29

377 27 8
                                    

-Yazar anlatımı-

Chohee eve gelip çantasını odaya fırlattıktan sonra oturma odasındaki Yoonoh'un yanına oturdu.

"Eee, Bay Lee-ay pardon eniştemle neler yaptınız?"

"Hiiiç."

Chohee kaşlarını çatıp abisinin kıpkırmızı olmuş yanaklarını sıktı ve güldü.

"Abiciğim ben senin her hareketini anlıyorum... Boşuna kasma. Biliyorum zaten."

Yoonoh şokla Chohee'ye dönüp elini ağzına kapattı.

"Sakın izledim deme..."

"İz-izlemedik canım ne izlemesi."

"Bir de '-dim' değil '-dik'! Kaç kişiydiniz!?"

Chohee küçük bir parmak sayımı yaptı ve abisine kaçamak bir bakış atıp tekrar önüne döndü.

"1,2,3,4-"

"4 mü? Yuh!"

"Iııı, yok 4 değil... 6..."

"Hasiktir, lan biz film miyiz!? Kimler vardı?"

Chohee beynini zorlayıp kimlerin olduğunu düşünmeye başladı.

"Ben, Jungwoo, Jeno, Huiyin, Renjun... Bir de Bay Nakamoto'nun sesini duydum ama..."

"Biz var ya... Sıçtık..."

"Onu arka bahçede birbirinizi -gerçek anlamda- yemeden önce de düşünseydiniz keşke."

"Ay onu da mı gördünüz..?"

"Çok göremedik. Ama gördük işte."

Chohee, yanaklarına hücum eden ısıyı hissettiğinde başını öne eğdi.

"Bekle bekle, bu iyi bir şey ama başka bir şey var. Arkamdan iş çevrilmiş. Hissediyorum..."

Yoonoh Chohee'nin yüzüne baktığında kaşları çatıldı. Çok normal. Domatesten bir kardeşin var, düşünsene.

"Ne boklar yedin sen yine?"

"Bak cidden hiçbir şey olmadı, galiba ateşim var. Hasta oldum sanırım."

"Daha sonbahara bile girmedik Cho. Sen sadece kışın hasta olursun. Bu numarayı daha sonra tekrar deneyiniz. Ama bana değil."

Chohee ciddi olmaya çalışıp konuştu.

"Gerçekten, bir şey yok."

"Gözlerime bak ve tekrar söyle."

Chohee dudağını ısırıp gözlerini kaçırmış sonra abisinin gözlerine bakıp tekrar aynı cümleyi söylemişti.

"Gözlerini kaçırıyorsun, dudaklarını ısırıyorsun ve yüzün gerildi. Ayrıca burnun kızarıyor Pinokyo."

Chohee'nin yalan söylediğini nasıl anlarsınız? Burnuna bakın, kızarmışsa yalan söylüyordur. Hay ebesinin nikahı ama. Bir burnumun uzamadığı kaldı zaten. Diye geçirdi içinden.

"Of abi olmadı hiçbir şey."

"Öğrenirsem neler olur? Onu söyle bari."

"Katil olursun ne olacak."

Yoonoh, aklına gelen senaryolarla gözü döndüğünde yumruklarını sıktı.

"Tamam bak şimdi abi, sen sakin ve iyi bir abi olup burada oturuyorsun ve aklına gelen senaryoların en hafif olanını düşünerek -bu önemli bir detay. En hafif olanı.- çıldırıyorsun. Ben de odama kaçıyorum. Nasıl fikir? Ama dur, sen fikrini beyan etmeden önce, kapı kilitli. Sakın gidip Jungwoo'yu öldürmeye falan kalkışma. Sen sakinleştikten sonra ben geri geleceğim ve iki şirin kardeş, oturup konuşacağı-"

Chohee, Yoonoh'un gözünün seyirdiğini fark edip koşarak odasına gitti ve kapısını kilitledi. Anahtarlar zaten onun çantasındaydı ve evin kapısı da kilitliydi. Tek sorun bir Tazmanya canavarı ile aynı evde olmasıydı. İçeriden yastığa vurma ve abisinin sinirli sesi gelince Chohee rahatladı. En azından darbe yastığı olarak beni kullanmayacak.

Yaklaşık 20 dakika sonra sesler kesildiğinde Chohee kapısının kilidini açıp sessizce etrafı kontrol etti. Al işte, darbe yastığı olduk yine...

"Çok sevdiğim yakışıklı, harika, muhteşem, zeki abim... Beni öldürmezsin değil mi? Doğduğuma pişman falan da etme ama. Gerçi, ona zaten pişmanım boşver."

Yoonoh koltukta otururken bir anda Chohee'ye döndü. Chohee önce ürkse de sonra abisinin yanına oturmuştu.

"Bana istediğini yapabilirsin. Tavana falan da as istersen. Ama Jungwoo'nun bir suçu yok. Onu öpen bendim."

"Doğru, çocuğun suçu yo-sen mi öptün bir de!?"

Abisinin bağırmasıyla yerinden sıçrayıp sakince gülümsedi.

"Evet evet, çocuğun bir suçu yok çok haklısın abiciğim."

"Bekle burada. Geliyorum hemen. Kaçmaya çalışırsan kafanı duvara sürterim."

"Oha, tamam."

Yoonoh kalkıp mutfaktan bulduğu su şişelerinden birini alıp geri gelmişti.

"Ne yapacağız bununla?"

"Telefonunu çıkar da bizi izleyen seyircileri çağır."

"Ha?"

"Ben de Taeyong'u çağıracağım, hadi."

___

Günün the first bölümü İWÖEPDLDPDLDPLD

27.07.20
17.32
Hera🍷

𝑻𝒉𝒆 𝟕𝒕𝒉 𝑺𝒆𝒏𝒔𝒆🍷𝑱𝒂𝒆𝒚𝒐𝒏𝒈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin