19- Don't Kiss Me

486 35 350
                                    

Bu bölüm herkes şok fkfnrmfkfn

<3<3<3<3<3<3<3<3

Calum evin kapısını açtı ve zorlukla taşıdığı alışveriş poşetlerini girer girmez yere bıraktı.

"Ash?"

Sessizlik.

Ashton ona dışarı çıkacağını söylememişti. Belki de sadece üst kattaydı? Duymamış olabilirdi.

Duke heyecanla yanına gelip kafasını poşetlerin içine soktuğunda kendini tutamayıp minik bir kahkaha atsa da içinde garip bir endişe vardı. Biraz fazla karamsar düşünüyordu, üstelik bunun farkındaydı ama yine de böyle hissetmeye engel olamıyordu. Sıkıntılı bir nefes verdi ve evin içine doğru ilerledi.

Onu mutfaktaki bar taburelerinden birinde oturmuş kahve içerken buldu. Yüzündeki düşünceli ifade insanı korkutuyordu. Boş bakışları rastgele bir noktaya sabitlenmişti. Saçları karmakarışıktı, çok yorgun görünüyordu. Dalgın olduğu her halinden belliydi çünkü mutfakta oturup Calum'ın geldiğini duymamış olması imkansızdı.

"Hayalet falan mı gördün?"

Ashton Calum kollarını etrafına sarınca sıçradı. Çenesini yavaşça omzuna dayamıştı.

"Beni korkuttun..."

"Bir sorun mu var?"

"Ben, hayır. Hayır yok. Şey... Alışveriş nasıldı?"

Calum Luke'un mağazaları gezerken kendini nasıl kaybettiğini ve onu ne kadar yorduğunu anlattı. Çok ısrar etmiş, Calum'a belki de hiç kullanmayacağı tonlarca makyaj malzemesi aldırmıştı. Simli vücut spreyleri, rujlar, göz farları, ojeler, fırçalar ve daha bir sürü şey. Günün en zorlu kısmı ise Victoria's Secret'ta indirimli iç çamaşırı bakmaya gitmeleriydi. Calum utancından yerin dibine girmek istemişti. Hatta Luke ona da zorla birkaç parça aldırmıştı ama bundan kesinlikle Ashton'a bahsetmeyecekti.

"Tırnaklarına siyahtan başka renk sürdüğünü görmemiştim, çok güzel olmuş."

"Teşekkür ederim..."

Bırakın heyecanlanmamayı, nefes almak bile o kadar zordu ki. Ashton kısa bir süre daha siyaha yakın tondaki mor rengi ojelerini inceledi ve tuttuğu elini yavaşça bıraktı. Calum bakışlarını diğer elindeki kahve kupasında dolaştırdı.

"Bittiyse içeri geçelim mi? Daha rahat otururuz."

"Tamam."

Calum oturma odasına gidip koltuğa oturdu. Ashton kupayı bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra yanına gelmişti. Çok sessizdi. O güzel gülümsemesi kaybolmuştu ve bir şeylerin yolunda olmadığı belliydi. Dudaklarını onunkilere bastırdığında Ashton garip bir mırıltı çıkararak ona karşılık vermişti ama çok sürmeden geri çekildi.

"Ne oldu?"

"Hiç-hiçbir şey... Sadece, şaşırdım."

"Daha önce hiç şaşırmazdın. Bir sorun olmadığından emin misin?"

"Sorun falan yok Calum, şunu keser misin? Beni öpmeni istemiyorum. Hepsi bu."

"İ-istemiyorsun?"

"Artık istemiyorum. Biz arkadaşız. Arkadaşlar birbirini öpmez."

Calum gözlerini kırptı. Tekrar kırptı. Ve tekrar.

Zorlukla yutkunup dolmaya başlayan gözlerini sıktı. Şuan ağlayamazdı. Hem, ağlasa bile söylediği şeyler doğruydu. Arkadaşlar birbirlerini öpmezdi. Fakat sadece arkadaş oldukları bunca şeyden sonra şimdi mi aklına geliyordu yani?

Best Friend // CashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin