28- Will You Be My BFF Again?

418 29 203
                                    

Kutsal sayı 28 ivet başlıyoruz

<3<3<3<3<3<3<3<3<3

Tonlarca ilaç, dinlenerek geçen günler ve yanından ayrılmayan Ashton'dan sonra Calum nihayet özgürdü. Yani, neredeyse.

"Duke! Kes şunu!"

Yüzünü yalamaya çalışan Duke'u uzaklaştırmak imkansızdı. Kahkaha atarak minik köpeği kucağından indirdi. Hastanede kaldığı tüm bu zaman boyunca onunla Luke ve Michael ilgilenmişlerdi. Yani günlerdir birbirlerini görmüyorlardı.

Calum iyiydi. Ağrıları az da olsa hala devam ediyordu ama halinden memnundu. Hatta bugün işe başlıyordu. Sabah Luke ve Ashton, öğleden sonra da Michael ile beraber kendisi çalışacaklardı. Ashton onu stüdyoya götürmekte ısrar etmişti fakat kabul etmedi. Kendi başına gitmek istiyordu. Her şey yolundaydı, evet. Ama araları hala tamamen düzelmemişti. Aslında tek sıkıntı oturup doğru düzgün konuşma fırsatı bulamamalarıydı. Calum onu affetmek üzere olduğunu hissediyor ancak korkuyordu. Aynı şeylerin tekrarlanmasından ya da Ashton'ı yine kaybetmekten.

Belki de kendini tamamen onun ellerine bırakmaktan korkuyordu. Sorun buydu belki de.

Güven.

Ashton ve Calum birbirlerine güvenmekten korkuyorlardı.

İç çekerek bornozunu askıya astı ve duşa girdi. Hastaneden çıktıktan sonra küveti doldurup uzun uzun banyo yapmak, temizlenmek istiyordu. Ama eğilip doğrulurken bile hala zorlanıyordu. Yani yardım almadan yapabilmesi mümkün görünmüyordu. Herhangi birinden de onu yıkamasını istemek aşırı derecede rahatsız edici olurdu.

Üstüne rahat bir şeyler giydikten sonra saçlarını düzeltti. Düzeltmenin anlamı, "Ashton'la sevişmek üzereydik ama bir şey yüzünden iptal oldu" miktarında dağıtarak hoş bir görüntü vermekti. Şimdi düşününce, sevişmek tam olarak doğru kelime değildi. Calum ve Ashton hiç cidden sevişmemiş, yumuşak ve vanilya seks yapmamışlardı. İlk kez Calum'ın doğum gününde ilişkiye girdiklerinde sonrakilerin hepsinden biraz daha nazik davrandıkları doğruydu. Fakat Calum buna sevişmek, aşk yapmak demezdi. Alakası bile yoktu. Garip ama olması gerektiği gibiydi sanki. Anımsadığı ufak anlar onu gülümsetiyordu.

Ashton'ın onu hazırlayabilmek için çekmeceye uzanıp kayganlaştırıcıyı alırken elleri titriyordu. Hatta şişeyi defalarca yere düşürmüştü. İkisi de gülmekten bir şey yapamaz hale gelmişlerdi. O kadar tuhaftı ki Calum da Ashton da kendilerini bakir gibi hissetmişlerdi. Seks hakkında hiçbir şey bilmiyor, birbirleri üzerinde öğreniyor gibi. Acıtmasından çok korkuyordu ama Ashton'ın fısıldadığı sevgi dolu, rahatlatıcı sözler gevşemesine yardımcı oluyordu. Kıkırtılar yerini yavaş yavaş iniltilere bırakırken Ashton açık açık Calum'ın bugüne kadar aleti etrafında hissettiği en dar şey olduğunu dile getirerek daha da utanmasına sebep olmuştu.

Ancak en utanç verici an kesinlikle Ashton'ın Calum'ın prostanına vurduğu ve Calum'ın hayatında hiç hissetmediği bu baskıyla aşırı yüksek sesle inleyip karnına boşaldığı andı. Ashton bunu önemsememiş, hatta ateşli bile bulmuştu ama Calum düşündükçe hala utanıyordu.

Yine de o geceye dair en net hatırladığı şey Ashton'ın onu nasıl öptüğü, ve bir de çıkardığı seslerdi.

Tanrım... O sesler.

"Calum, Aman Tanrım, Cal çok dar... "

"Siktir, Cal... Gelmek üzereyim, siktir, siktir, SİKTİR!"

"Harika gidiyorsun Pup-"

Calum boğazını temizledi ve birkaç yüzük taktıktan sonra aynanın önündeki parfüm şişesine uzandı. Bu şekilde düşünmemeliydi. Ashton'ı henüz affetmemişti bile.

Best Friend // CashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin