26

393 29 36
                                    

-Yazar anlatımı-

Günaydın çiçekler, günaydın ağaçlar, günaydın doğa... Çüş lan yavaş ayı. Jungwoo kırık ayağı ve çatlak dirseği yüzünden okula gidememiş evde yatağın üzerine oturmuş yoga yapmaya çalışıyordu. Çalışıyordu çünkü üst kattaki yeni taşınan komşuları buna pek izin vermiyordu. Taeyong ona okula gitmeyip evde kalmayı teklif etti ama Jungwoo gerek olmadığını, henüz yatalak bir hasta olmadığını söyledi ve onu zorla da olsa okula gönderdi...

Kalkmak için yanındaki koltuk değneklerini eline alıp kollarının altına koydu ve kalkıp banyoya gitti.

"Hay ebeni ama, kaç kez söyledim 'hyung kapıyı kapatma açamıyorum.' diye?"

Elindeki değneklerden birini diğer eline alıp kapı kolunu indirdi ve içeri girdi. İşini halledip çıktıktan sonra acıktığını fark edip mutfağa gitmeye karar verdi. Harika, şimdi bir de kahvaltı mı hazırlayacağım? Ve kapı sesi... Jungwoo kırık ayağı sağolsun yaklaşık 5 dakika içinde anca kapıya vardığında kapıyı açtı.

"Günaydın, daha doğrusu tünaydın. Kapı dürbününden bakmaz mısın sen hiç?"

"Cho? Okula gitmedin mi?"

Ayakkabılarını çıkarıp içeri giren Chohee elleriyle Jungwoo'nun yanaklarını sıkıp konuştu.

"Yok bebeğim, hâlâ okuldayım. Klonumu gönderdim."

"Hahaha. Neden geldin?"

Chohee yanaklarını bırakıp kaşlarını çattı ve mutfağa gidip tost hazırlamaya başladı.

"Nasıl soru o öyle? Sen daha merdivenden inmeyi hatta yürümeyi bile beceremiyorsun, o yüzden aç kalma diye geldim."

Jungwoo, amerikan mutfaktaki ortada bulunan tezgahın yanına değneklerini bırakıp sandalyelerden birine oturmuştu.

"Okula gitmedin mi bugün?"

"Yoo, gittim. Abim sürükledi. Ama sonra Bay Lee'nin okula geldiğini gördüm. Senin de evde tek olduğunu fark ettim. Eh, Jung Yoonoh abin olunca da okuldan kaçmanın incelikleri diye bir listen oluyor elinde. O listeden yararlanıp geldim. Son derslerimiz boş olsun diye de öğretmenleri evlerine gönderdim."

Jungwoo şok olmuş bir şekilde Chohee'yi dinliyordu.

"Nasıl evlerine gönderdin ya?"

"Birinin çocuğu hasta diye dün rapor almıştı, ben de çocuğunun rahatsızlandığını, eve gitmesi gerektiğini söyledim. Diğeri de kan görünce bayılıyor. Sadece elimi kanattım. O da bayıldı. Ambulans çağırdılar. Ben de kaçtım, o kadar."

"Sana inanamıyorum... Şeytan görse 'ben çok iyiyim istifa ediyorum.' diyip görevini sana devreder..."

Chohee gülüp Jungwoo'nun önüne hazırladığı tostlardan birini koyduktan sonra karşısına oturdu.

"Ee, iyi misin? Ağrıyor mu bir yerin?"

Jungwoo ağzındaki lokmayı yutunca başını iki yana sallayıp gülümsedi.

"Hayır ağrımıyor. Sen gelince daha da iyi oldum, teşekkür ederim."

"Rica ederim, eğer sen olmasan şuan okulda uyukluyor olurdum..."

İkisi birlikte gülmüş ve yemeklerini yedikten sonra ortalığı toparlayıp oturma odasındaki koltuğa oturdular.

"Şimdi bize bir plan lazım..."

"Ne planı?"

"TY's love planı."

Jungwoo yine anlamadığı için Chohee gözlerini devirip ne olduğunu anlatmaya başladı.

"Taeyong ve Yoonoh'un aşkı, TY's love."

"Ha diyorsun ki, ben çok kaşınıyorum. Abimle acilen kavga etmeliyim. Bana yardım et. Ne gerek var ya, ben kavga ederim seninle. Deli misin?"

Chohee, Jungwoo'nun omzuna hafif bir yumruk geçirdikten sonra derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. Benim abim Bay Lee'yi seviyor. Köpek gibi. Ama açılamıyor işte.

"Ya abim ben bir şeyler yapmazsam Bay Lee'ye ömrü boyunca açılamaz. Gaz vermemiz gerekiyor."

"O kolay. Onu ben hallederim."

___
Size uzun bölüm salıyorum, ama bir tane daha salacağım. Bekleyin çilekli pastalarım 🍓😚

26.07.20
15.00
Hera🍷

𝑻𝒉𝒆 𝟕𝒕𝒉 𝑺𝒆𝒏𝒔𝒆🍷𝑱𝒂𝒆𝒚𝒐𝒏𝒈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin