudakları... Her detayı nasıl mükemmel olabilirdi ki?

"Abi?"

"Bay Lee nereye gitti?"

"Kitap almaya gelmiş, aradığı kitabı alıp gitti. Tabi sen o sırada ona aşık olmakla meşguldün."

"Ben ona zaten aşığım."

___

Geldim ve gidiyorum. Oy vermeyi ve yorum yaparak bana destek olmayı unutmayın! İyi geceler!

16.07.20
00.35
Hera🍷

𝑻𝒉𝒆 𝟕𝒕𝒉 𝑺𝒆𝒏𝒔𝒆🍷𝑱𝒂𝒆𝒚𝒐𝒏𝒈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin